Yeşil enerjide lider olan Çin ve Hindistan, rekor CO2 seviyesinin de sor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Ernst&Young Raporu'na göre, yenilenebilir enerji yatırımları ve altyapısı açısından en çekici üç ülke Çin, ABD ve Hindistan. UEA ise, 2010 yılında CO2 emisyonlarındaki rekor artışın, Çin ve Hindistan gibi hızlı büyüyen ekonomilerden kaynaklandığını ifade ediyor.

Küresel danışmanlık şirketi Ernst & Young'un son yayımladığı "Yenilenebilir Enerji Ülke Çekicilik Raporu" yenilenebilir enerji yatırım stratejileri ve altyapıları bazında en çekici 30 ülkeye yer veriyor. Ernst&Young Raporu'na göre, yenilenebilir enerji yatırımları ve altyapısı açısından en çekici üç ülke Çin, ABD ve Hindistan.

Çin, özellikle deniz ötesi rüzgar pazarının hızlı büyümesi sayesinde liderliğini koruyor. Çin'in toplam enerji tüketiminde yenilenebilir enerjilerin payı yüzde 11.3'e ulaşmış durumda. Ülke böylece, 2015 için belirlemiş olduğu hedefi de geride bırakmış oluyor.

Rüzgar pazarındaki zorluklara karşı, güneş sektöründe yüzü gülen ABD ise, Çin'in ardından ikinci sırada geliyor. 

Rapora göre yenilenebilir enerji yatırımları ve altyapısı açısından en çekici üçüncü ülke, Almanya'yı geride bırakmayı başaran Hindistan.

Japonya çekicilik sıralamasında gerileyen ülkeler arasında yer alıyor. Bunun başlıca nedeni, nükleer santral felaketinin ardından yenilenebilir enerji talebinde izlenen gerileme. Japonya, geçen seneye oranla üç sıra geride yer alıyor.

Fas ve Tayvan gibi önemli rüzgar ve güneş potansiyeline sahip birçok gelişmekte olan ülke, sıranın daha üstlerine çıkmayı başarmışlar.

Listede dikkat çeken bir diğer ülke ise, güçlü rüzgar piyasaları sayesinde dört basamak yükselen Brezilya.

Raporda altı çizilen önemli diğer iki unsur ise güneş ve rüzgar sektörlerindeki gelişmeler. Solar enerjinin Mayıs 2010 yılından bu yana yüzde 40 oranında büyüme kaydettiğine dikkat çeken rapor, bunun özellikle fiyat ve üretimdeki kısıtlanmalardan kaynaklandığını ileri sürüyor. Rüzgar sektöründe ise Mayıs 2010'dan bu yana yüzde 20 oranında kayıp yaşandığına dikkat çeken rapor, yine de sektörün son dönemde yukarı doğru bir çıkış sergilemeye başladığına yer veriyor.

Hızlı ekonomik büyüme

Şimdi işin diğer tarafına bakalım. Küresel ekonomi toparlanıyor. Ekonomiler yeniden hareketleniyor. Ve tabii ki karbon emisyonları da.

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) tarafından yapılan açıklamada, küresel ekonomideki büyümenin karbon emisyonlarında yüzde 5'lik bir artışa yol açtığı belirtiliyor.

Bir diğer rekor yılı olan 2008'e oranla, 2010 yılında yüzde 5'lik bir artış kaydeden karbon emisyonları, 30.6 milyar tona ulaşarak, tarihi bir rekor gerçekleştirdiler.

UEA Baş Ekonomisti Fatih Birol'a göre, CO2 emisyonlarındaki artış, Çin ve Hindistan gibi OECD üyesi olmayan ülkelerdeki hızlı ekonomik büyümeden kaynaklanıyor.

Anlaşılan o ki, Çin ve Hindistan'ın yeşil enerji yatırımları, CO2 emisyonlarının azalmasında yeterince etki yaratmıyor.

Birol aynı zamanda, hükümetlerin yeşil teknolojilere ve yeşil enerji yatırımlarını destekleyen politikalara  öncelik vermemelerinin de bu tarihi rekorda etkili olduğunu söylüyor.

Bu arada UEA'nın dikkat çektiği bir diğer konu da, OECD'nin eski üyelerinin küresel karbon emisyonlarının yüzde 40'ını; fakat 2009-2010 yılları arasında yaşanan artışın yüzde 25'ini temsil etmeleri. Dolayısıyla karbon emisyonlarındaki artışın yüzde 75'i gelişmekte olan ekonomilerden kaynaklanıyor.

ABD'de karbon emisyonları 2010 yılında yüzde 1.5 artış kaydetti. 2011 tahminleri ise emisyonların yüzde 1.7 oranında artacağı yönünde. Karbon kotası piyasası kapsamında hareket eden Avrupa sanayii ise karbon emisyonlarının yüzde 3 oranında artacağını öngörüyor. 

Beklentiler yüksek değil

Küresel ısınma ile mücadeleye yönelik uluslararası müzakereler 6 Haziran'da Almanya'da yeniden başlayacak. Fakat sektör uzmanlarının beklentileri çok yüksek değil. Fatih Birol başta olmak üzere, birçok kişi CO2 emisyonlarının önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edeceğinden endişeliler. UEA'ya göre, küresel ısınmanın etkilerini sınırlayabilmek için enerji sektörünün neden olduğu karbon emisyonunun 2020 yılına kadar 32 milyar tonu geçmemesi gerekiyor. Fakat, enerji üretim tesislerinin yenilenmesinin 30 ile 40 yılda bir yapılıyor olması önemli bir sorun oluşturuyor. Bir diğer sorun da, enerji verimliliği politikalarının yeterince hızlı bir şekilde uygulamaya konmaması. 

İngiltere'den yeşil ve yenilenebilir ekonomiye 220 milyon pound

Düşük karbon ekonomisine geçiş amacıyla önemli adımlar atan İngiltere, yeşil ve yenilenebilir enerjiye odaklanacak inovasyon merkezlerine 200 milyon pound, iki adet yeni teknoloji fonuna ise 20 milyon pound yatırım yapacağını açıkladı. İngiltere hükümeti önümüzdeki dört yıl içinde en az altı inovasyon merkezi kurmayı planlıyor. Bu merkezler özellikle rüzgar ve dalga enerjisine odaklanacak. Hükümet aynı zamanda, Zouk Cleantecg 2 ve HG Capital Renewable Power Partners 2 olmak üzere iki adet teknoloji fonuna da 20 milyon pound yatırım yapıyor. Fonlar, alternatif enerji üretimi; yenilenebilir enerji altyapısı ve enerji verimliliği gibi konularda faaliyet gösteren şirketleri destekleyecek. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar