Yılın başında işler iyi görünüyor
Genel olarak yılın ilk ayında yayın organlarında muhtelif zaman dilimlerine ilişkin öngörüler açıklanır. Bunların bir kısmı yılın geri kalan parçası içim karamsar noktaları öne çıkartırlar. Kimisi de adeta bir iyilik meleği gibi uçuşan yazılar yazarlar. Malum ben de yılın başı itibariyle değerlendirme yazıları yazdım. Benim yazdıklarım biraz ortada yer aldı gibi. Ne karamsar oldum ne de melekliğe özendim. Yeni yılda önceki yıldan devreden mirasın önemli olduğuna vurgu yaptım. Son yazımda da 2018’in devraldığı mirasın biraz karışık olduğunu öne sürdüm. Aslında mirasın olumlu sayılabilecek iki önemli parçası var diye düşünüyorum. Bunlardan birisi yılbaşından önce küresel piyasalarda ortaya çıkan ve hala devem ettiği gözlenen olumlu görüntü. Mirasın içindeki ikinci olumlu parça bizim için daha da önemli. Türkiye ekonomisinde büyümenin geçen yılın üçüncü çeyreğinde oldukça yüksek tempolu bir çizgiye gelmiş olmasının yeni yıla devreden en önemli olumlu faktör olduğu kanısındayım. İçeride ve dışarıda oluşan olumlu iklimin yeni yıl için önemli bir ilk ivme sağlayacağı, sonrasının nasıl gelişeceğinin de bizim becerimize bağlı olacağı kanısındayım.
Küresel piyasalarda geçen yılın sonuna doğru başlayan olumlu gidişat yılın ilk haftasında da devam ediyor. Bu çerçevede en önemli öge özellikle gelişmiş ülkelerde risk algısının azalmış, risk iştahının artmış olması. Bu olumlu iklim hem reel alanda hem de finansal piyasalarda bir süredir kendisini gösteriyor. Reel gelişmelerin en önemlisi de uzun süre durağan bir konumda olan büyümenin hızlanıyor olması. Bu gelişmenin özellikle ABD’de belirgin hale gelmesi gelecek için iyi bir sinyal olarak değerlendiriliyor. İşlerin iyi gittiği izlenimi küresel fon akışı üzerinde de etkili oluyor. Bunun gelişmekte olan ülkelere yansıması bizim açımızdan çok önemli. Gelişmiş piyasalarda risk algısı azalıp, iştah artınca küresel fonlar yönünü gelişmekte olan piyasalara çeviriyorlar. Bizim 2018 içinde en önemli risklerimizden birisinin artan cari açığın finansmanında sermaye girişinin yetersiz kalma olasılığı. Sermaye akışında yönün bizim gibi ülkelere dönmüş olması yılın başında elimize geçen önemli bir fırsat. Çoğu kez başlangıçta portföy yatırımı kimliği taşıyan fon girişi, olumlu hava devam ettiği takdirde, doğrudan yatırım vb gibi daha olumlu kaynak türlerine kayabiliyor. Yılın geri kalan kısmında risklerimizi azaltır, yeni risk üretmekten de uzak durursak 2018 yılını olumlu koşullarda sürdürmemiz mümkün olabilir.
Büyümenin hızlı bir rayda yol almaya başlaması da yılbaşında devralınan mirasın içerideki en önemli parçasını oluşturuyor. Malum hızlı büyüme performansı geçen yılın üçüncü çeyreğinde elde edilen yüzde 11’lik oran. Bunun yeni yıla taşınması önemli bir büyüme ivmesi yaratacaktır.
Kendi adıma bu ivmenin yılın ilk yarısında etkisini göstereceğini düşünüyorum. Malum devralınan yüksek hızın gerisinde arızi etkenler vardı. Zaman içinde bu etkiler azalacak ve yüksek büyüme giderek yavaşlayacak kuşkusuz. Yavaşlamanın geçen yılın son çeyreğinden başlayarak yeni yılın ilk yarısında büyüme hızını makul bir düzeye çekeceği kanısındayım. Yani, fazla bir terslik olmazsa, 2018 yılının ilk yarısını olumlu bir büyüme performansı ile kapatma ihtimalimiz yüksek. Eğer olacaksa, sıkıntı bundan sonra başlar gibi görünüyor.
Bizim gibi kırılganlığı ve oynaklığı görece yüksek olan bir ekonomide değerlendirmeleri ve yargıları altı aylık bir perspektife yaymak oldukça uzun bir süre. Bu sürede her şey olabilir. Ama bulunduğumuz noktadan bakınca, yılın başlangıcında işlerin iyi göründüğünü söylemek mümkün. Bu değerlendirmeye destek verecek bir veri dün açıklandı. Kasım 2017 tarihi itibariyle biraz hız kesmiş olmasına rağmen sanayi üretiminin hala görece hızlı bir tempoda arttığını söylüyor bu yeni veri. Kasım ayında sanayi üretimin artış hızı yüzde 7 olarak ölçülmüş. Beklediğimiz gibi bu tempo önceki iki ayın hızlarından düşük. Öte yandan, özellikle 2016 ile mukayese edildiğinde, bu hız sanayi kesimi için hala oldukça yüksek bir tempoya işaret ediyor. Yani, büyüme mirasının hala büyümeye yüksek katkı yapacak bir performans sergilediğini söylemek mümkün.
Dünya ekonomisi uzun sürmüş bir durgunluktan çıkıyor. Türkiye ekonomisinin bundan beslendiğini ve performansını küresel ölçeğin de üstüne taşıdığı görülüyor. Kısacası, şimdilik işler iyi görünüyor. Ama küreselleşmenin işleri hep dar sokaklara sürüklediğini de unutmamak lazım. Bundan sonra riskleri tahrik etmeyecek, kaynakları alternatif alanlara bilgi ve sağlam öngörülerle tahsis edecek bir ekonomi yönetimi yürütürsek işlerin iyi gitmesini kolaylaştırıp, ileriye taşırız diye düşünüyorum.