Yine bir karayemiş ve cenaze hikayesi

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Ara Ağabey’in cenazesi gömülürken Şebinkarahisar'dan toprak ve kara yemiş getirilerek mezarına konduğunu okuyunca. Dostum Ercan Eyüboğlu’nun babasının tabutunu mezara koyarken, içini karayemiş ile doldurması hikayesini hatırladım. Anadolu insanının güzelim duygusallığını vurgulamak istedim.

Ara Ağabey’in mezarına Şebinkarahisar’dan gelen toprak ve karayemiş konduğunu öğrenince, dostum Ercan Eyüboğlu’nun kendi babası ile yaşadığını anlattığı bir başka karayemiş ve cenaze hikayesini hatırladım. Babasının ölümü sonrası memleketinde gömüleceği sırada tabutunu açtırıp, içine karayemişler doldurup toprağa verdirmiş. Eyüboğlu’nun anlattığı bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Birgün babam; ‘Dünyanın her yerine gidiyorsun, babanın köyünü merak etmiyor musun? dedi.
‘Hadi gidelim’ dedim. Vapura binip Giresun’a gittik. Giresun’dan Şebinkarahisar’a taksi tuttuk. Oradan Yaylı köyüne gittik. Babam doğduğu evi bulamadı, kiliseyi aradı bulamadı. Mezarlığı tarla yapmışlar. Çocukluğunda yüzünü yıkadığı üç gözlü çeşme... O kalmış. Oraya götürdük yüzünü yıkadı. Evinin olduğu yerde harmanlık vardı.’Çocukken anam beni düvenin üstüne koyar dolaştırırdı’ dedi. Köylüler hemen düven kurdu. Babamı da içine oturttular, döndü. Ben de fotoğrafını çektim. Baktım babam ağlıyor. 6 yaşında ayrıldığı köyüne benimle beraber gelince duygulandı, çocukluğu aklına geldi...

Sonra geri dönmek için taksi tuttuk. Yolda giderken, ‘Ah unuttum, buranın karayemişi meşhurdur.

Anam beni İstanbul’a okumaya gönderirken yanıma torba içinde yemişler vermişti. Onları yiyerek gitmiştim. Benim memleket sevgim karayemişle başlar. Dönüp alalım.’

‘Baba gözünü seveyim, 100 kilometre yol geldik. Şimdi yemiş için 100 kilometre geri gidip gelmeyelim. Başka sefer olsun” dedim. İstanbul’a döndük.

Babam 4 ay sonra öldü. Meğer kendi oğluna köyünü göstermek istemiş...

Cenazeye gideceğimiz gün, evin kapısı çaldı. ‘Kimsiniz?’dedim. ‘Decat amcayı arıyoruz’ dediler. ‘Decat amca öldü. Cenazesi için mezarlığa gidiyoruz. Siz de cenazeye gelin’ dedim.

Yanlarında bir sandık vardı. Baktım, karayemiş getirmişler. Babamın hasretini çektiği karayemişleri...

Çocukluğunda yediği, kokusunu aldığı, kendi memleketinin yemişleri. Yemişleri ceplerime doldurdum, ceplerim şişti. Öyle gittim mezarlığa...

Tam babamı mezara indirip, toprağa koyacaklar, ‘tabutu açın’ dedim.’Olmaz, dine aykırıdır’ dedilerse de, ‘Siz açın bir şey koyacağım’ dedim.

Açtılar, kara yemişleri tabutun içine döktüm. Babamı çocukluğunun yemişleriyle gönderdim öteki dünyaya...

Ara Güler’in Şişli Mezarlığı'nda son yolculuğuna gönderildiği gibi...”

Bizim Anadolu insanımızın Türküyle, Ermenisiyle, Arabıyla, Kürdüyle, ortak özelliklerinden birisi, “duygu yüklü” olmasıdır. Bunun kaybedilmemesi gerekir.

Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun

Çağdaşlık yolunda 95 yıl önce attığımız Cumhuriyet adımımız Cumhurumuza/halkımıza kutlu olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar