Yirmi altı

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Evet evet yanlış duymadınız, bildiğiniz yirmi altı. Tamı tamına yirmi altı milyar dolar. İlk duyduğumda tepkim şu oldu, ben bu rakamın nasıl yazıldığını bile bilmem. Türk Lirası’na çevir deseniz, hesap makinesi bile zorlanır. O kadar büyük bir rakamdan söz ediyoruz ki, insanı yerinden hoplatır. Mesela Türkiye’nin toplam ihracat rakamının altıda biri. Bir kuruluşun büyüklüğü ve ederi olarak düşünmeye kalkındığında ise, çok fazla tesisi ve yatırımı olan bir dev sanayi kuruluşunun ancak bu rakamları edebileceğini beynimizi zorlayarak belki kabullenebiliriz. Hiçbir üretimi olmayan, dikili tek bir makinesi veya fabrikası olmayan bir işletmeye böyle bir para ödenir mi, evet ödenir. Hangi sektörde, ancak ve ancak sosyal medyada. İş hayatının iletişim ağı olarak parlayan “Linkedin” işte tam bu paraya Microsoft firması tarafından satın alındı. Bu da gösteriyor ki, artık sosyal iletişim ağı, dünyada tüm yatırımcıların da en çok tercih ettiği alan halini somut olarak almış bulunuyor.

Linkedin, her yıl ortalama yüzde 19 büyüyen ve toplam üye sayısı 433 milyon olan bir sosyal iletişim ağı. Daha popüler kabul edilen facebook ve instagram gibi ağlardan ayrılan en önemli özelliği, iş dünyasına yönelik bir sosyal iletişim portalı olması. Her ay 105 milyon farklı kişinin ziyaret ettiği bu ağ, ortalama aylık yüzde 9 büyümeyi de başarıyor imiş. Sadece bir çeyrekte 45 milyar kez sayfaya girildiği de yine paylaşılan veriler arasında. Ne diyelim, Allah sahibine bağışlasın. Demek olan şu ki, günümüzde en önemli reklam ve pazarlama ağlarının sosyal medya olduğu da bu satış ile bir kez daha tescillenmiş oldu.

Sosyal medyanın, geleneksel medyaya göre ne gibi farkları ve üstünlükleri var diye baktığımızda, birkaç farklı özelliği ortaya çıkmakta. Bunlardan ilki elbette erişim kolaylığı. İnternetin olduğu her nokta; ki GSM teknolojisi zaten buna olanak sağlıyor, bizim sosyal medya ile her an bağımızı kurabiliyor. Yanı sıra geleneksel medya için üretim yapmak genellikle özel şirketlerin ve hükümetlerin sahipliğinde iken, sosyal medya araçları genel olarak herkes tarafından az veya hiç maliyetle kullanılabilmekte. Sosyal medyada kullanım ve bilgi paylaşımı için özel bir yetenek gereksinimi yoktur, yetenekler tamamen değişmiş ve yenidir, yani herkes üretimde bulunabilir. Yine geleneksel medya iletişimlerinde meydana gelen zaman farkı anında etki ve tepkisi olan sosyal medya ile kıyaslandığında uzun olabilmektedir. Bu durum elbette kullanıcıların kalıcılığını da arttırmakta; üstelik sosyal medya yorumlar veya yeniden düzenlemeyle anında değiştirilebilmekte, bu da kullanıcının sosyal medyada daha fazla kendisini de oyunun bir parçası hissetmesine yaramakta. Otoriteler, geleneksel medya ile sosyal medya arasındaki en önemli farkın özgürlük olduğunu savunurlar. Geleneksel medya ülkelere göre her ne kadar farklılık gösteriyor olsa da, genel kabulde hükümetlerin ve reklam verenlerin baskısı altında olarak kabul edilir. Oysa ki sosyal medya ise kolay erişilebilir, herkes tarafından eşit düzeyde müdahale edilebilir, global bir platform olduğundan çok daha özgür olarak kabul edilmektedir.

Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 7.4 milyar olduğunu biliyoruz. Bunun tam %46’sı aktif internet kullanıcısı iken, toplam 2 milyar civarı insanın da mobil internet kullanıcısı olduğu bilinmekte. Yaklaşık 2.4 milyar insan ise aktif sosyal medya kullanıcısı. Ülkemizde oranlar ise daha yüksek; toplam nüfusun %58’i aktif internet kullanıcısı iken, %51’i aktif mobil internet, %53’ü ise aktif sosyal medya kullanıcısı. Ortalama tüm veriler her yıl %10 oranında büyümekte. Yani zaten büyük olan bu kullanım oranları, sürekli yukarıya doğru seyretmekte. Bizi bundan sonra nasıl bir dünya bekliyor, artık onu da siz hayal edin.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar