Yine..Yeni..Yeniden...
TL varlıklar, yabancı yatırımcı ile bir kez daha bir araya geliyor. Uzun zamandır araya giren soğukluk ortadan kalkıyor.
Tabii çok zaman geçtiği için sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali, oldukça düşük bir tempo söz konusu. Haftalık olarak takip edebildiğimiz menkul kıymet istatistiklerinde gördüğümüz resim, enflasyonda düşüş beklentilerinin satın alınması ile tahvil tarafında yoğunlaşmanın gerçekleştiği.
Ana para riskinin ve volatilitenin daha yüksek olduğu hisse senetleri tarafında ise seçici bir tutum var. Hafta içinde yabancı bir yatırım bankasından gelen banka al önerisinde vurgulandığı gibi, sanayi hisselerine görece çok daha cazip çarpanlar ile işlem gören banka hisseleri, yerli bireysel yatırımcı tarafından pek ilgi görmediği için de yabancı yatırımcının kafasında benim girişim bir kar realizasyonuna neden olur mu sorusu kalmıyor.
Yabancı yatırımcının ilgisi sadece sermaye piyasaları aracılığı ile ya da salt TL varlıklar ile de sınırlı değil tabii. Yakın zamanda özel sektörün ve bankaların borç çevirme oranı, eurobond ihraçlarına ve sendikasyon kredilerine olan ilgi de benzer bir görünüme işaret ediyor. Londra'daki TL piyasasının canlanması yani Türk bankalarının burada aktif işlem yapmaya başlaması da swap kanalı üzerinden önemli girişleri destekleyecektir.
Ekonomi yönetiminden bu yönde açıklamalar gelse de aksiyona geçilmesi büyük ihtimalle gelecek yıla kalmış durumda. İşler tabii sadece bizim ev ödevimizi yapmamız değil, zeminin de müsait olmasına bağlı. Bu kapsam Fed toplantısında indirim ihtimallerini fiyatlamaya başlayan piyasayı destekler bir açıklama metni, küresel risk iştahını artırmış durumda. Bir gelişen ülkenin risk primini ölçen en iyi gösterge olan 5 yıllık CDS 300 seviyesinin altına gelmiş durumda ki, son yılların en düşük seviyesinden bahsediyoruz.
ECB ve BoE tarafından da gidişatı destekler nitelikte kararlar ile beraber noel baba rallisi kaldığı yerden devam ediyor. Sonuç olarak, tamam faizler yüksek ve mevduat çok cazip, ancak iyi şirketlerden oluşmuş bir portföyün 2024 yılında daha yüksek bir potansiyel sunacağı gerçeğini de ıskalamamak gerekiyor.