Yönetemeyiciler

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

NOT DEFTERİ / Uğur Tandoğan [email protected] Bir anı Kapıdan içeri girdiğinde müdürün elinde iki rulo tuvalet kağıdı vardı. Birisi sarı, diğeri mavi. "Efendim siz titizsiniz bu konularda. Hangi rengi seçelim ".Ben şaka yaptığını sandım. Ama müdür ciddi idi. Tuvalet kağıdının rengini seçememişti. Bu sadece bir örnekti. Sonunda müdürü değiştirdik. Yönetemeyicilerin özellikleri Yukarıdaki tip yöneticilere etrafta çok rastlıyorum. Gerçi unvanları yönetici, ama yönetemiyorlar. Ben bu tiplere "yönetemeyici" adını veriyorum. Gördüğüm örneklerden yola çıkarak, bu türlerin ortak özelliklerini şöyle sıralayabilirim: " Bulundukları pozisyonu, yükselebilecekleri son kademe olarak görürler. " Nefesleri bu noktaya kadar ancak yettiği için, ilerisine dönük beklentileri yoktur. " Mevcut koltuğu bile kendilerine layık görmediklerinden bu koltuğa emniyet kemeri ile sıkı sıkıya bağlanırlar. " Tek seçmenleri vardır: yöneticileri. Onu memnun ederlerse ebediyen orada kalacaklarından emindirler. Bu nedenle yöneticilerinin her sözünü dinlerler. Yöneticileri ne isterse sorgulamadan yaparlar. "Emir demiri keser" sözü dillerinden düşürmedikleri bir slogandır. " Koltuğun gerektirdiği özelliklere sahip olmadıkları halde atanmalarının diyetini, üst yöneticinin her istediğini yaparak öderler. " Enerjilerinin büyük bölümünü üstlerini memnun etmek için kullanırlar. " Borsaları, yöneticilerinin kendilerini sevip sevmemesine endekslidir. " Beklenti olmayınca, bir şeyler yapma dertleri de yoktur. Bulundukları yere yeni bir şeyler getirmezler. Tüm hesapları, durumu kurtarmak üstünedir. " Sorumluluk almak istemezler. Her şeyi üstlerindeki yöneticiye sorarak halletmek isterler. " Yöneticiliğin en çok "mostralık"(figurehead) rolünü severler. Açılışlarda, kokteyl partilerde, yemeklerde boy göstermeyi çok severler. Üst düzey yöneticilerin yanlarında yer alarak fotoğraf karelerine girmek için gayret sarf ederler. " Alttan gelen bir isteği, fikri yukarıya iletmekte zorlanırlar. Önce havayı koklarlar. Eğer yönetici olumlu bakıyorsa, kendi fikirleri gibi sunarlar. " Vefaları, gücedir, kişiye değil. Gelen ağam, giden paşam mantığı ile kendilerini koltukta tutacak her kişiye iman edebilirler. " Söz dağarcıklarında inisiyatif sözcüğü yoktur. Konvoyu hep geriden izlerler. " Vizyonları, birkaç 10 yıl, hatta 100 yıl öncesine aittir. Y öneticilerinin vizyonunu hazır elbise gibi sırtlarına geçirmekte zorlanmazlar. " En baskın özellikleri adaptasyon yetenekleridir. Her duruma kolayca uyabilirler. Çünkü omurgaları gelişmemiştir. Her yöne eğilebilirler. " Vücutlarındaki en gelişmiş organları, dilleridir. " En büyük korkuları, alt kademelerde dişli tiplerin çıkmasıdır. Emirlerine kayıtsız şartsız uyacak kişi ararlar. Kendisi nasıl üstüne kayıtsız şartsız uyuyorsa, alttakilerin de aynı bu modeli benimsemesini isterler. " Liderlikten nasiplerini almamışlardır. Yerine getirdiği tek yol göstericilik, makamına ziyarete gelen hemşehrilerini yolcu ederken onlara çıkış kapısını göstermektir. " Bilginin değerini pek bilmez. Bilgi toplanması, toplanan bilginin değerlendirilmesi ve bunun doğrultusunda eyleme geçme konusunu hiç anlamamıştır. " Halkla ilişkiler fonksiyonunu, "Över över keloğlan perçemini över" mantığı içinde anlarlar. Bir iş yapılmışsa fırsatı hiç kaçırmazlar; anlatırken pireleri deve yaparlar. " İşler ters gittiğinde organizasyon dışından birisi gibi davranırlar. Yanlış işin sorumluluğu yükleyecek omuz ararlar. Ve bulurlar da. " Kavramsal düşünme becerileri gelişmemiştir. Konuları bütünsel olarak algılayamazlar. Parçaları birleştiremezler. Bu nedenle de uzun dönemli de düşünemezler. Tek uzun dönemli düşündükleri konu, bulundukları koltuğu uzun süre ne kadar tutabilecekleri konusudur. Bu konuda da hiçbir fedakârlıktan çekinmezler. Sonuç Sizin şirketiniz olsa, böyle birisini yönetici unvanı ile atar mıydınız? Eminim atamazdınız. Ama bunlara sık sık rastlıyoruz çevremizde. Peki yönetemeyiciler, nasıl yönetici olurlar? Özel olarak seçilirler.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019