Yoğun takvime dikkat
Global piyasaların 2012’den bu yana karşılaştığı en zorlayıcı koşulları içerir Ekim ayı sonrasında Kasım işlemlerinde iyimserlik öne çıkıyor. ABD’de açıklanan bilançoların yüzde 75’inin piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşmeye devam etmesi güçlü Amerikan ekonomisinin şirketler nezdindeki etkilerinin korunduğunu gösteriyor. Öte yandan gelecek dönem beklentileri içerisinde ekonominin 2018’in ilk yarısında zirve noktasına ulaşmış olabileceğine dair ihtimalini göz ardı etmemekte fayda var. Zira açıklanmaya başlayan birkaç ekonomik indikatörde kısmen sinyalleri almaya başladık. Buradan şu sonuç çıkarılmasın; “ABD ekonomisi zayıflıyor”. Hayır. Zaten genişlemekte olan bir ekonomiye sağlanan ve gerekliliği tartışma konusu olan mali teşviklerin yansımalarında azalış sürecine girmiş bulunuyoruz.
Bir süredir tartıştığımız diğer bir başlık olan gelişmekte olan ülke varlıklarının gelişmişlere kıyasla negatif algılamada bir adım öne çıkma durumunda sakinleme söz konusu. Ağustos-Eylül döneminde yaşanan çalkantının tetikleyici iki ülkesi olan Arjantin ve Türkiye’nin isimleri şimdilerde ciddi ölçekte daha az anılır durumda. Bu da fon çıkışlarının taktiksel amaçlı da olsa yerine konmasına imkan tanıyor. Nitekim Ekim ayında takip edilen gelişmekte olan ülkeler merkez bankalarının duruşlarındaki bekle-gör pozisyonunu da bu minvalde değerlendirmek gerekiyor. Bir önemli ayrıntı daha; petrol fiyatlarındaki geri çekilme Hindistan varlıklarına ve doğal olarak algılamaya pozitif yönlü katkı sağlıyor.
Ekim’de piyasaları ve ters ayakta yakalanma durumunu sıklıkla konuştuk. Şimdi gündem Kasım ayının yoğun takvimi etrafında şekillenmekte. ABD’nin İran’a yönelik uygulayacağını açıkladığı ambargonun ikinci ve en önemli fazına giriş yapıyoruz. Kulislerde konuşulan habere göre 8 ülke muafiyet alacak. 3 üyenin ismi belirgin şekilde öne çıkarken, 5’i için net bir telaffuz söz konusu değil. Dedikodu odur ki, Hindistan, Güney Kore ve Japonya’dan oluşan ekip muafiyet tanınan grubun içerisinde yer alıyor. Listeyi biraz da spekülasyon yaratarak genişletmek mümkün. Örneğin hafta içerisinde takip edilen yoğun-iyimser gündem ekseninde Çin’i ekleyebiliriz. Politika cephesinde ters bir durum oluşmazsa bu liste içerisinde son dönem iyileşen ilişkileri dikkate alarak Türkiye’nin de ekleneceğini düşünebiliriz. Ne yaşanırsa yaşansın, Türkiye bölge açısından ABD’nin önemli bir müttefiki olma pozisyonunu korumaktadır. Üstelik Kaşıkçı vakasının ardından takınılan doğru duruş da uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye’ye kredibilite kazandırmıştır. ABD eksenli bir başlık daha; 6 Kasım ve Ara Seçimler. Temsilciler Meclisi Demokratlara doğru kayma potansiyeli taşıyor. Peki, Senato?
Bizim için takvimin önemli kısmı Pazartesi günü açıklanacak olan enflasyon rakamlarından oluşuyor. Beklenti aralığı bir kez daha açık. Eylül’de yaşanan ciddi yükseliş ve Ekim ayında atılan ve yılın son çeyreğinde enflasyonu aşağı yönde baskılaması muhtemel adımların ardından belirsizlik oluşması normal. Daha net resim verinin ardından gündeme gelebilir. Bilmemiz gereken ayrıntı şu; Ekim ayı kendi içerisinde mevsim geçişi olması nedeniyle enflasyon açısından sorunlu bir dönem. Son 5 yılın ortalaması yüzde 1.23. Ankara ve İstanbul enflasyonlarında gerileme talep tarafında olmazken, PMI dahil öncü göstergeler kurda yaşanan stabilizayonun maliyet tarafında nispete sakinleme yarattığına işaret ediyor.