Yön değil doz şaşırttı
Bir kaç gün arayla iki temel veri açıklandı. Birisi 2010 yılının son çeyreğine ve bütününe ilişkin büyüme rakkamlarıydı. Büyüme verilerinden ekonominin 2010 yılının son üç ayında hızlandığını ve 2011 yılına yüksek tempolu bir büyüme ivmesi devrettiğini öğrendik. Bu açıklamanın bir kaç gün sonrasında Mart ayı enflasyon verileri açıklandı. Enflasyon bulguları ise Mart ayında enflasyonun daha da yavaşladığını, 2011 yılının ilk üç ayında enflasyonun az da olsa düşen bir eğilimde gerilediğini gösterdi.
Bu gelişmeleri önceleyen göstergeler 2010 son çeyreğinde büyümenin hızlanmış olabileceğini gösteriyordu. Dolayısıyla tahminler genellikle bir önceki üç aya kıyasla son çeyrekte daha yüksek bir büyüme hızı gerçekleşeceği yönündeydi. Bu yılın Mart ayında enflasyonun, en azından baz etkisiyle, yine oldukça düşük gerçekleşeceği, yıllık bazda ise enflasyonun bir önceki ay düzeyinde kalacağı tahmin ediliyordu.
Kısacası, hem büyüme hem de enflasyondaki gelişmelerin yönü beklentilerle uyumluydu. Bu bakımdan son açıklanan verilerde şaşırtıcı bir şey olmadığını söylemek mümkün. Bunu söyleyenler de oldu zaten.
Buna karşılık son verilerin hafif de olsa bir şaşkınlıkla karşılandığını söylemek de mümkün. Nitekim şaşkınlığını açık ya da örtük biçimde ifade edenler de oldu. Şaşırtıcı olan büyüme ve enflasyon gelişmelerinin yönü değil dozuydu. Büyümenin hızlanacağı beklense de büyüme oranı (hem üç aylık hem de yıllık bazda) şaşırtıcı ölçüde yüksek geldi. Mart ayı enflasyonunda da hızlanma beklenmiyordu ama düşme dozu beklenenin ötesine geçti.
Büyümenin beklenin ötesinde hızlanmasından ya da enflasyonun beklenenden daha hızlı düşmesinden şikayet edecek halimiz yok kuşkusuz. Ama yönü kestirip dozu şaşırmanın nedenlerini de irdelemek garekiyor tabii.
2010 yılı büyüme performansındaki doz aşımını ıskalamanın nedeni yılın son çeyreğinde özel yatırım harcamalarında ortaya çıkan patlamayı kestirememektir diye düşünüyorum. Benzer şekilde, Mart ayı enflasyonundaki beklenti ötesi yavaşmayı öngörememenin de gıda fiyatlarındaki hızlı gerilemeyi kestirememekten kaynaklandığı kanısındayım.
2010 yılının son çeyreğinde büyümenin arkasındaki harcama (talep) bileşenlerine bakıldığında esas olarak özel alandaki harcamaların artmasının büyümeyi sürüklediği görülüyor. Bu dönemde büyümenin böylesine iç talep ve özel talep çekişli olmasında şaşılacak bir şey yok. Ancak, bu tür büyüme süreçleri genellikle özel tüketim harcamalarının çekişiyle gerçekleşir. Bu defa böyle olmadığı anlaşılıyor. Sayıların ayrıntısı yılın son çeyreğinde büyüme performansındaki hızlanmada özel tüketimden çok özel yatırım harcamalarının rol oynadığını gösteriyor. Son çeyrekte özel tüketim harcamaları kabaca bir önceki çeyreğe benzer bir hızda artarken, özel yatırım harcamalarının yüzde 19.4 gibi çok yüksek bir hızda artması durumu yeteri ölçüde açıklıyor.
2010 yılı büyümesinin dozunu kestirmekteki yanılgının esas olarak son çeyrekte özel yatırımlardaki olağan dışı hızlanmadan kaynaklandığı açık. Yatırım ortamında ortalamadan önemli bir sapma olmadan özel yatırım harcamalarının bu kadar hızlanması açıklanmaya muhtaç bir durumdur diye düşünüyorum
Mart ayı enflasyonun yönünden çok dozunun şaşırtıcı olmasının altında da böyle bir neden yatıyor. Genel beklenti yüzde 0.75-0.80 civarında dolaşırken gerçekleşmenin yüzde 0.42 düzeyinde kalması şaşırtıcı oldu kuşkusuz. Önceki aylarda esas enflasyon ivmesi gıda , alkollü içki, tütün grubundaki yüsek fiyat artışlarından kaynaklanıyordu. Bu defa aynı gruplardaki fiyat ortalamasının gerilemesi enflasyonu gerileten en büyük etken oldu. Mart 2011 de gıda fiyatları yüzde - 0.4 gerilerken, alkollü içki ve tütün grubunda fiyat artışı olmadığı anlaşılıyor.
Genel beklentilerin Mart ayı enflasyonunu neredeyse yarı yarıya ıskalamasının arkasında da bu ürün gruplarındaki fiyat eğilimlerini kestirememek yatıyor diye düşünüyorum.