Yine ters köşe olduk
Referandumdan sonra ekonomideki ilk önemli toplantıyı Merkez Bankası yaptı. Merkez Bankası kararlarına ilişkin bekleyişin büyük kısmı ekonomideki son gelişmeleri baz alarak para otoritesinin ne yönde karar alacağını kestirme egzersizleri ile geçer. Bizde de durum böyledir. Piyasa oyuncuları ekonominin dengeleri yakın geçmişteki büyüme performansı, enfl asyon temposu, döviz kuru hareketleri, sermaye akışı ve bunlardaki enerji birikiminin yönü vb. gibi değişkenleri izleyerek gelecek toplantıda alınacak karar sonucunda faizin nasıl bir hareket yapacağını ve ona bağlı olarak öteki iktisadi değişkenlerin olası hareket yönlerini kestirmeye çalışırlar. Özellikle mali piyasalarda oyun oynayan aktörler bu kestirimler yönünde pozisyon alarak ya daha büyük kazanç sağlamayı ya da eldekini kaybetmemeyi hedefl erler.
Merkez Bankasının kararlarının kestirilebilir olmasının para politikasının başarısı açısından gerekli şart olduğunun düşünüldüğü dönemler vardır. Ekonominin istikrarı için Merkez Bankası’nın da istikrarlı olması gerektiğini savunanlar bunun için sürprizlerden kaçınmanın şart olduğunu öne sürerler. Bazı koşullarda ise ekonomi yönetiminin başarısı için sürpriz yapılmasının, aktörlerin şaşırtılmasının gerektiğini söyleyenler de vardır. Para otoritesinin insanları ters köşeye yatırdığı şeklinde yorumlanır bu şaşırtmalar.
Ekonomide eğilimlerin düzgün, para yöneticilerinin de başka hedeflere göre yönetim yapmadıkları ortamlarda ters köşe yapılmasına gerek kalmaz. Ama özellikle para yönetimine siyasetin müdahale ettiği, istikrar dışında hedefl er vaz ettiği ortamlarda Merkez Bankasının faiz kararları konusunda piyasa oyuncularını fazlasıyla yanılttığı durumlar da olur. Çoğu kez ekonomi dışı hedefl erin gerçekleştirilmesi amacıyla beklenmedik adımların atıldığı ve aktörlerin ters köşeye yatırıldıkları durumlardır bunlar. Paranın yönetimi böyle bir karakter kazanınca öncelikle Merkez Bankasının itibarı fevkalade geriler, piyasa aktörleri önlerini göremez, riskleri hesaplayamaz hale gelirler. Bunun sonucunda ekonomide riskten kaçma eğilimi yoğunlaşır, harcamalar kısılır ve ekonomi durgunluğa gider.
Son sıralarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu ters köşeye yatırma seçeneğini benimsemiş bir görüntü verdi. Bir çok durumda ekonominin verileri faizi yükseltmenin gerekli olduğu yönünde sinyaller vermesini rağmen yönetim tersini yaptı. Faizi yükseltmeye yanaşmadı. Yani, beklentileri bozdu. Aktörleri ters köşeye yatırdı. Belki salt bu nedenle değildi ama ekonominin zaten eğik bir düzlemde hareket ettiği bir döneme rastladı bu politika ve gidişatta daha ivmeli gerilemeler oldu. Zaten pek de iyi olmayan iktisadi koşullar daha da bozuldu. Bu tabii insanlarda Merkez Bankası kararlarına karşı bir tepki yarattı.
Son günlerde yine böyle bir durumla karşılaştık. Referandum telaşı geçtikten sonra ekonomide göreli bir sakinleşme oldu. Yorumcuların genel kanaati işlerin yoluna girdiği yönündeydi. Göstergeler de bu görüşü doğrular gibiydi. Özellikle döviz kurunda hacimli bir gerileme olması referandum öncesindeki olumsuz koşulların değiştiği yönünde yaygın bir kanaat yarattı. Piyasa faizlerinde de sınırlı bir gevşeme görüldü. Kredi riskini ölçen CDS pirimi de geriledi. Büyümenin hızlanacağına dair yorumlar yapılmaya başlandı. Sadece enfl asyondaki yüksek düzey rahatsız edici bir etki yaratıyordu ama yapılan yorumlar enfl asyonun da mayıs ayından itibaren yavaşlamaya başlayacağına işaret ediyordu. Sonuçta, ortalık güllük gülistanlık olmasa da, iyiye gidildiğine ilişkin beklentileri destekleyen bir ortam oluştu. Bu koşullarda, Merkez Bankası’nın fonlama faizini düşürülebileceği, en azından sabit tutacağı öngörüsü yaygın bir kanaat haline geldi. Sanırım pozisyonlar da buna göre belirlendi.
Çarşamba günü yapılan toplantıda Merkez Bankası bir kez daha aktörleri şaşırttı, ters köşeye yatırdı. Öteki faizlerin hepsi sabit tutuldu, yükselmez denilen fonlama faizi yüzde 11.75’den yüzde 12.25’e yükseltildi. Merkez Bankası açıkça istikrar seçeneğini seçmişti. Toplantı sonrası yapılan açıklamada “enfl asyon görünümü düzelene kadar” bu yönde hareket edileceği ilan edildi. Düşürüleceği beklenen faizin yükseltilmesi herkesi ters köşeye atmıştı. Buna karşı alışılmış tepkilerin oluşması beklenirdi. Ama böyle bir şey olmadı. Piyasa oyuncuları, yorumcular ve hatta bu tür gelişmelere uzaktan bakanlar bu defa ters köşe hamlesini olumlu karşılamış gibi görünüyor. Sanırım, Merkez Bankası’nın koşullar uygunken faizi yükseltmeyip, istikrar yönünde hareket etmesi yarattı bu memnuniyeti. Siyasetin bu kez işe karışmaması da sanırım bu memnuniyeti perçinledi. İyi oldu anlayacağınız.