Yönetim danışmanınıza dikkat edin!
Son dönemde dikkatimi çeken, sıklıkla gözlemlediğim bir trend var. Kurumsal şirketlerde önemli görevler almış ve sonra ayırılıp çeşitli alanlarda daha küçük ölçekli şirketlere danışmanlık hizmeti veren danışmanlar ile bazı ünlü danışmanlık şirketleri, şirketleri ve sorunlarını değerlendirirken ve bunlara yönelik çözümler önerirken, vahim hatalar yapıyorlar. Ezber işler yapıyorlar.
Bu şekilde faydadan çok zarar veriyorlar. İşin ilginç yanı, şirket sahipleri de, “bunlar meşhur danışmanlar, vardır bir bildikleri” diye düşündüğünden, yanlışa ortak oluyorlar.
Yanlış teşhis, yanlış tedaviye götürür!
Gözlemlediğim en yaygın sorun şirketlerin kendi özel dinamiklerini anlamamak. Sektöründe beş sene içinde 300 milyon TL’den 4- 5 milyar TL ciroya ulaşmış, tanınan bir marka haline gelmiş, ciddi bir iş ekosistemi oluşturmuş olan firmayı dahi, büyümede başarılı değilsiniz diyerek (ki o sektörü yakından tanıyorum, harika bir büyüme) eleştirdiklerini öğrenince çok şaşırmıştım. Bu firmaya agresif büyüme stratejileri uygulatmaya çalışıyorlar!
Aynı fimaya tedarik zinciriniz fazlaca müşteri odaklı, rakipleriniz böyle değiller, maliyetiniz bu nedenle yüksek diyerek, firmanın en güçlü olduğu, onu bugünlere getirmiş olan ve rakiplerden farklı kılan müşteri memnuniyeti odaklı iş modelini eleştirmişler ve maliyet tasarrufları adına, bu felsefeyi ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atmışlar.
Başka bir firmada, patronu piyasanın üzerinde zam yaptığı için eleştirmişler. Oysa turnover bu sayede yüzde 10! Bir diğer firmada ise, firmayı nakit bazlı yönetilen bir şirket olmaktan dolayı küçük kalmış olmakla suçlayıp, agresif EBITDA bazlı bir yönetim modeline geçirmişler. Oysa sektörü ve iş gerçekleri içinde son derece uygun bir modelle çalışıyordu!
Şirketleri ve sektörleri tanımak lazım
Bu danışmanların kendi alanlarında çok iyi olduklarına eminim. Kurumsal şirketlerde kazandıkları tecrübeler de çok değerli. Ancak pek çoğu bu şirketlerde bu tür ezber tespitler yapıp, bunlara yönelik aksiyonlar aldırarak şirketlere zarar veriyorlar.
Bir şirketi ve sektörü tanımak, en iyi ihtimalle 3-4 ay. Patronun zihin yapısını, şirketin iş modelini, güçlü ve zayıf yanlarını, insanları ve görevlerini, iş süreçlerini ve birbirleri ile ilişkileri, kritik kurumsal riskleri, raporlama sistemini, kültürünü, rakipleri, sektör dinamiklerini, pazarı, müşteri profilleri ve beklentilerini anlamak bundan kısa sürmez. Oysa gelip 1-2 hafta çalışıp, hatta bu çalışmayı dahi yapmadan 1-2 günde şirketleri ve sorunlarını anladıklarını iddia eden danışmanlar var. Teşhisleri yanlış olunca, tedavi de doğru olmuyor. Bu kadar kısa sürede, biz sizi anladık, tanıdık, sorunlarınızı çözeriz diyen insanlar ile karşılaşırsanız, bir kahve için, teşekkür edin ve bir daha görüşmeyin!
Ama ben guruyum!
Ben guruyum, şöyle tecrübeliyim, böyle iyiyim diyen danışmanların, halen kendi alanlarında tamamen demode olmuş, artık dünya gerçeğinde kullanılmayan eski yönetim modellerini sıklıkla pazarladıklarını görüyorum. Zaman ve para kaybı. Müşteriye gereken özen ve dikkati göstermediklerinde, hayal kırklığı büyük oluyor.
Hayır arkadaşlar, Peter Drucker’ın dahi kendisine guru dememiş olduğu bir dünyada, biz guru değiliz. Sadece belirli alanlarda bilgi sahibi, yol yöntem bilen insanlarız. Ancak bu yardımı yapacağımız şirketlere gereken özeni ve önemi göstermeliyiz. Ezberler ile danışmanlık yapılmaz.
Patronlara tavsiyem, doğru yönetim danışmanı seçimi için dikkatli olmaları ve tüm önerileri gözü kapalı kabul etmemeleri. Bir şirkette işe yarayan bir çözüm, sizde yaramayabilir. Bir büyük ölçekli kurumsal şirketin yönetim modeli, sizi kurumsallaştırmayabilir. Size yaramayabilir. Aynı sektörde olsanız dahi.