Yerli malı ve tecrübeli eleman

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

Geçtiğimiz günlerde, devlet ihalelerinde yerli malı kullanımının önünün daha da açıldığını belirten haberler basılı ve görsel medyada yer aldı. Yerli üretimin kullanılması daha önce de teşvik edilmiş olsa da yeni getirilen tedbirlerle, şartnamelere konulan “ daha önce şu kadar yıl/adet üretim yapmış olma “ koşulu gibi yönlendirmelerle yerli alımın dışına kaçabilme olanakları oldukça kısıtlanıyor gibi görünüyor.

Geçtiğimiz hafta konuyu tartıştığımız bir dostum “Hoca senin yerli ihaleye ilgin ne ola ki “ diye sorunca, gülerek açıkladım. “Eğer biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi kuruluşları olarak, kendi yurdumuzda üretilen ürünlere güvenmediğimizi bu kadar açık bir şekilde beyan edersek, yarın biz bu ürünleri yurt dışında pazarlamaya çalıştığımızda, rakiplerimiz resmi kuruluşlarımızın bu tür davranışlarını bize karşı nasıl kullanacaklardır acaba?”

Firmalarımız yurt dışından alınan malların üretimini, yurt içerisinde başarmışlar. Başka bir pencereden bakarsak, cari açığın imkânlar nispetinde aşağı çekilebilmesine katkıda bulunmaya hazırlar. Bunu üreten firma da yeni olabilir veya ürün eski bir kuruluşun yeni bir üretimi olabilir. Her iki durumda da yerli firmanın önü “Daha önce feşmekân tutarda üretim yapmış olmak” gibi, net bir bahane ile kesiliyor. 

Bu ihaleyi yapanların amacı ne? İşin en iyi şekilde yapılması değil mi? Bunun yapılması sırasında da devlet menfaatlerinin korunması değil mi? Hepsi güzel de yerli üretim yapan işletmelerin, kabul edilebilir kalite, teslimat ve fiyat seviyelerinde mal verebilmeleri halinde, onlara şans tanınması, devlet menfaatlerinin korunması arasında değil mi? Aksini düşünmek bizlere biraz ters geliyor. İşin hepsini verirsek risk olabilir deniliyorsa da işin tedarikçiler arasında paylaştırılması olamaz mı?
Bu konuyu burada tutup, biraz ilgisiz gibi görünse de tecrübeli elemana geçelim.
Firmalarımız, eleman arayışına girdikleri zaman ortaya ilk sürülen, “Tecrübeli eleman” alımı oluyor. Bunun da elbette bir bedeli oluyor, eloğlu yıllarını vermiş, bilgi ve tecrübe biriktirmiş, onu karşılığını isteyecektir elbette. Futboldan pek anlamasam da strateji derslerinde sözünü ettiğim Gençlerbirliği’ne değinmek isterim burada. Futbolcu yetiştirmekte ve bunları belirli seviyelere getirdikten sonra satıp para kazanmakta oldukça mahir bir yönetimleri var. Bunun adına da “Alt yapıdan yetiştirme” diyorlar sanırım. KOBİ sahibi ve yöneticisi dostlarıma sormak isterim, “Sizlerin mevcut insan kaynağı, acaba yetiştirilmesi hiç mümkün olmayan cinsten elemanlarla mı dolu?”
Her iki konuyu birleştirdiğimizde aşikârı ifşa etmiş (görüneni tekrar göstermiş) oluyoruz.
Eldeki kaynakları değerlendirmeden, dışarıya bakarak bir şeyler aramak, bizlere pahalıya mal oluyor. Yerli üretimi ister ihalede, ister özel alımlarda değerlendirmek kaynak tasarrufudur. Aynı şekilde, mevcut insan kaynağına yatırım yapmak, işimizi bilen, güvenilirliği denenmiş elemana sahip olabilmek demektir.
Aman dikkat Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayalım.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019