Yine de yüzde 4 hala gerçekçi bir büyüme tahmini

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

 

 

 
Bir ay önce, kasım ayı sanayi üretim endeksinin çok yüksek bir oranda arttığı açıklandığında, bu artışın neden geçici olduğu hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapmıştım. 9 Ocak tarihli yazımdan: "Sonuç olarak, büyüme açısından yılın en kötüsü olan üçüncü çeyrekten biraz daha iyi bir dördüncü çeyrek yaşanmış olabilir. Ancak dördüncü çeyreğin ilk iki çeyrekten daha iyi olduğunu ima eden bir gösterge henüz yayınlanmadı."
 
İlk üç çeyreğin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) yüzde artış oranları sırasıyla şöyle: 3.4, 3 ve 1.6. Dolayısıyla, dördüncü çeyreğin büyüme oranını yüzde 3'ün altında ama yüzde 1.6'nın biraz üzerinde bir yerde bekliyordum. Mesela yüzde 2 civarı makul geliyordu bana. Bu durumda tüm yılı yüzde 2.5-2.6 gibi bir büyüme oranı ile kapatmış oluyorduk. Potansiyel büyüme oranımızın oldukça altında ancak bu yıl için hedeflenen düzeyin çok da uzağında olmayan bir yerde. 
 
kko.jpg
 
 
Geçen hafta açıklanan aralık ayı sanayi üretim endeksi, GSYH büyüme oranının yüzde 2.5'in de altına kalabileceğini söylüyor bize. Son çeyrekte sanayi üretimi bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla sadece yüzde 0,3 oranında arttı. Oysa büyüme açısından yılın en kötüsü olduğu düşünülen üçüncü çeyrekteki sanayi üretim artışı yüzde 2.7 düzeyindeydi.
 
Üstelik sanayi üretiminin ocak ayında da azalmış ya da en azından artmamış olması ihtimali var. Elimizde ocak ayına ait kapasite kullanım oranı verisi bulunuyor. Kapasite kullanım oranı ile sanayi üretim endeksinin (üçer aylık ortalamalarından elde edilen) yıllık artış oranları çok benzer bir hareket gösteriyorlar (Grafik 1). Kapasite kullanımı uzunca bir süredir bir yıl öncesine kıyasla düşüyor. Bu eğilim ekim-ocak döneminde daha da belirginleşti. Dolayısıyla, ocak ayında da sanayi üretimi performansından çok umutlu olmamak gerekiyor. 
 
Sanayi üretimi elbette GSYH büyüme oranının tek belirleyicisi değil. Ama önemli belirleyicilerinden biri, bu iki noktayı akılda tutarak yüzümü geleceğe döndüreyim. 2013 büyümesini ne ölçüde etkileyecek bu gelişmeler?
 
Yeni yıla girerken 2013'e ilişkin bazı senaryolar oluşturmuş ve bu senaryolar çerçevesinde büyüme tahminleri yapmıştım. Temel senaryomda Avrupa'da işler aralık ayındaki durumdan daha kötüye gitmiyordu. ABD mali uçuruma düşmekten kurtuluyordu. Küresel büyüme IMF tahminleri civarında gerçekleşiyordu. Ham petrol fiyatı aralık ayındaki düzeyde kalıyordu. Sınırlarımızdaki siyasi gerginlikler artmıyordu. Bu çerçevede, büyüme oranımızın temel belirleyicisi yurtiçi kredi artış oranı oluyordu. O da bir önceki yılda olduğu gibi yüzde 15 ile sınırlanıyordu.
 
Temel senaryom açısından en belirleyici olan Avrupa ve ABD'ye ilişkin kabullerimden henüz bir sapma olmadı. Buna karşın, IMF küresel büyüme oranı tahminini sınırlı ölçüde aşağıya çekti. Ham petrol fiyatlarında bir miktar yükselme var. Yurtiçi kredi artış oranı ise son haftalarda yüzde 20 düzeyinde ama ekonomi yönetimi yüzde 15'e çekmek için bazı önlemler almaya başladı. Bu çerçevede Merkez Bankası zorunlu karşılık oranlarını sınırlı ölçüde yükseltti.
 
Avrupa ve ABD'ye ilişkin belirsizliklerin azalması, risk algılamasını bir süredir belirgin biçimde azalttı. Ara sıra gelen olumsuz haberlerin bu havayı bozabilmesine karşın, ana eğilim belirsizliklerin azalması yönünde. Bu ortamda yurtiçinde ekonomiye duyulan güvende iyileşme beklenir. Zaten aralık ayından bu yana bu yönde gelişmeler var. Geçen yılın son aylarında giderek artan sermaye girişleri de bu havayı destekliyor. Öte yandan yurtiçi faizler oldukça düşük düzeylerde seyrediyor. Bu koşullar altında, yüzde 4'lük 2013 büyüme tahmini, hala gerçekçiliğini yitirmedi. Ama ocak ayında da sanayi üretiminden olumsuz bir haber gelirse, kredi artış oranının yüzde 15 ile sınırlanması isteği çok tartışılacak. Zira Avrupa ve ABD karışmadıkça, küresel büyümede şu anda öngörülen düzeyde kaldıkça, 2013 büyüme oranımız açısından temel belirleyici kredi artış oranı olacak.
 
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018