Yorumsuz
Bu haftaya damgasını vuran gelişmelerden biri şüphe yok ki, Cumhuriyet Gazetesi’ne karşı başlatılan operasyon oldu. Cumhuriyet bir sembol. Operasyon, toplumsal endişe ve güven eşiğini olumsuz etkiledi. Buna karşın, genel fotoğrafı gözden kaçırmamakta fayda var. Konsantrasyonumuz 4’üncü erk olan basını korumak ve kollamak olmalı ki, basın görevini layıkıyla yerine getirsin, toplumun sesi olsun.
Ya basın olmasaydı
4’üncü erk, yasama yürütme ve yargıdan oluşan diğer 3 erk kadar değerli ve önemli! Çünkü; madendeki işçinin dramını anlatan o. Bilim insanlarımızın başarılarını gündeme getiren o. Bir köy okulunun ihtiyaçlarını duyuran o. Dövülen kadının sesi, amansız hastalıkta çare olabilecek altın duyuruyu yapan o. Hükümeti kamu yararına eleştiren o. Hükümetin icraatlarını; köprüleri, tünelleri, yolları duyuran o. Darbeyi engelleyen o…
Gazeteciden çok gazeteci var
Ya basın olmasaydı sorusunu hepimiz kendimize soralım. Gazeteciler ve patronlar da kendilerine bir sorsunlar ama... Bu soruyu, gazeteci kimliği taşıyıp gazeteci olmayan, gazeteciliği başka sektörlerdeki faaliyetlerine vitrin yapanların sorup kafalarını yormalarına ise hiç gerek yok. Basının en önemli güncel sorunu, haberci! Basında neden haberci yok, yorumcu çok. Neden avukatlar, savcılar, emniyet mensupları, askerler, siyasetçiler, iş adamları mesleklerini terk edip yorumcu oluyor kendisine gazeteci diyor.
Güvenlik tanımı
Türk halkının güvenlik tanımı mı değişti? Kelimelerden korkuyor, şiddetten korkmuyoruz. Şort giydiği için tanımadığı bir kadına tekme atan bir “güvenlik görevlisi” topluma tehdit olarak görülmedi, 3’üncü kez serbest. Gözaltına alınan gazeteciler büyük tehlike yaratıyor, 5 gün boyunca avukatlarıyla görüştürülmüyorlar. Çıkarsama düz mantıkla şu mu olmalı; düşünme, yazma, konuşma suçtur… tekme at, bıçakla, yarala, hatta öldür suç değildir.
Deliliğe övgü
Psikolojim bozuk, ne yaptığımı bilmiyordum, asabım bozuk, ilaçlarımı almıyordum-alıyordum, hatırlamıyorum, gözüm kararmış, küfretti-sövdü kanıma dokundu kendimi kaybetmişim, alkolün etkisindeydim gibi açıklamalar karşısında “delidir ne yapsa yeridir”in hukukta bir yeri olduğunu anlıyoruz!
Nostalji
Akşam, 1918’de yayın hayatına geçti. Kurucular: Necmettin Sadak, Kazım Şinasi Dersan, Falih Rıfkı Atay, Ali Naci Karacan.
Cumhuriyet, 1924’de Yunus Nadi, Nebizade Hamdi, Zekeriya Sertel tarafından kuruldu.
İsim babası: Mustafa Kemal Atatürk.
Milliyet, 1926’da Mahmut Soydan tarafından kuruldu. Abdi İpekçi ile daha fazla anıldı.
Hürriyet, 1948’de Sedat Simavi tarafından kuruldu.
Dünya, 1952’de Falih Rıfkı Atay tarafından kuruldu. Nezih Demirkent ile yeniden doğdu.
Tercüman, 1955’de Kemal Ilıcak, Sadettin Çulcu, Ünal Sakman tarafından kuruldu.
Günaydın, 1968’de Haldun Simavi tarafından kuruldu.
Kaynak: Türkiye’de Medya İktidar İlişkileri, Doç. Dr. Ceren Sözeri / İstanbul Enstitüsü Medya ve İletişim Merkezi Bir Bakışta Türk Medyası (2013) - Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
Medyanın sağı solu
Yıllar içinde yeni gazeteler çıktı, eskiler el değiştirdi, gazeteler satıldı-alındı-satıldı. Satın almalar, devirler gazetelerin yayın politikalarını değiştirdi durdu. Aynı gazetenin bir dönem sol bir dönem sağda olduğu görüldü. Özetle gazetelerin sağı solu belli olmadı.
Yayın kuruluşlarının bir numaralı düşmanı ekonomik krizler ve işletmelerin içine düştüğü mali sıkıntılar oldu. Gazeteler gelirlerini artırmak için çeşitli yöntemler denediler, yaratıcı tasarruf tedbirleri aldılar. Bunların arasında sıklıkla yaşanan tensikatlar dikkat çekti. Basında kaliteyi artırmak, gazeteciyi yüceltmek için gösterilen çabalar sınırlı kaldı. Üzülerek söylemek gerekirse Türkiye nüfusu arttı (78.741.053) gazete tirajları artmadı, (birkaç milyonu aşamıyor) tam tersine azaldı. Ülkede gazete bir türlü okunamadı.
Dün bugün
1960-70 gazete tirajları (Kaynak: Özgür Gazeteciler Platformu)
Hürriyet: 600 bin
Günaydın: 350 bin
Tercüman: 300 bin
Milliyet: 200 bin
Cumhuriyet: 160 bin
Akşam: 150 bin
Güncel tiraj bilgileri 17-23 Ekim 2016 (Kaynak: Medyatava)
Hürriyet: 335.346
Posta: 297.363
Habertürk: 203.799
Milliyet: 140.273
Vatan: 102.739
Sözcü: 287.390
Yeni Mesaj: 50.967
Cumhuriyet: 51.477
Yeni Çağ: 51.240
Aydınlık: 51.000
Not; tirajı 50 bin altı olan yayın listede yok
Fikir vermesi açısından birkaç farklı örnek (Mayıs 2016 tirajlar)
USA Today: 2.301.917
The New York Times: 2.101.611
The Wall Street Journal: 1.337.376
The Washington Post: 356.768
İngiliz The Sun: 2.2 milyon
Daily Mail: 1.7 milyon
Daily Mirror: 1 milyona yakın
Okumuyorsak ne yapıyoruz?
Günde ortalama 5 saat televizyon seyreden Türk halkı, en fazla yerli dizi izliyor. Kitap okumaya yılda 6 saat ayırıyor. Türkiye’de, okuma alışkanlığına sahip 70 bin kişi bulunduğu ifade ediliyor. Ayda en az 1 defa sinemaya gidenler yüzde 7, haftada en az 1 kere gazete okuyanların oranı yüzde 44, ayda en az 1 kere dergi okuyanlar yüzde 12.
Kaynak: RTÜK 2014
Ne oluyor?
Dünya nüfusu: 7 milyar 416 milyon. İnternet kullanıcısı: 3 milyar 419 milyon. Aktif sosyal medya kullanıcısı: 2 milyar 430 milyon. Türkiye’de internet ve sosyal ağlar matematiği kıvanç veriyor. İnternet kullanım oranı, nüfusa oranla yüzde 45. Bir başka deyişle 35 milyonun üzerinde internet kullanıcısı bulunuyor. Sahte hesaplar dahil 36 milyon aktif Facebook hesabı bulunuyor. Günde ortalama 4.9 saat kişisel bilgisayarlar üzerinden, 1.9 saat mobil cihazlar aracılığıyla internetteyiz. Günde ortalama 2.8 saat sosyal medyada geçiriyoruz. Türkiye’de en çok kullanılan platformlar: Facebook (yüzde 93), Twitter (yüzde 72), Google+ (yüzde 70), LinkedIn (yüzde 33). Ciddi şekilde haber alıp veriyoruz. Adına okumak denmiyorsa ne denir bilmiyorum. İletişim devam ediyor.
Kaynak: We are social-Global Digital Statistics 2014 ve Nisan 2016 / Internet World Stats, Kasım 2015
Vatandaş gazeteci
Universal McCann “The Impact of Social Media” araştırması sonuçlarına göre dünyada 200 milyondan fazla blog yazarı var. Bunların %70’i, 20-30 yaşında, çoğu eğitimli. Sürekli bilgi veriyorlar, kendileri de başkalarının bloğunu okuyarak bilgi alıyor. Her gün izlediğimiz televizyonların haberleri, gazetelerin sayfaları büyük ölçüde vatandaştan gelen haberle doluyor. Kurumlar kendi habercilerini yetiştiriyor. Dünyayı etkileyenlerin tipi, rengi değişiyor. Fikir vermesi açısından İngiliz şarkıcı Adele şarkısı “Hello” ile Youtube’da 87 günde 1 trilyon ile rekor kırdı. Adele’in Twitter takipçi sayısı 25 milyona ulaştı. Yani Adele “yere tükürmeyin” deyince tükürmeyecek çok insan var. Twitter tüm dünyada en çok takip edilen kişilerin listesini açıkladı (şubat 2016): 81.6 milyon Katy Perry, 69 milyon Barack Obama, 54.8 milyon Lady Gaga. Obama bu yüzden daha önce görülmemiş şekilde, Clinton lehine aktif kampanya yaptı. Bununla birlikte eşi Michelle Obama’nın halk üzerindeki etkisi yer yer Başkan’dan da fazla.
Son söz
İletişim nedir? Mesaj almak vermek mi? Gazetede yazmak, televizyonda konuşmak iletişim mi? Nobelli Profesör Konrad Lorenz’in faydalı bulduğum tespiti şöyle:
Bir şey söylemek, söylenenin DUYULACAĞI anlamına gelmez.
Duymak, söyleneni ANLAMAK demek değildir.
Anlamak, AYNI FİKİRde olmak değildir.
Aynı fikirde olmak, EYLEME GEÇMEK ya da konuyu eyleme geçirmek anlamına gelmez.
Fikri eyleme geçirmek, SÜREKLİLİK ifade etmez.