Yerli ve milli teknoloji

Huawei meselesi gündeme birkaç gün içerisinde çıktı ve şimdilerde sular biraz durulmuş gibi görünüyor. Meseleyi takip edememiş olanlar için kısa bir hatırlatma, Amerika geçtiğimiz senelerde Huawei cihazlarının Amerikan kamu binalarında kullanımını yasaklamıştı. Geçtiğimiz hafta yeni bir hamle geldi. ABD, Huawei şirketine ambargo uygulamaya karar verdi. Haliyle hiçbir Amerikan şirketi Huawei firmasına mal satamayacak, hizmet veremeyecekti. Google ve Android tarafında net açıklamalar geldi: “Var olan cihazlar ile ilgili hiçbir sorun yok ancak bundan sonraki cihazlara destek vermeyeceğiz”. Daha sonra sırasıyla diğerleri takip etti. Intel, Microsoft bir dizi çip ve yan ekipman üreticisi artık Huawei’ye mal satmayacaklarını, yazılım lisanslamayacaklarını duyurdular. Elbette arka planda neler dönüyor bilmiyoruz, çünkü ABD şimdilik tüm ambargoyu hafifletmiş ve bir süre askıya almış durumda. G20 zirvesinden sonra işler olumlu ya da olumsuz olarak tamamen değişebilir.

Bu kısa hatırlatmadan sonra naçizane tespitlerime geçeyim:

1. ABD daha önce Huawei’ye espiyonaj suçlaması yöneltmişti. Huawei’nin özellikle 5G alanındaki liderliği malum. Tüm dünyanın 5G şebekesinde hakimiyetin Çin’li bir firmaya geçmesi ABD için endişe verici. Espiyonaj konusunda ise şöyle düşünüyorum; Kişi kendinden bilirmiş.

2. Huawei geçtiğimiz günlerde çıkardığı amiral gemisi telefonların da başarısı ile tüm dünyanın en büyük ikinci cep telefonu üreticisi oldu. Amerikan şirketi olan Apple artık üçüncü. Trump’un ABD mallarını koruması ve made in America sloganları meşhur. Seçim öncesi Huawei ambargosu biraz da iç politika malzemesi olarak yorumlanabilir.

3. Huawei ve hatta tüm şirketler bu kısa krizi bir yere not edeceklerdir, etmeleri gerekiyor. Nasıl ABD tüm dünyada Çin’li bir şirketin iletişim altyapısını kontrol etmesinden endişe ediyorsa, ABD’li şirketlerin tüm teknoloji altyapısında bu kadar egemen olmaları da birçok şirket için başka bir tehdit. Tek bir ambargo ile artık cep telefonu, bilgisayar ya da başka bir teknolojik cihaz geliştirmekten aciz hale gelebilirsiniz.

4. Her ülkenin kendi alternatiflerini üretmesi gerektiği gerçeği bir kere daha apaçık gerçekliği ile karşımıza çıkıyor. Yerli işletim sistemi, yerli işlemci, yerli otomobil ya da uçak… ekonomik çıkarlar ve kârlılıkları bir yana bu teknolojilerin geliştirilmeye devam etmesi gerekiyor. Yarınlar nelere gebe bilemiyoruz.

5. Ülke liderlerinin veya var olan hükümetlerin bu gibi anlık ve fevri kararlarına karşı uluslararası bir anlaşma ve yeni bir çerçeve çıkarılması gerekiyor. Aksi halde hiçbir ülke bu kadar yoğun bir bağımlılığa girmek istemeyecektir, istememeli. Tüm dünyaya mal olmuş işletim sistemleri, işlemciler, iletişim altyapıları belki de devletler üstü bir formda tekrar oluşturulması gerekiyor. Aksi halde veri merkezlerimiz tüm dünyada yayılmış durumda deyip, yalnızca ABD’nin ambargosu ile biz bu veri merkezlerine erişemeyecek, e-postalarımızı kontrol edemeyecek, CRM altyapılarımızı yürütemeyeceksek… o halde bulut teknolojiler aslında kocaman bir tehdit.

8K devri başladı

Daha doğru düzgün 4K yayın yapan kanal yok ancak teknoloji yayıncıların çok önüne geçti. Samsung bu konuda öncü şirketlerden biri. Şirket bu yıl QLED 8K televizyonlarını Türkiye’de satışa çıkarmaya hazırlanıyor. Bu yeni nesil televizyonlarda 8K AI Yükseltme özelliği var. Yani 4K ya da Full HD bir görüntüyü yapay zekâ algoritması ile 8K’ya yükseltmek mümkün olacak. Japonya’da düzenlenecek olan olimpiyatların 8K çözünürlükte yayınlayacağını biliyoruz zaten. Bakalım 8K televizyonlar hayatımıza girdikten sonra yayıncılar hızlı bir şekilde ürünlerini adapte edebilecekler mi?

Virüslü bilgisayara 1 milyon

Dünyanın en azılı 6 adet virüsü, yani: WannaCry, BlackEnergy, ILOVEYOU, MyDoom, SoBig ve meşhur DarkTequila. Bu altılı tüm dünyaya milyarlarca dolar zarar verdiler. Bunların bulaşmış olduğu ve halen çalışan bir bilgisayara kaç para verirdiniz? Şu anda yapılan bir açık artırmada bilgisayar 1.1 milyon dolar değere ulaştı. Bilgisayarda bu kadar virüs olmasının nedeni ise aslında bir sanat enstalasyonu olması. “The Persistance of Chaos” isimli bu çalışma için internet bağlantısı olmayan bir notebook kullanmışlar. Alana hayırlı olsun.