Yerli otomobil mi dediniz?
Cem Yılmaz'ın G.O.R.A filminin en akılda kalan repliklerinden bir tanesi, "Bir cisim yaklaşıyor"dur. Bunu Avrupa'da otomotiv sektörünün içinde bulunduğu durum için de söyleyebiliriz.
Avrupa'dan gelen haberler otomotiv sektörü için çok da iyi değil. Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı konumundaki AB'de, büyük oyuncuların hemen hemen hepsi kemer sıkma politikalarını devreye sokmuş durumda.
AB'de otomotiv pazarı mayıs ayında yüzde 8.4, beş aylık dönemde ise yüzde 7.3 geriledi. Bu durumdan da en çok
Renault, PSA, Opel ve Fiat etkilenmiş görünüyor.
Tüm bu markaların satışlarının yüzde 15'ler düzeyinde gerilemesi doğal olarak, yöneticileri de tasarruf tedbirlerini artırmaya itti.
Fiat, Avrupa'da 500 milyon euroluk bir tasarruf tedbirini devreye aldı. Bu durum İtalyanlar'ın Avrupa'daki yatırımlarını etkileyecek.
Avrupa'da yatırımlar kısılırken Türkiye'de yerli otomobil üretmek herhalde Marchionne için bile şapkadan tavşan çıkartmakla eş değer olsa gerek.
Çünkü siz ana vatanınızda, sendikaların gözünün içine baka baka başka bir ülkeye gönül rahatlığı ile yatırıma gidemezsiniz. Aynı durum Renault için de geçerli. Fransa'da bir yanda hükümetten destek isterken, diğer yanda dış ülke yatırımlarını artırmak çok da rahat atılabilecek adımlardan olmasa gerek.
Renault, bizzat en üst yönetim katından aşağıya tüm ülkelerde radikal tasarruf tedbirleri almaya başladı bile. Örneğin, firmanın en önemli modellerinden bir tanesi olan Clio'nun temmuz ayının başında Cenevre'de yapacağı etkinliğin mali disiplin gerekçesiyle iptal edimesi, sektöre bir mesaj olarak gösteriliyor.
Fransa'nın bir diğer üreticisi PSA'da ise finansal sıkıntı önemli oranda arttı. Şirket, kapasite sorunu, düşen talep ve likidite sıkıntıları nedeniyle hem tasarruf tedbirlerini sıkılaştırıyor hem de yine bir önlem olarak Gefco'daki yüzde 50 oranındaki hissesini satma kararı almış durumda.
Fransızların çektiği sıkıntılar Alman rakipleri Opel'e de yansımış durumda. Yıllardır finansal darboğazdan çıkamayan Opel son olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra açılan Bochum Fabrika'sını kapatma kararı aldı. Bir Alman firması olarak anavatanında fabrika kapatıp 30 bine yakın kişinin işsiz kalmasına yol açma kararını alan yöneticilerin, oldukça sıkıntılı günler geçirdiği tahminini yapmak için bir dahi olmaya gerek yok. Hatta satışları giderek artan SUV segmentinin en başarılı temsilcilerinden Zafira'nın da bu fabrika ile ömrünü tamamlaması durumun vahametini ortaya koyan nedenlerden bir diğeri olarak dikkat çekiyor.
Tüm bu parametreleri yan yana koyduğumuzda, Türkiye'de rüzgarın pupa yelken şişirdiği yelkenlerin bundan sonra aynı güçle dolmayacağı aşikar. O yüzden geçen yıla damgasını vuran yerli otomobil projesinin yerini "Ne yaparız da kapasiteyi yüksek, cari açığı düşük tutarız" noktasına döneceğini öngörmek lazım. Yoksa yerli otomobil sevdamız, Dimyat'taki pirinç olabilir…