Yıkım: Kentsel dönüşümün darboğazı mı, itici gücü mü?
Barış Yenilmez - DHC Makina Mühendislik
Dünyada yıkım kelimesi, kardeşi geri dönüşümle birlikte anılıyor ve kentsel hayatta toz, gürültü, titreşim gibi rahatsız edici unsurları ortadan kaldıran, aynı zamanda yıkım sonucu elde edilen atık malzemeyi geri dönüşümle ekonomiye kazandıran ataşmanlar kullanılıyor.
Günümüz yıkımlarında, özellikle Türkiye riskli bina yapısı dikkate alındığında, dokunsan yıkılır denen binalara "şiddet" uygulanıyor. Ani çökme ya da parçalanmalarla nefes aldırmayan toz bulutu oluşurken moloz yığını yıkımı zorlaştırıyor ve taşıması, dökülmesi dert oluyor. Toz solumak, hafriyat kamyonu trafiği nedeniyle sinirlerin gerildiği, "yok mu bunun daha mantıklı bir yolu" diye söylendiğimiz zamanları yaşıyoruz.
Bunun yanısıra, kova/kepçe dediğimiz ve özünde hafriyata yönelik kullanılan ataşmanla yıkım yaparken bir diğer milli servetimiz iş makinalarını da ciddi şekilde yıpratıyor, böylece çok yönlü olarak sermayemizi tüketiyoruz.
Hepsi bir araya toplandığında, diğer tüm basamakları mükemmel organize olsa bile yıkım, doğru yapılmadıkça, kentsel dönüşümün darboğazı olma riskini koruyor.
Yıkım, aşındırıcı bir faaliyet. İnsanı,çevreyi, makinayı aşındırıyor. Bu aşınmayı engellemek için yıkım ataşmanları dayanıklı, buna karşın daha kontrollü ve korumalı; seri, güçlü ve ticari açıdan kazançlı.
Yıkım ataşmanlarının ticari açıdan kazançlı olmasını sağlayan bir kaç etken var:
1. Daha az zamanda daha çok iş çıkarıyorlar. Yerinde ayrıştırma yapabiliyor ve moloz yerine geri dönüşüm malzemesi üretiyor, moloz maliyeti yerine geri dönüşüm kazancı sağlıyor.
2. Çevreye zarar vermeden çalışıyorlar. Ataşmanlar taş fırlaması, gürültü, titreşim gibi riskleri bertaraf ederken toz kontrol sistemleri çevreye tozun yayılmasını engelliyor. Böylece şikayet, ceza döngüsü riski en aza iniyor.
3. Ekonomik ömürleri uzun, bakımları kolay. İşini çabuk yapıyor, İşletme maliyetini düşürüyor.
4. İş makinalarını koruyorlar, ki onarım ve yeniden satınalma maliyetleri pek de az tutmuyor.
5. Sigorta sektörüne "ani ve beklenmedik" gibi görünen hasarlar ve risk; dolayısıyla primler azalıyor.
Her şey bu kadar kolay mı? Aslında değildi, ancak zaman içinde çözümler bulundu. Bu alanda dünyada Hollanda gibi oldukça ileri düzeye ulaşmış ülkeler var ve onların geçmişte yaşadıklarına oldukça benzer süreçlerden geçiyoruz.
Yıkımı tek başına değil, geri dönüşümle beraber düşünür; kova, kepçe yerine yıkım ataşmanları kullanır ve toz kontrol sistemleri gibi çevreyi koruyan yöntemleri hayata geçirirsek yıkımı kentsel dönüşümün itici gücü haline getirebiliriz.
Bunun olması için hem kamuda düzenleme, hem de piyasada teamüle ihtiyacımız var. Her ikisinin de yakın zamanda oluşmasını bekliyoruz.