Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5.1 büyüdü. Daha önce yüzde 5 olarak açıklanan ilk çeyrek büyümesi de yüzde 5.2'ye revize edildi. Böylece ilk altı aydaki büyüme yüzde 5.14 olarak gerçekleşti.
Yılın ilk yarısında yüzde 5.14'e ulaşan büyüme, orta vadeli programda yüzde 4.4 olarak öngörülen 2017 büyümesine kolaylıkla ulaşılabileceğini, hatta bu düzeyin kayda değer oranda aşılacağını ortaya koyuyor. 2017 büyümesinin hangi düzeye erişebileceğini bir başka yazı konusu olarak ele alacağımızı belirtelim.
Büyüme hızının üçüncü çeyrekte çok daha yüksek oranlara ulaşacak; bunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde 15 Temmuz darbe girişiminin etkisiyle ekonomide yüzde 0.8'lik bir daralma meydana geldi. Bu oranın negatif olmak üzere başlangıçta yüzde 1.8, daha sonra yüzde 1.3 olarak açıklandığını hatırlatalım. Dün ilan edilen ikinci çeyreğe ilişkin GSYH verileriyle birlikte 2015 ve 2016 yıllarının çeyrek verileri ve yıllık gerçekleşmesi revize edilirken geçen yılın üçüncü çeyreğindeki daralma yüzde 0.8'e indi.
Beklentiler çerçevesinde
Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte yüzde 5.1 dolayında büyüyeceği zaten dile getirilmekteydi. Gerçi bu bir öngörü müydü, gönülden geçen bir oran mıydı, orası biraz meçhul. Ama tahminler yüzde 5, hatta biraz daha üstüydü. Yüzde 5'in altında bir büyüme tahmini neredeyse hiç görmedik.
Ekonominin ikinci çeyrekte yüzde 5.1 büyümesinde KGF (Kredi Garanti Fonu) destekli krediler önemli bir katkı yapmışa benziyor.
İkinci çeyrekte geçen yıla göre sanayideki büyümenin yüzde 6.3'ü bulduğu gözleniyor. Büyüme hızı inşaatta yüzde 6.8, tarımda yüzde 4.7 düzeyinde. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektöründe kaydedilen büyüme ise yüzde 5.7 olarak gerçekleşmiş durumda.
İhracatın büyümeye olan net katkısı dikkati çekiyor. Mal ve hizmet ihracatı ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.5 arttı. İhracat, ilk çeyrekte de yüzde 10.9 oranında artış göstermişti. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre ihracatta yüzde 9.4'lük gerileme olmuştu. Dolayısıyla bu yıl üçüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatından GSYH'ye rekor bir katkı geldiğini göreceğiz demektir.
Yılda üç kez revizyon yapılacak
TÜİK, ikinci çeyrek gerçekleşmesini açıklarken 2015 ve 2016 yıllarının çeyrek ve yıl toplamlarına ilişkin GSYH büyüklüklerini revize etti. Bu, beklenen bir durumdu zaten.
2015 yılına ilişkin revizyon, oranları etkileyecek boyutta olmadı. 2016 revizyonu sonunda ise daha önce yüzde 2.9 olarak açıklanan yıllık büyüme hızı yüzde 3.2'ye yükseldi. 2016'nın tüm çeyreklerinde oranlar değişti.
GSYH verileri yılda üç kez revize edilecek. Revize takvimi şöyle işleyecek:
Birinci çeyreğe ilişkin veriler açıklanırken herhangi bir revizyon yapılmayacak.
İkinci çeyrek verilerinin açıklanması sırasında o yılın birinci çeyrek ve önceki iki yılın dört çeyrek verileri revize edilebilecek.
Üçüncü çeyrek verileri açıklanırken bu kez o yılın birinci ve ikinci çeyrek verilerinin revizyonu yoluna gidilebilecek.
Dördüncü çeyrekle ilgili verilerin açıklanması sırasında ise o yılın ilk üç çeyrek verileri revize edilebilecek.
Siyasetçiler TÜİK'i zor durumda bırakıyor
İkinci çeyrek büyümesine ilişkin oran pazar sabaha karşı 04.00 gibi oluşturuldu. TÜİK'te bile bilinmeyen oranın siyasiler tarafından haftalar öncesinden tahmin olarak dile getirilmesi ve hesaplamada da aynı oranın çıkması öyle anlaşılıyor ki TÜİK'te rahatsızlık yaratıyor.
GSYH büyüklüğü, bir ülkenin en temel göstergesi, en göz alıcı vitrin malzemesi. Dolayısıyla bu büyüklüğün olumlu seyrediyor olmasından herkesin, özellikle de bu olumlu seyirde pay sahibi olan siyasetçilerin mutluluk duyması gayet doğal.
Ama bu mutluluk oranlar belli olduktan sonra dile getiriliyor, değerlendirmeler tablo ortaya çıktıktan sonra yapılıyorsa...
Ancak Türkiye İstatistik Kurumu'nun henüz hiçbir açıklaması yokken siyasetçilerden "nokta atış yaparcasına" oran tahmini geldi mi iş değişiyor.
Şimdi, ikinci çeyrekle ilgili olarak bazı bakanlar günler öncesinden yüzde 5 büyüme beklediklerini dile getirdiler. Dün açıklama yapıldı ve gördük ki tam da tahmin edilen oran tutmuş.
Akla üç olasılık geliyor:
Birincisi; böylesine isabetli tahmin yapan bakanlar teknik anlamda çok bilgili ve bu tahminleri yapabilecek donanıma sahipler ya da danışman kadroları aracılığıyla bu hesaplamayı yapabiliyorlar.
İkincisi; TÜİK oranı günler öncesinden hesaplıyor, bakanlar istediklerinde "Vermiyorum" diyemeyeceği için de el altından sızdırıyor.
Üçüncüsü; siyasetçiler büyümede belli bir oran gelmesini istiyor ve bunu TÜİK'e empoze ediyorlar, TÜİK de çaresizce bu oranı kabul ediyor ve hesaplamalar sondan başa doğru yapılıyor, değerler "istenen orana" uyduruluyor.
Bu olasılıklardan ikinci ve üçüncüyü atın bir kenara!
Oran sabaha karşı oluştu
İkinci olasılığı atın; çünkü TÜİK ikinci çeyreğe ilişkin yüzde 5.1'lik oranı pazar günü sabaha karşı belirledi. Pazar gündüz ve gece boyunca da detay tablolar hazırlandı, kontrolleri yapıldı ve web sayfasına konuldu. Yani oranın belirlenmesiyle kamuoyuna açıklanması 24 saatten biraz uzun sürdü. Dolayısıyla TÜİK belli olmayan bir oranı hiç kimseye veremeyeceğine göre siyasilere buradan bir oran gitmesi söz konusu değil. Hem siyasetçiler bu konuda haftalar öncesinden açıklamalar yaptılar. Aralık ayında açıklanacak üçüncü çeyrek için bugünlerde yapıldığı gibi...
Üçüncü olasılığı da atın; çünkü TÜİK bu ülkenin veri namusunu korumak zorunda ve koruyor da. Bunu söylerken sanılmasın ki siyasetçiler bir takım isteklerde bulunuyorlar da TÜİK buna karşı duruyor. Biz ne siyasetçilerin TÜİK'ten bu tür istekleri olduğunu düşünüyoruz, ne de böyle istekler olsa bile TÜİK'in buna olumlu yanıt vereceğini.