“Yerli ve milli“ ilkesi niçin bağımsız denetimde yok!
Yılmaz Sezer - GÜNCEL GROUP Yön. Kurulu Başkanı
2012 yılında yürürlüğe giren yeni Ticaret Kanunu ile ülkemizde var olan bağımsız denetim anlayışı değiştirilerek “Şirket Denetçiliğinden Bağımsız Denetçiliğe“ geçiş yapılmıştır. Bu sistemin uygulanması ve denetlenmesi amacıyla oluşturulan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) ile yeni bir dönem resmen başlamıştır.
Yeni dönemin başlaması ile beraber işletmelerin çalışan personel sayısı, aktif büyüklüğü ve ciro rakamı esas alınarak belirli şartlar koyulmuş olup bu şartlardan en az ikisini yerine getirenlerin bağımsız denetime tabi olması zorunlu hale getirilmiştir.
26 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanan karar ile 2019 yılı için KGK tarafından zorunlu denetim için belirlenen genel şartlar; aktif toplamın 35 milyon Türk Lirası’nı, yıllık net satış hasılatının 70 milyon Türk Lirası’nı ve çalışan sayısının 175 kişiyi aşması olarak açıklanmıştır.
Ancak ülkemizde bağımsız denetimin yeni Ticaret Kanunu’ndan öncede var olduğu, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) gibi düzenleyici kurulların mevzuatlarına göre işlem yapan işletmelerin de bağımsız denetime tabi olduklarını belirtmek isteriz. Yeni Ticaret Kanunu ile öteden beri bağımsız denetim yaptırma zorunluluğu olan firmalara, bahsettiğimiz şartları gerçekleştiren firmalar da eklenmiş oldu.
Buna bağlı olarak da önceden var olan bağımsız denetçilere yeni Ticaret Kanunu’nu ile bu geçiş döneminde yeni denetçiler eklendi. Ancak genel ekonomik sıkıntılar nedeniyle var olan hadler aşağıya indirilip bağımsız denetimin tabana yayılması işlemi hala gerçekleştirilememişken, geçiş döneminde yaklaşık 15 bin kişi bağımsız denetçilik unvanını kazandı. Yani bize göre bağımsız denetçi sayısı çok fazla olarak belirlenirken, bağımsız denetime tabi işletme sayısı sınırlı kaldı. Bu durum beraberinde bir doğal seleksiyon yaşanmasını zorunlu kıldı ve bu yaşandı da. Bununla beraber KGK yapmış olduğu düzenlemeler ile hizmet içi eğitimi zorunlu kıldı ve eğitime katılmayanların da aktif olarak bu işi yapamayacaklarını bildirdi. Buraya kadar normal, geçiş döneminde böyle sorunlar yaşanabilir diyebilirsiniz. Ancak gelinen noktada hala doğal seleksiyonun devam ettirildiğini görüyoruz. İşte bundan sonrası hiç normal değil, aksine çok anormal. Gelin bu uygulamaların bir tanesini birlikte inceleyelim.
Yeni uygulamalar ile hadleri aşan birçok kamu kurum ve kuruluşu zorunlu olarak bağımsız denetime tabi tutulmaktadır. Bu kurumların mal ve hizmet alımları belirli prosedürlere tabi olduğu için bağımsız denetim hizmet alımını idareler ihale yöntemi ile belirlemektedirler. Yani kurum bağımsız denetim yaptıracağı şirketi ihale ile belirlemektedir. İhaleyi yapacak olan kamu kuruluşlarına Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan gönderilen (tavsiye niteliğinde olduğu düşünülen) bağımsız denetim şartnamesine; “Bağımsız denetimin kalitesinin artırılması amacıyla en az 2 tanesi BİST 100 endeksinde yer alan şirketlerden olmak üzere, son 5 yılda asgari 10 farklı şirketin denetiminin yapılmış olması” şartı eklenmiştir. Bu dönem ihaleye çıkan kamu kurum ve kuruluşların bağımsız denetim teknik şartnamesinde bunu açık açık görmeniz mümkündür.
Söz konusu şart sonrası kamu kurum ve kuruluşların ihalesine “4 Büyükler” diye anılan yabancı şirketler dışında hiçbir şirketin katılma hakkı bulunmamaktadır. Yani aslında ihale göstermelik olarak yapılmakta çünkü ihaleye girecek firma sayısı en çok 4 olarak belirlenmiş durumdadır.
Bu durumun; devlet eliyle bağımsız denetimde oligopolleşmeyi sağladığını, haksız rekabet yarattığını, daha ucuza alınabilecek hizmetin maliyetinin artırılarak kamu kaynaklarının israf edildiğini, ülkemizde var olan bağımsız denetim firmalarının gelişmesine engel olduğunu ve her şeyden ötesi de uzun süredir var olan “yerli ve milli ilkesine“ aykırı olduğunu düşünmekteyiz.
Çok beğendiğimiz ve yürekten destek olduğumuz yerli ve milli felsefesinin uygulanmasında bağımsız denetim mesleğinin kapsam dışında tutulması ve aksine sadece yabancı 4 firmanın desteklenmiş olması bize göre anlaşılır gibi değildir. Yapılan bu yanlışlığın bir an evvel düzeltilerek ülkemiz denetim firmalarının da önünün açılması gerektiğine olan inancımızı bir kez daha tekrarlamak isteriz.