Yirmi yıl sonra Hüseyin Doğan'la söyleşirken

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Kalabalık bir gruptuk. Kastamonu toplantısından dönüyorduk. Araç'ta ve Safranbolu'da Gürmen Grubu'nun iki tesisine uğradık. Hüseyin Doğan bize tesisler hakkında bilgi verdi; bir dizi sorumuzu yanıtladı. Dönüşte gözlemlerimizi köşe yazısında aktardık.

ÇEKÜL'ün örgütlediği Batı Karadeniz Kalkınma Birliği toplantısı için Safranbolu'ya gittik. Gürmen Grubu tesislerine uğradığımızda, Hüseyin Doğan oradaymış. İyi bir rastlantı oldu. Bir saate yakın söyleşimizde, dünü andık, günü değerlendirdik ve gelecek üstüne konuştuk.

Hüseyin Doğan'la yapılan söyleşide çıkardığımız sonuçlar üç başlık altında toplanabilir: Birincisi, "geleceği zihinde inşa etme" konusunu anlamalıyız. İkincisi, zihinde olgunlaşan fikirlerin "mekana nasıl yansıtılmak istendiğini ve hayata taşındığını" kavramalıyız. Üçüncüsü de işe içerik kazandırmanın özünü oluşturan ve "sürdürülebilirliği" güven altına alan "kendini yeniden üretme ve uzun dönemli geleceği güven altına alma" konusundaki yaklaşımları paylaşmalıyız.

Küresel bakış egemen

Hüseyin Doğan yaptıkları işle ilgili "zihni modelini" açıklarken, beş temel konunun altını çiziyor: "Ölçeğin" küresel anlamda etkinlik sürdürebilecek büyüklükte olmasının gerek şart olduğunu söylüyor. "Alanda", kendilerini "erkek giyimde bir numara" olmaya göre konumlandırdıklarını belirtiyor. "Farklılık yaratmada", iş süreçlerini sürekli gözden geçirme, işgücü profillerini değiştirme ve ürün geliştirme odaklı çalıştıklarını ileri sürüyor. "Destek hizmetlerde" moda, marka ve koleksiyon oluşturmada daha ileri adımlar atacaklarını ayrıntılarıyla anlatıyor. "İşlerine içerik kazandırma" açısından da, "rakiplerin bir adım önünde olmayı" benimsediklerini dillendiriyor.

Yirmi yıl önce "neyi nasıl yapacaklarını" anlatan Hüseyin Doğan, bugün dışa ve dünyaya açık bir çabanın önemi üzerinde duruyor. Uzun dönemli geleceğini güven altına alacak bakış açısını, bilgiye dayalı fikirlerle destekleyerek aktarıyor.

Sonuçlar üzerinde sığ algılamalara saplanıp kalmak istemiyorsak, ülkemiz girişimcilerinin zihni değişikliklerini ısrarla gündeme taşımalıyız. Bu açıdan, Hüseyin Doğan'ın anlattıkları herkes için önemli.

Mekanda örgütlenme

Fikirler iş yapmanın çok önemli girdisidir; ama bir koşulla: ayakları yere sağlam basarsa… Bu açıdan, piyasada ne yapacaklarını ve nasıl yapacaklarını da tartıştık.

Bir kere yurtiçi mağazalarla yurtdışı mağazaları yaygınlaştırma konusunda netleşen bir yöneliş var. Küreselleşme çağında, giderek homojenleşen ürünleri satabilmenin özünde "sürekli ürün geliştirmenin" var olduğu net bir biçimde vurgulanıyor. Ölçeği küçük siparişleri alabilme esnekliğinin, kaliteli üretimin ve hızlı teslim yapabilmenin yarattığı "üstünlük" üzerinde özellikle duruluyor. İşyerinde, yirmi yıl önce "patron-usta" varken; bugün her kademede "eğitimli insanla çalışmanın" yarattığı güce vurgu yapılıyor. Bütün bu gelişmeler ülkemizdeki girişimlerin sağladığı "birikimin" uzun vadeli geleceği güven altına almanın garantisi olarak algılanıyor.

Zihinde çağı yakalamanın, mekanda sağlam örgütlenmelerle işleri pekiştirerek var olmanın "farkında olma" çok önemli bir özellik. Bu özelliğin geliştirilmesi, içselleştirilmesi ve davranış özelliği haline gelmesi gerekiyor…

Kendini yeniden üretme

Hüseyin Doğan'la söyleşide çıkardığım, okuyucu ile paylaşmak istediğim altı ders var: Gürmen Grup, dışa ve "dünyaya açık durmadan", var olmanın ve uzun dönemli geleceği güven altına almanın imkansızlığını kavramış… İkincisi, ülkemizde "insan kaynağının" değişmelere uyum yeteneğine inanılıyor. Üçüncüsü, hem girişimcilerin hem de insanımızın "kendini geliştirme" konusunda tutucu bir algılamaya saplanmadığı anlayışından hareket ediliyor. Dördüncüsü, "taklitten yaratıcılığa geçiş" sürecinde mesafe alındığı, bunun geleceği güven altına almada önemli bir girdi oluşturduğu kabul ediliyor. Beşincisi, üretimde ve satışta "pazar satın alma" aşamasına geçildiği, önemli somut adımların atıldığı belirtiliyor. Altıncısı da, girişimcilerimiz merkezlerini "know-hnow" üreten, üretimi ve satışları merkezden gözetleyen ve denetleyen "piyasa yapıcısı kuruluş" olarak örgütleme aşamasına gelindiğine inanıyor…

Bir köşe yazısında, sadece başlıklar altında aktarılan gelişmelerin her biri ciddi analiz yapılması gereken hususlar.. Çetin Altan'ın dediği gibi "enseyi karartmaya hakkımız yok", ülkemizde iyi şeyler de oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar