Yoksulluk içinde ilan edilen Cumhuriyet 91 yaşında
Savaş yorgunu Türkiye’de 1923 yılında Cumhuriyet’in ilanı dönemindeki bir araştırmaya göre nüfusumuz 14 milyondan azdı ve kişi başına milli gelirimiz, yoksulluğumuzu ortaya koyan şekilde 712 dolardı. 33 bin işyerinde 76 bin çalışan vardı. 5 bin okulda 12 bin öğretmen 358 bin öğrenci bulunuyordu. Okur yazarlık oranı yüzde 19.2, ortalama yaşam süresi 35.5’ yıldı. Bugün bunlara göre çok farklı rakamlara sahip bir ülkede yaşıyoruz.
Şimdi önce 28 Ekim 1923 günü Cumhuriyet’in ilanın yaşanmasından bir gün önceye gidelim:
28 Ekim 1923 günü bazı milletvekilleri ve paşalarla Çankaya’da yemek yiyen Mustafa Kemal, onlara beklenmedik bir anda, “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” der.
Yemek sonrası sofradakiler ayrılırken İsmet Paşadan kalmasını ister. Ve birlikte Anayasa’nın birinci, sekizinci ve dokuzuncu maddeleri üzerinde yapacakları değişiklikleri hazırlarlar. Birinci maddeye “Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir” ilavesini yaparlar.
8 ve 9’uncu maddelerini de değiştirerek, 8. madde “Türkiye Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, kendi üyeleri arasından, bir dönem için seçilir. Cumhurbaşkanının görevi, yeni Cumhurbaşkanı seçilene kadar devam eder. Tekrar seçilmek caizdir”şeklini alır. 9. maddede ise Başbakan’ın Cumhurbaşkanı tarafından Meclis üyeleri arasından atanacağı, Başbakanın bakanları seçerek onaya sunacağı bilgisine yer verilir.
29 Ekim 1923 günü bu maddeler Meclis’te “Yaşasın Cumhuriyet” sloganıyla onaylanırken, oylamaya katılan 158 üyenin oy birliğiyle Ankara Mebusu Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilir ve 1938 yılından ölümüne kadar yapılan her seçimde Cumhurbaşkanlığı onaylanarak 15 yıl süreyle Cumhurbaşkanlığı yapar.
Cumhuriyetin ilk on yılı devrimlerle devletin bir yeniden inşası içerisinde geçer. 1933’te Cumhuriyetin 10. yılında hem Mustafa Kemal’in konuşmasında, hem uzun yıllar dillerden düşmeyecek olan 10. Yıl Marşında Cumhuriyetin 10 yıllık kazanımları coşkulu bir şekilde dile getirilir.
Bugün Cumhuriyetimizin 91. yılını kutluyoruz. Bu 91 yılda ülkemizde her alanda çok önemli gelişmeler oldu. 1950’de çok partili hayata geçerek demokrasimizi güçlendirdik. 1930’lardan başlayarak önce kamu eliyle sanayimizi geliştirdik, üretimimizi artırdık. 1950’lerden sonra ekonomik gelişmemize özel sektör gücünü de kattık.
Zaman zaman askeri darbelerle demokrasimizi ve ekonomik hayatımızı kesintilere uğrattık. Bütün bunlara karşın 91 yıllık önemli bir Cumhuriyet dönemi birikimi, demokrasi gelişmesi ve sanayileşme hamlesine sahip olduk.
Şimdi 100. yıla yaklaşırken, sadece başarılarla yetinmeyip, başarısızlıklarımızı da 91 yıllık bilançomuz içine katarak, tıpkı 10. yılda olduğu gibi, ülke olarak coşku yaratacak bir yeni hikayeye sahip olmalıyız. Bunun için hem demokrasi ve hukuk adımları atarak daha eşitlikçi ve özgür bir toplum yolunda ilerlemeliyiz. Hem de bizi kişi başına 700 dolarlardan 10 bin dolarlara getiren refahımızı artıracak yeni reformlarla üretimimizi ve ihracatımızı geliştirmeliyiz. 91. yılda tekrar “Yaşasın Cumhuriyet” derken yeni ve coşkulu bir döneme ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız.