Yönetemezken büyümek risklidir
Liderlik ve girişimcilik ile büyüyen, ileri doğru koşan, ölçek artıran şirket, arka tarafta büyük bir yönetim ve organizasyon problemi ortaya çıkartır. Patronlar genelde koşmak ister, ileri bakmak ister, bu nedenle şirketlerinin de arkalarından hızla koşmasını beklerler.
Şirketler de koşar. Ancak koşarken, sağa sola savrulur, yalpalar, hızlı koşmaya hazır bir organizasyon değilse, yolda dökülür. Siz bu yalpalamaları, savrulmaları; verimsizlik, iletişim sorunları, darboğazlar, kişiye bağımlılıklar, müşteri memnuniyetsizlikleri, reklamasyonlar, itibar kayıpları olarak görürsünüz. “Şu işi de bir zahmet yönetin yahu!” diye feryat edildiği ana kadar da yönetim sorunu fark edilmez.
Yönetim nedir?
Yönetim, siz liderlik ve girişimcilik ile önden hızlı koşarken, arkayı toparlayan, şirketin ve organizasyonun fikir, plan ve projelerinize sağlıklı şekilde yetişmesini sağlayan kurumsal güçtür. Önceki yazılarımı takip eden dostlarım bilirler, yönetim konusunu bir hayli sık dile getiriyorum.
Ülkece yapmakta iyi olmadığımız bir iş. Nedenlerini daha önce uzun uzun yazdım, eski yazılarımda var. Tekrar etmeyeyim. Teknik tarafta başarılı kişiyi al, ilgili bölümün sorumluluğunu ver, bir iki tane de yöneticilik eğitimi aldır, bu iş tamam şeklindeki düşüncelerden kurtulmamız gerekiyor. Yönetim kapasitesi böyle oluşmuyor!
Yönetemezken büyümek neden risklidir?
Bir kere, görev, rol ve sorumluluklar net değilse, sorun olur. Net olsa da bunlara uygun yönetici profilleri mevcut değilse yine sorun olur. Bu profiller mevcut, ancak yönetim sistemleri eksik ise, yine sorun olur.
Büyüme, kapasite artırma, şubeleşme, yurt dışına ihracat, ortaklıklar, satın alımlar, ne şekilde olursa olsun, o ek kapasiteyi ve faaliyetleri yönetmek için yeterli sayıda ve ihtiyaç olan yetkinlikte yöneticiye ve bu yöneticilere hizmet veren sistemlere ihtiyacınız vardır. Büyüme hızlı olur, yönetsel ve organizasyonel gelişim ise yavaş. Siz hızlı büyürken ihtiyaç duyduğunuz yöneticiyi pat diye bulamazsınız. İçeriden insan yetişmesi, yönetim sistemleri ile de desteklenmesi gerekir.
Örneğin, Avrupa’da yeni pazarlara erişiminizi sağlayacak, oturmuş müşteri ve tedarikçi ağı olan, sektörünüzde faaliyet gösteren, satın alınması avantajlı bir şirket buldunuz. Due diligence yaptınız, baktınız tam sizlik. Sadece Avrupa KOBİ’lerinde yaygın olan bir sorunu var; yönetici ekip emekli olmak üzere. Şimdi bu şirkete yönetici koymanız gerek. İlk etapta birkaç tane, belki daha sonra daha fazla. Çok da vaktiniz yok. Bu yöneticiler gökten mi düşecek?
Hayır, bunların çoktan yetişmiş, o görevlere hazır hale gelmiş olması lazım. O şirkete kendi yönetim, arge, ürge, üretim, satış, satın alma, CRM uygulamalarınızı yavaş yavaş taşımanız gerekecek. Bunun için de yönetim sistemleriniz (iç kontrol, risk yönetimi, süreç yönetimi, vd.) olması gerek.
Yöneticiler nasıl daha iyi yönetebilir?
Bu soruya en doğru yanıt, içeride kapasite oluşturmaktır. Birinci araç eğitim. Yönetici eğitim programlarınız, davranış, tutum ve eylemlerde değişiklik yaratmalı. Karar verme kaslarını güçlendirmeli. Değerler, etik, sürdürülebilirlik ve iş ahlakına ağırlık vermeli. Stratejiyi execution’a çevirme becerisi kazandırmalı. İkinci araç koçluk.
Doğru kişilerden (tabiri caizse daha önce iki koyun gütmüş insanlardan) koçluk desteği alınarak, yöneticilerin iletişim, kendini yönetim, takım çalışması ve diğer becerileri geliştirilebilir. Üçüncüsü, sistem. Şirketinizde iç kontrol, risk yönetimi, süreç yönetimi, stratejik yönetim, iç denetim gibi sistemlerinizin olması, büyümede büyük avantaj sağlar. Bilhassa iç kontrol şirketinizin operasyonel manueli gibidir. Eğitim, koçluk, sistem üçlüsü yönetim kapasitenizi güçlendirecektir.