Yıllık TÜFE’de tek haneye yüzde 1.66 kaldı
Biraz anlamsız gibi mi oldu başlıklar; açalım. Haziran ayının ilk günleriydi. TÜFE’de mayıs sonundaki oran açıklanmıştı ve yıllık artış yüzde 18.71 düzeyindeydi. İşte o günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bir açıklama yaptı. Albayrak, yıllık TÜFE’nin birkaç ay içinde tek haneye ineceğini söyledi.
Yıllık oran yüzde 18.71 ve birkaç ay sonrası için tek haneden söz ediliyor; yani en kötü olasılıkla yüzde 9.99’dan.
Bu açıklama tümüyle siyasi bulundu, yıllık oranın kısa zamanda neredeyse yarı yarıya gerilemesinin mümkün olamayacağı dile getirildi. Albayrak bu açıklamasından dolayı eleştirildi.
Hatırlayan okurlar çıkacaktır; bu köşede 10 Haziran’da “Matematik Albayrak’ı haklı çıkaracak” başlıklı bir yazı kaleme aldık.
Özetle şu görüşleri dile getirdik yazımızda...
“Geçen yılın yüksek oranları devreden çıkıp yerine ılımlı oranlar girdikçe yıllık TÜFE hızla gerileyecek. Özellikle eylülde geçen yılın yüzde 6.30’luk rekor oranının yerine daha düşük bir artış girince yıllık TÜFE tek haneye inecek. Yani yıllık enflasyonu düşürmek için çok şey yapmaya gerek yok, yapılmıyor da zaten, oturup bekleyelim şu birkaç ayın geçmesini, hiçbir şey yapılmadığı halde enflasyonun tek haneye indiğini görebiliriz...”
Aynı yazımızda yıllık enflasyonun eylül ve ekimde tek haneli düzeyde gerçekleşebileceğini, ancak bunun kalıcı olamayacağını ve kasımdan itibaren yeniden çift haneye çıkılacağını da belirttik.
Son durum ne?
TÜİK dün ağustos ayının gerçekleşmesini açıkladı. Buna göre TÜFE ağustos ayında yüzde 0.86 arttı, ağustos itibarıyla yıllık oran da yüzde 15.01 oldu.
Peki ağustos sonunda yüzde 15.01 düzeyindeki yıllık artış eylül sonunda nasıl tek haneye iner? Basit bir matematik işlemi bu sorunun yanıtını veriyor:
Eylül ayındaki TÜFE artışı yüzde 1.66’yı aşmazsa yıllık TÜFE eylül sonu itibarıyla yüzde 9.9’a inecek.
Yüzde 25’ten tek haneye...
Yıllık TÜFE geçen yılın eylül ayında yüzde 24.52’ye, ekim ayında yüzde 25.24’e ulaştı. Sonrasında genel eğilim arada küçük dalgalanmalar yaşansa da aşağı yönlüydü.
Ağustos sonundaki oran yüzde 15, eylül sonunda da büyük olasılıkla yüzde 10’un altını göreceğiz. Girişte de vurguladık. Yıllık enflasyonun yüzde 25’lerden tek haneye inmesi için aslında pek bir şey yapılmadı.
Geçen yıl “Bizi etkilemez” denilen kur şokunun enflasyon cephesinde yüzde 25’lerin yaşanmasına yol açtığını gördük.
Kur şoku yalnızca enflasyonu azdırmakla kalmadı tabii ki, reel sektördeki yaprak dökümü de o zaman hızlandı.
Enflasyonda son bir ay konuşulur ama son bir yıl çok daha fazla konuşulur; yıllık enflasyon üstünde çok daha fazla durulur. Dolayısıyla şimdi ekim ayına geldiğimizde ve eylül sonundaki tablo ortaya çıktığında “Bakın gördünüz mü, tek hane dedik, tek hane oldu” görüşünü fazlasıyla dinleyeceğiz.
Tamam son bir yılın oranı önemli ama ya önceki bir yıldaki oran? Varsayalım eylül sonunda yüzde 9.9’a inildi, geçen yılın eylülündeki yıllık oran yüzde 24.52 idi. Yani son iki yıldaki toplam TÜFE artışı şu durumda yüzde 37 demektir.
Biz son bir yılın yüzde 9.9’u ile mutlu olalım olmaya da, son iki yılın yüzde 37’sini nasıl açıklayacağız?
Son iki yılın son on iki ayı iyi hoş da, bir önceki on iki ayını yaşayan da bu toplum değil mi yani?
Hem unutmayalım; kur şokunun enflasyon üstündeki tortusu hep son bir yılı konuştuğumuz için gitmiş gibi görünecek. Ama enflasyonun kılcal damarlara işlemesi gibi ekonominin detaylarına olan etkisi öyle bir anda bitecek mi?
Reel sektörün durumu ortada işte...
Düşük üretim, ekonominin küçülmesi, işsizliğin büyümesi...
Enflasyonda son bir yılı ölçüyor ve sanki sorunu büyük oranda geride bırakmışız gibi bir hisse kapılıyoruz da, sorun derinlerde olduğu gibi duruyor.
Resmi tahminlerin altında kalabilir
Geçen yıl açıklanan yeni ekonomi programında (YEP) bu yılın TÜFE artışı yüzde 15.9 olarak tahmin edilmişti.
Merkez Bankası’nın açıkladığı son enflasyon raporunda da bu yılki TÜFE artışı için yüzde 13.9’luk bir tahmine yer verilmişti.
Öyle görünüyor ki bu yılın TÜFE gerçekleşmesi YEP’te öngörülen tahminin altında kalacak. Gerçekleşme Merkez Bankası’nın tahminine yakın bir düzeyde olabilir.
Ama bir gerçeğin altını tekrar çizmekte yarar var. YEP’teki yüzde 15.9 da, Merkez Bankası’nın yüzde 13.9’u da “hedef” değil, zaten “tahmin”. Yani yıllık TÜFE artışı örneğin yüzde 13 olursa, hiç kimsenin “Bakın hedefimizin altında kaldık” deme hakkı yok.
Hedef başkadır, tahmin başkadır çünkü. Hem zaten Türkiye’nin enflasyondaki uzun vadeli hedefi hep yüzde 5’tir.