Yolu bulmak!

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

Dün İtalya'da KOSGEB Başkan Yardımcıları Hüseyin Tüysüz ve Tuna Şahin ile sohbet ederken, Tüysüz'ün bir cümlesi dikkatimi çekti.

Dedi ki, "KOBİ'ler sadece devlete, sadece KOSGEB'e bırakılmayacak kadar herkesi ilgilendiren önemli bir meseledir."

*          *          *

İktidarlarımız, muhalefetlerimiz, bürokrasimiz, teşvik sistemlerimiz, piyasalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, üniversitelerimiz, bilim adamlarımız, finans kurumlarımız, büyük holdinglerimiz, medyamız hatta ordumuz…

Herkes ama herkes yaklaşık 30 yıldır KOBİ’lerimizin gelişimi/dönüşümü/değişimi için de çalışıyor, ter döküyor, mesai harcıyor…

Toplumun çoğunluğu 30 yıldır bunu duyuyor, buna inanıyor…

*          *          *

30 yılın sonunda ise şöyle söyleniyor:

“KOBİ’lerimizin değişimi/dönüşümü sağlamaları gerekiyor!”

*          *          *

Güney Kore’nin aynı sistemi kullanarak (Herkesin tek yürek olup, hedefe yöneldiği) 10 yılda dünya devi şirketler çıkardığı biliniyor…

Sadece bu örnek dahi son 30 yılda ne yaptığımızı/yapmadığımızı açıklamaya yetiyor.

*          *          *

Geliştirmek için çabaladığımız/çabalamadığımız KOBİ’lerimize yaslanarak hedefler koyduk şimdi…

2023’te 500 milyar dolar ihracat, 25 bin dolarlık kişi başı gelir, eğitimli nüfus ve ilk on ekonomi arasında olmak.

*          *          *

Sadece söylemek!

Yan yana gelememek…

Birbirimizi dinlememek…

Birlikte hareket edememek…

Söyleyip yapmamak…

*          *          *

Bu hastalıkları, yaşadığımız süreçte icat etmedik.

Demokratik hakkımızı kullanıp 100 yılda kronikleştirdik!

*          *          *

Yine demokratik hakkımızı kullanıp, ayrı telden çaldık!

“Benim…”, “Benim şirketim…”, “Benim adamım…”, “Benim grubum…”, “Benim kurumum…”, “Benim takımım”, “Benim partim…” dedik…

“Biz…”, “Komşum…” demeyi sadece afetlerde, depremlerde, krizlerde hatırladık.

*          *          *

Söylenenlere ‘tamam’ dedik…

Sorgulamadık…

Merak etmedik…

Aristoteles’in bin 900 yıl boyunca inanılan ağırlık teorisini, meraklı Galileo’nun basit bir deneyle (kilise baskısına rağmen) çürütmesi, sorgulamanın/merakın/cesaretin doğruya ulaştırması gibi gerçekleri görmezden geldik… 

*          *          *

İktidarından muhalefetine, medyasından ordusuna, STK’sından üniversitesine herkes ayrı ayrı çalıştı.

Demokratik hakkını kullanıp, birlikte çalışmayı denemedi!

Sonuç mu?

“Teknoloji geliştiremiyoruz.”, “Rekabetçi değiliz.”, “Verimlilikten uzağız.”, “Montajcıyız, taşeronuz, fasoncuyuz…” gibi gerçekleri sloganlaştırıp, klişeleştirdik.

Sistemi üzerine inşa ettiğimiz, ekonominin temeli dediğimiz ve hep beraber o temelin üzerinde oturduğumuz KOBİ’lerin, söylemden/slogandan ziyade emek isteyen gelişimini/dönüşümünü/değişimini ise yavaşlattık.

Yani, gelişebilmek için tek yolun kaldığını, o yolun da ‘birliktelik’ olduğunu yaşayarak öğrendik!

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024