Yerli, kaliteli, değerli…
IDEF Fuarı, yerli yabancı 800’den fazla kurum, kuruluş ve şirketi bir araya getirdi. İstanbul Beylikdüzü’nde TÜYAP’ın 12 ayrı kapalı salonunda, yanı sıra açık alanlarda kuruluşlar ürünlerini, hizmetlerini sergilediler. Ürünlerin kendilerinin yanı sıra filmler, animasyonlar ve diğer görsel araçlarla performanslar katılımcılara yansıtıldı.
Tedarikçiler, paydaşlar, işbirliği içinde olanlar tekrar tokalaştılar, karşılıklı ödül alıp verdiler, mevcut projeleri değerlendirip, gelecek projelerin kurgusu üzerinde konuştular. Yöneticiler, mühendisler, alıcılar, satıcılar, şirket sahipleri, çeşitli ülkelerden, her rütbeden askerler yoğun bir görüşme trafiği içindeydiler.
Ev sahibi ülke olarak gerek kamu kesimi, gerek özel sektör, gerekse sektörel örgütler olarak bu alanın en üst otoriteleri de fuarda çeşitli görüşmelerle kendilerini gösterdiler. Bu canlılık savunma sanayi alanındaki son yıllarda atılan adımların sonuç verdiğinin ve yeni adımların geleceğinin göstergesi oldu.
Savunma sanayindeki bu atılımın ‘yerlileşme’ misyonu ile desteklenmesi. Atılım gerçekleşirken özel sektörün oyuna katılması, üretim standartlarının ve teknolojinin geliştirilmesi herhalde üzerinde en çok durulacak unsurlar olmalı. Bu yönüyle savunma sanayi bir yandan döviz giderini azaltması, bir yandan katma değerli ürüne yönelmesi nedeniyle diğer sektörler için de örnek olmalı.
Bugün mücevher sektörü dışarıda tutulduğunda kilogram başına en fazla ihracat gerçekleştiren sektörün savunma olması bu durumun en iyi göstergesi. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın öğrettikleri ile filizlenen ‘yerlilik arayışı’ bugün çok daha ileri düzeyde sonuçlar verdi. Kamunun önderliğinde başlayan üretim çabası 1985’lerde özel sektörün işin içine girmesi, Ar-Ge’nin desteklenmesi, savunma sanayinin dış ticarete odaklanması, özel sektörün bu alana daha fazla yatırım yapmasıyla çok daha gelişti.
Dış ticarete odaklanılması, küresel odaklı bir vizyonun oluşturulmasını beraberinde getirdi. Kara, deniz ve hava ana araçlarının üretimi, parça üretiminin de özel tedarikçilerinden sağlanması, elde edilen başarı ivmesini artırdı. Artık küresel rakipleriyle rekabet edebilen bir sektör ortaya çıktı.
Yerlileşmenin yüzde 70’leri aşması, savunma sanayi ihracatının geçtiğimiz yıl 4,4 milyar dolara ulaşması, bu yıl hedefin 6 milyar doların üzerine çıkması sektörün performansının giderek geliştiğinin en önemli göstergeleri. Aynı şekilde takip edilen savunma projesi 2000’lerin başında onlarla ifade edilirken, giderek artarak birkaç yüzlerden bugün binin eşiğine geldi. 5,5 milyar dolardan 90 milyar dolara çıkan bir proje stoku oluştu.
Dünyada ilk 100 içinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısı da arttı. Bu listede 2010 yılında tek bir firma varken, 2020’de Aselsan, Türk Uzay Ajansı, Havelsan, Roketsan, BMC, FNSS, STM ilk 100 içinde yer almayı başaran firmalar oldular.
Savunma stratejik özelliği nedeniyle harcamaların fazla olduğu, Ar-Ge’nin de ayrıca anlam kazandığı ileri teknoloji kullanılan bir sektör. Bu nedenle savunma sanayi ile ortaya çıkan teknolojik birikimin tüm sektörlere yaygınlaştırılması en büyük amaç olmalı. Ekonomik büyümenin ithalat yerine ihracata dayandırılması belki de sadece bu şekilde mümkün olabilir. Sonuç olarak IDEF teknolojik düzeyin sergilenmesi açısından da önem taşıyan bir platform.
Bu alandaki kazanımların yarattığı moral değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması da ayrıca önemli. Bütünüyle profesyonellerin bir araya geldiği bu ortama, 18 yaşından küçüklerin, çocukların, gençlerin de girebilmeleri önlenmemeli, tersine teşvik edilmeli. Bu, ‘başarı vizyonu’nun tabana yayılmasında önemli bir etken olabilir. Geçmişin ‘Yerli Malı Haftası’ndaki nitelik değişikliğinin genç kuşaklara da aktarılması, yine geçmişte olduğu gibi bir tür ‘halk günü’ ile de sağlanabilir.