Yerli borsada aldı-verdi, kârı yabancıya yedirdi
Göksel'in seslendirdiği güzel şarkılardan biridir Sabır.
Sabır sabır ya sabır..
Belki de akıllanır...
Bu kaçıncı kez aynı hikayenin tekrarı, saymak lazım.
Borsa geçen sene Türkiye'de yüzde 47 kazandırdı.
Bu muazzam bir performans.
Önceki hafta yerli yatırımcının bu yükselişten ne kadar faydalanabildiğini anlatmaya çalışmış, özellikle hisse senedi yatırımcısı sayısının düşük olmasına atıf yapmıştım.
Bugün ise hisse senedi bulunduran yatırımcının bundan faydalanıp faydalanamadığına bakalım.
TÜYİD düzenli olarak Borsa Trendleri Raporu açıklıyor. Raporun içindeki verilen bence çok çarpıcı tespitler yapmamıza olanak veriyor.
Hisseyi elinde tutan yabancı kazanmış!
Bu yazının ana fikirlerini baştan yazayım:
- Borsada sürekli alıp satan değil, sabretmeyi bilen kazanıyor.
- Yerli sürekli alıp satmış, ama parayı hisseyi elinde tutmayı bilen yabancı kazanmış.
- Yatırımcıya sürekli aldırıp sattırmaya çalışan ve bundan komisyon geliri bekleyen aracı kurumlar, bu sene çok başarılı olmuş. Ama yatırımcıyı biçmiş, geçmiş.
Şimdi geçelim rakamların analizlerine.
1) Endeksin sert yükseldiği yıllarda gördüğümüz genel gidişat geçen yıl da olmuş. Borsada nominal işlem hacmi yüzde 52 artmış. İnsanlar, endeks yükselişine katılabilmek maksadıyla daha çok işlem yapmışlar.
2) İşlem hacmi önceki 2015 ve 2016’da ağırlıklı olarak bankalardaydı. Banka endeksinin hacmi, sınai endeksin kabaca 2 katına yakın işlem görüyordu. Sanayi şirketlerindeki muazzam performans, hacim sıralamasında sınai endeksin ilk sıraya çıkışıyla sonuçlanmış, yıllar sonra ilk kez bankaları geçmiş. Öyle ki, hacimde Hizmetler Endeksi dahi Banka Endeksi’ne yaklaşmış.
Borsaya can suyunu yerli yatırımcı vermiş
3) İşlem hacminin kim tarafından yapıldığına bakmak şart. Zira Borsa’daki işlem hacminin yüzde 75’ini yapan yerli yatırımcı diyor rakamlar. Tüm Endeks’te yabancı yatırımcının yaptığı hacim sadece yüzde 25. Denge hemen hemen tüm endekslerde aynı. Bir tek Banka Endeksi hacminde yüzde 65-35’e geliyor. Onun dışında borsaya can suyunu hep yerli yatırımcı vermiş.
4) Peki bu hacim yerli yatırımcıya yaramış mı? Portföy değerleri üzerinden hesaplamaya çalışalım mı? 100 Endeks üzerinden bakalım. Yerli yatırımcının portföy değeri Aralık 2016’da 66 milyar TL imiş. Bu rakam Aralık 2017’de 89 milyar liraya çıkmış. Artış oranı yüzde 34. Böyle bakınca “Eh fena da değilmiş” denilebilir. Ancak bu süreçte yerli yatırımcı sayısı da 808 binden 848 bine yükselmiş. Yani portföy değerinin artışında bu yüzde 34’ten yeni yatırımcının portföy katkısını düşmek gerekiyor. Önceki yılki yerli yatırımcı sayısı ve portföy büyüklüğüne bakarak kabaca ortalama yatırımcı büyüklüğünü bulup, bunu yeni gelen 40.000 yatırımcıya uyarladım. Bu kaba hesapla bile getiri, endeksin yüzde 47 primlendiği yerde yüzde 30’a gerilemiş oluyor. Yani yerli yatırımcının getirisi, endeksin getirisinin ciddi şekilde altında kalmış.
Yabancının portföyü yüzde 55 büyüme göstermiş
5) Yabancı yatırımcının portföy büyüklüğü ne olmuş? Aralık 2016’da 134 milyar lira iken, 209 milyar TL’ye çıkmış. Portföy değeri büyümesi yüzde 55 olmuş. Yabancı yatırımcı geçen yıl hisse senedi piyasasına taze kaynak olarak 2.5 milyar dolar, (ortalama kurla kabaca 9 milyar TL) para soktu. Bunu düşüp bakalım; getirisi yüzde 49. Velhasıl, yabancı yatırımcı endeksteki tüm getiriyi yakalamış ve hatta üzerine çıkmış. Yani hacmi yerli yaratmış, parayı yabancı kazanmış.
6) İşin en önemli bacağı, elde tutma süreleri. Yabancı yatırımcının bir hisse senedi aldığında onu ortalama ne kadar süreyle elinde tuttuğuna bakalım: 185 gün. Yani 6 ay. Yerli yatırımcı bir hisseyi ne kadar süreyle elinde tutuyor? 32 gün. Yani 1 ay. Gördüğünüz gibi sürekli alıp satan yerli yatırımcı yerine elinde tutmayı bilen, sabretme gücü olan yabancı yatırımcı bu işten hep daha karlı çıkıyor. Bu arada yabancıların elde tutma süresi 2012 yılında 343 gün iken yarıya inmiş durumda. Bunda iki faktörün etkili olduğunu düşünüyorum. Birincisi tüm gelişen ülke piyasalarında tapering sonrası pozisyon süreleri kısaldı. İkincisi ise algoritmik trading.
Tüm bunların sonucu şu...
Yerli yatırımcı alıp satıyor, sürekli kısa yoldan ve hızlı para kazanmaya çalışıyor. Bu yatırımcıların bir kısmı, işin adrenalinini seviyor. Bundan vazgeçmiyor. Bunların hepsi doğru.
Aracı kurumlarımızın günahı büyük
Ancak ben burada aracı kurumlarımızın bir bölümünün de çok büyük günahı olduğunu düşünüyorum.
Sadece komisyon geliri yazacağım diye yatırımcıyı sürekli dürten, kredili pozisyonlar açtırarak sürekli işlem hacmi yaratmaya çalışan, “şu hisse gidebilir”, “bu hisse uçabilir” diyerek yatırımcıyı o kağıt senin bu kağıt benim dolaştıran ve sonunda biçen aracı kurumlarımız var maalesef. İşini doğru yapanları tenzih ederim. Ama bunu yapan kurumlar olduğunu sektördeki herkes biliyor. Bu kısa vadeli aşırı kâr güdüsüyle hareket eden aracı kurumlarımızın, zaten az olan yatırımcıyı biçmesi, kendi kendilerini imha etmesiyle eşdeğer. Hazır endeks yükselmiş, 40.000 yeni yatırımcı gelmiş. Bu insanları neden uzun vadeli, doğru hisse senedi yatırımlarına yönlendirmek yerine kısa vadeki kâr güdüsüne teslim oluyoruz?
Belki bunu yapan satışçı arkadaşlar bu yıl yüksek prim elde edebilir, bu satış ekiplerini yönetenler “Bunca komisyon geliri yazdım” diyerek kendi ikballerini daha yukarlarda görebilirler.
Ancak umarım, bu ülkenin sermaye piyasasında, yatırımcılarında kısa vadeli çıkarları için açtıkları hasarın farkına varabilirler.
Bakın, ne güzel demiş...
Sabır sabır ya sabır...
Belki de akıllanır...