Yöneticiler 'aletlerini' sorguluyor mu?
İş yeri yönetimine ciddi kafa yormuş, iş yönetimi konusunda dünya ölçeğinde etkili olmuş insanlardan biri de Peter F. Drucker'dı. Drucker' in "İş Kuramı" başlıklı makalesi çıktığı günden bugüne en çok başvurduğum kaynaklardan biridir. Drucker' in makalesinin giriş bölümünde, "Tutarlı ve odaklanmış, geçerli bir iş kuramı gerçekten de son derece güçlü yönetim aracıdır" der.
Ciddi bir kuram olmaksızın, ciddi bir pratik yapılamayacağını söyleyen çok sayıda bilim insanı ve uygulamacı var. Bugünlerde işiyle ililgi "geliştirici ağlar" oluşturmayı ve "yeniden yapılanmayı" düşünen küçük ya da büyük bütün işyeri yöneticileri "iş kuramı" ve "model oluşturma" konusunda birikimlerini, bilinçlerini ve bakış açılarını ciddi biçimde sorgulamalı.
Drucker' e göre iyi bir iş kuramı üç temel varsayım üzerine inşa edilir: İlki, "Örgütün çevresiyle, toplum ve onun yapısı, pazar, müşteri ve teknolojiyle ilgili varsayımlar"dır. İkincisi,"Örgütün özgül misyonuyla ilgili varsayımlar". Üçüncüsü de "Örgütün misyonunu yerine getirmek için gerekli çekirdek yetkinlikler için varsayımların" belirlenmesidir.
Geçerli ve işimize yarayan "iş kuramı" da dört temel özelliğe sahip olmalıdır: Birincisi, "Çevre, misyon ve çekirdek yetkinliklere ilişkin varsayımlar gerçekliğe uymalıdır". İkincisi,"Bütün alanlardaki varsayımlar arasında bir uyum omalıdır". Üçüncüsü, "İş kuramı bütün örgüt tarafından bilinmeli ve anlaşılmalıdır". Dördüncü ve sonuncusu da, "İş kuramı sürekli test edilmelidir".
İş kuramı neden çok önemli bir yönetim aracıdır? Sorunun yanıtı Howking'in, "Gerçeklik diye bir şey yoktur; zihni modele göre gerçeklik vardır. Zihni modelinizin varsayımlarını değiştirirsiniz, gerçekliğiniz de değişir" saptamasında bir sözcük dahi eklemeyi fazlalaştıracak netlikte açıklanmıştır.
Etkin yönetim, işle ilgili varsayımları sürekli sorgulamaktır; varsayımlara göre bir "kuramsal yaklaşım" belirlemek ve "zihni model oluşturmak", o modelin yarattığı değerler, beklentiler ve davranışlarla da uygulamaya taşımak.
Eğer, çevreyi sezmek ve anlamak için iş çevresiyle ilgili varsayımlarımızı sorgulamamışsak,
Eğer, kendimizi bilmek, gücümüzün sınırlarını,kullanma zamanını, gücümüzü kullandıktan sonra bize nasıl dönebileceği üzerinde kafa yormamışsak,
Eğer, eğer amaçlarımızı net olarak tanımlamamış, dünya genelinde hangi eğilimlerin işimizi doğrudan ya da dolaylı etkilediğini net bilgi haline getirmemişsek,
Eğer, erişilebilir fırsatlarımızı, hak eşitliklerimizi, paylaşılan ortak değerlerimizi, katılımcı gücün yaratılmasını, standart ve kuralları belirleyen odaklarda yer almak için gerek ve yeter şartları belirleyen analizlerimize dayalı net ve kaliteli bir fiklerimizi oluşturmamışsak,
Eğer, insanın doğası, değerleri ve kaynaklar hakkında net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma konusunda hazırlıklı değilsek...
"Etkili uygulamalar" hoşa gidecek boş laf etmekten başka bir şey değildir.
İnsanoğlunun en önemli aleti "zihinsel netliği"dir. Zihinde çözülmemiş hiçbir sorunu, pratikte tam ve doğru olarak çözemeyiz... O nedenle önce "zihnimizi imar etmeye" özen gösterelim. Açıklamalarına "iş kuramı" ile başlayan "modeli" ile devam edenleri, aşırı değerlendirmelere dayalı pragmatistlere tercih edelim....