Yerli ve ileri teknolojili sanayi üretimi için TÜBİTAK MAM ve sanayici yan yana yürüyecek

Sabiha TOPRAK
Sabiha TOPRAK KOCAELİ'den [email protected]

Kocaeli Sanayi Odası (KSO) haziran ayı meclis toplantısına geçtiğimiz hafta TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) ev sahipliği yaptı. Toplantıya TÜBİTAK MAM Başkanı Sayın Prof. Dr İbrahim Kılıçarslan da konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye’de sanayi üretiminin yerli, teknoloji yoğun ve bilhassa da yüksek teknoloji yoğun olması gerektiğinin her fırsatta dillendirildiği bir dönemde, devlet adına Ar-Ge yapan TÜBİTAK MAM gibi bir kurumun başında, daha önce Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü görevinde olan Kılıçarslan’ın bulunması sanayiciler için büyük fırsat.

Kılıçarslan’ın toplantıda yaptığı konuşma, yerli ve yüksek teknolojili sanayi üretimi üzerinden şekillendi. Cumhuriyet rejimi henüz ortada yokken, 17 Şubat-4 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen ‘Misak-i İktisadi’ ile yerli üretimin teşvik edildiğini ve milli ekonomiye geçiş meşalesinin ateşlendiğini hatırlattı öncelikle Kılıçarslan. Atatürk’ün yeni devlet için öngördüğü ekonomi modelinin doğruluğunu da büyük ekonomiye sahip ülkeler ile ilgili verdiği örneklerle zenginleştirdi. 1940’lı yıllardan sonra başlayan sanayileşme sürecinde Amerika gibi Almanya, Fransa ve İngiltere’nin de korumacı bir politika izlediğini, ancak kalkınmada kadın ve çocuk işçiler ile sömürge ülkelerini kullandıklarını anlattı.

Kılıçarslan’a göre Türkiye dünyada demokrasi ile kalkınan ve kalkınmak zorunda olan tek ülke. Sanayileşme ise toplum refahını maksimum seviyeye yükseltecek en etkili model. Buradan bakılınca bu yolda epey mesafe kat etmişiz. Çünkü Kılıçarslan’ın paylaştığı 2016 rakamlarına göre ihracatımızın %94’ünü imalat sanayi ürünleri oluşturuyor. Ancak ürünlerimizin kilogram değeri sadece 1.6 dolar. Buradan çıkan sonuç ise düşük teknolojili ürünler ile sanayileştiğimiz.

Peki bundan sonra ne yapmalı? Ürünlerimizin kilogram değerini 5-6 dolara çıkarmalıyız ki seviyemiz yükselsin diyen Kılıçarslan, orta gelir tuzağından kurtulabilmenin de yolunun yerli teknoloji üretiminden geçtiğine değindi. Devletin gelinen süreçte soruna çözüm oluşturabilmek amacıyla teknoloji geliştirme bölgeleri kurduğunu, Ar-Ge kanunları çıkartıp, Ar-Ge harcamalarını ve patent sayısını artırdığını sıraladı. Ancak eleştiri ve özeleştirileri var. Kılıçarslan, "Yapılan birçok proje mevcut ancak bunların sanayi üretiminde ve ileri teknoloji ihracatında etkisini göremiyoruz. O zaman burada sıkıntı var. Demek ki düşük teknolojili üretim yapmışız ve yüksek teknolojiyi ithal etmişiz. Devlet başlangıçta konunun öneminin farkına varmış, gerekli her türlü kaynağı sağlamış, ancak biz yönetememişiz” dedi.

Öncelik üretilen ürüne bilgi katmaktan geçiyor. Bilgi kıymetli. Kılıçarslan, uygulamalı bir örnek ile bunu bize gösteriyor. OSTİM’den aldığı, biri Alman diğeri Türk üretimi iki makine titreşim önleyici aparatı gösterip, önce Alman ürününü sonra da yerli olanı havaya atıyor. Alman ürünü hızla yere düşerken, bizim ürünümüz top gibi havada zıplayarak yere düşüyor. Her ikisinde kullanılan malzeme aynı olmasına karşın bizim eksiğimiz ürüne bilgiyi katamayışımız. Kılıçarslan, bundan sonraki hedeflerinin ürüne bilgi katmak olduğunu üstüne basa basa vurguladı.

TÜBİTAK MAM için gelinen süreçte sorunlu bir taraf da sanayi ile içli dışlı olmamak. TÜBİTAK MAM’ın Milli Savunma Bakanlığı’nın kriterlerini uyguladığını, bu nedenle giriş çıkışlarda bile çok sıkı kontrollerin uygulandığını söyleyen Kılıçarslan, bütün haberleşmelerde kullanılan kriptoların buradan çıktığını, dolayısıyla önlemlerin yapılan projelerin bir gereği olduğunu eklemeden geçmedi. Diğer taraftan TÜBİTAK MAM’ın 7 enstitüsü ve laboratuvarları ile sanayicilere açık olduğunu, ortak projeler geliştirmek istediklerini, sanayicilerin sıkıntılarını kendilerine iletmelerini ve birlikte çözüm yolları aramaları gerektiğini söyledi Kılıçarslan ve “TÜBİTAK MAM sizlerindir” diyerek sözlerini noktaladı.

Toplantıdan çıkardığım en önemli sonuç; teknoloji üssü TÜBİTAK MAM, yerli ve ileri teknolojili üretim için kolları sıvadı. Aynı zamanda sanayici ile dirsek temasının önemini kavradı ve de özümsedi. O zaman ne mutlu Kocaeli’ne ne mutlu Türkiye’ye. Bakalım gelecek günler hangi ortak projelere gebe.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar