Yıkılmadım, ayaktayım
Ana akım bu aralar dertleri ile baş başa. Mahsun bir şekilde ezberlerinin işlemediğini, doğru olmadığını öğreniyor. Önerdikleri faiz artışı ve sıkı para politikası ile enflasyonun salt baz etkisi ile düşmesi, kurun seviyesi veya değerli mi tartışması veya faiz nedeni ile bütçe açığı veya ithalatın hala aylık 7 milyar dolar olması değil esas konu.
Finans literatüründe ikon isimlerden Eugene Fama ana akımın kendi kalesine attı golü FT makalesi ile. “Etkin Piyasalar Hipotezinin” (Fama, 1970) aslında gerçek olmadığını söyledi. Bizim ana akım kabullenmenin (yas) beş aşamasının ilk adımı olan inkâr aşamasında henüz. Aslında Fama onu demek istememiş, istese bile bilimde hipotez de varmış, diyorlar.
Nedir “Etkin Piyasalar Hipotezi”. Öncelikle insanı (yatırımcıyı) rasyonel kabul eder. Bilginin asimetrik (enformasyon) olmadığını ve fiyatlama davranışlarında eşit şekilde dikkate alındığını kabul eder. Ve Kendall’ın (1953) “Rassal Yürüyüş Hipotezi” üzerinden temel madde ve hisse senedi fiyatlarının rastlantısal olarak, serbest piyasada etkin bir şekilde belirlendiğini söyler ve Fama bunu kendi hipotezinde dikkate alır.
Çember daralıyor
İşte “Fırtınalar Koparsa Kopsun” diyen Ebru Gündeş burada devreye girmektedir. Eugene yine FT’de diyor ki: “davranışlar rasyonel mi değil mi diye yine de tartışabilirsiniz”. Yani “hobi olarak siz yine de tartışın ama insan irrasyoneldir, etkin ve serbest piyasa diye bir şey yoktur” aslında demek bu.
Konuyu bizim taraf için açarsak; enflasyonda atalet var, lokaller (yurtiçi yerleşikler) ikna olmuyor, beklentiler azalmıyor gibi rasyonellik arayışı anlamsız demek kısaca. Bunlar davranışsal finansta normal şeyler diyor. Nöro iktisat veya heterodoks iktisat son yıllarda bu yüzden öne çıkıyor. Çünkü ana akım (ortodoks pop) iktisat uzun zamandır piyasa gerçeklerine cevap veremiyor dünyada.
Bir de Gita var. Gita Gopinath IMF başkan yardımcısı, eski baş ekonomisti, Harvard ekonomi hocası. Gita Fama’nın FT makalesini “ne hoş bir okuma” diye X hesabında paylaştı. Ana akım için çember iyice daralıyor artık. Hani otonom arabalar çıkınca, sürücüsüne “sıra önce bize geldi, sıra artık sana geliyor Orhan” diyen karikatür var ya. İşte durum bu. Ana akım neoklasik ve neoliberal teoriler tek tek çöküyor.
FT geçen hafta heterodoks tarafından kalkmış belli ki. “Is economics in need of trustbusting?” makalesi ile akademide bir grup ekonomistin tekelleşerek kendi dışındaki görüşlere imkân ve yer vermediğini özetle yazıyor. Bu eleştiri akademide uzun zamandır var. Ekonomi alanındaki ödüllerin belli okullara gitmesi, dergilerde daha hızlı kabul alması, heterodoks yayınların daha fazla ret alması gibi.
Sonu gelmez bu yollarda
Olivier Blanchard (Peterson Institute for International Economics) ve Ben Şalom Bernanke (Brookings Institution) makalesinde (2024) ABD ve AB’de enflasyonu azdıran ve düşüren kalemleri tek tek göstermişler. Tahmin edin ne değil. Fed ve ECB ortodoks para politikası ile faiz artışları değil enflasyondaki düşüşün nedeni. Enerji ve arz şokları sönmüş, enflasyon düşmüş, maaşlar etken değil.
Arjantin’de aylık enflasyonu devir aldığı seviyeye geri getirdi diye Milei’nin neoliberal politikalarına ana akımda alkış olmadı değil. Emekliler geçen hafta sokaklarda ekonomi politikasını protesto etti. IMF’in son raporunda emekli, memur, işçi asgari ücreti için beklenen enflasyona göre artış olmalı cümlesine Gita, Fama için attığı gibi “What a fun read” diye tivit atmazsa hatırımız kalır.
Faize rağmen DTH’ın artıyor olması bu hafta KKM’ye yönelik makro ihtiyati tedbirleri getirince ana akım ortodoks politika “yenilmedim buradayım” der mi, işte bütün mesele bu.
Hep sabrettim kader dedim
Fransa’da 2 aydır seçimi kazanan tarafa yetki verilmediği için hükümet kurulamıyor. CDS primi düşüşte, CAC40 endeksi çıkışta. Yapısal reform mu yaptılar, yoksa hâlihazırda çok ciddi tartışılan bütçe açığı ile maliye politikası mı para politikasına eşlik etti sorusu ana akıma yöneltilecek başka bir soru.
ABD’de Instagram’ın da sahibi Meta’ya Facebook için 2020 seçiminde baskı yapıldığı ortaya çıktı. Zuckerberg Komiteye yazdığı mektubunda bunu ifşa ediyor. O halde ana akıma sorulacak bir soru da şu: “Acaba Fed gerçekten bağımsız olabilir mi?”