Yerel yönetimlerin stratejileri ve finansmanı

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ [email protected]

Dünya nüfusunun büyük kısmı kentlerde yaşıyor ve bu rakam gittikçe artıyor. Üretim tesislerinin büyük kısmı da kentlerin yakınlarında. Dolayısıyla istihdamın büyük kısmı da kentlerde yer alıyor. Teknolojik gelişmeler, eğitim altyapıları, Ar-Ge çalışmaları da büyük oranda kentlerde gerçekleşiyor. Tüm bunlar, kent yönetiminin önemini artırıyor.

Kent yönetimi (1) stratejik hedeflerin ortaya konup (2) bunların uygulanmasını kapsıyor. En az bunlar kadar önemli olarak (3) finansman kaynaklarının da elverişli şartlarda  oluşturulması da kent yönetiminin en önemli görev ve sorumlulukları arasında. Bu hafta, 5 Mayıs Perşembe günü Conrad Oteli’nde Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen  Yerel Yönetimler Finans Zirvesi’nde bu konular ele alınacak.

Türkiye’de yerel yönetimlerin çözmesi gereken en önemli sorun uzun vadeli bir stratejiye dayalı olarak altyapı ihtiyaçlarının karşılanması. Kentlerimizde çevre dostu ve ekonomik raylı sistemlere dayalı ulaştırma ağının, atık sistemlerinin ve yollardan önce otopark ağlarının kurulması gerekiyor. Oysa yerel yönetimlerimiz daha çok üstyapı ve otomobil yollarına odaklanıyor. 

Önümüzdeki yıllarda kentlerimizde finansmana konu olacak proje başlıklarımızın bir bölümü şunlar:

* Raylı sistem ağları

* Otopark ağları

* Çevre, atık, çöpten enerji sistemleri

* Kanalizasyon, yağmur suyu ağları

* Kent aydınlanmalarının lede çevrilmesi

* Kentsel dönüşüm 

* Estetik dönüşüm (bina ön yüzleri, mimari yükseltme çalışmaları.)

Tüm bunların gerektirdiği finansmanı kentlerimiz nereden sağlayacak? Şu anda yerel yönetimlerin finansmanı yerel vergiler ve hazineden gelen desteklerden (İller Bankası dahil) oluşuyor. Kamu özel sektör işbirliği (PPP/KÖSİ) usulleri, bono / sukuk gibi araçlar kullanılmıyor. Önümüzdeki dönemde bu yeni araçların çok daha yoğun olarak kullanılması gerekiyor. Böylece, özel sektör tasarruflarının konut, gayrimenkul yerine altyapı alanlarına yönlendirilmesi de sağlanabilir. Bu makro açıdan çok önemli bir dönüşüm manasına geliyor. 

Bu arada, yerel yönetimlerin finansman gücü ve finansmana erişimi geliştirilirken ‘harcama kapasitelerinin’ de gelişitirilmesi gerekiyor. Parasını nasıl harcayacağını bilemeyen birisine yapacağınız en büyük kötülüğün ona para vermek olduğu gibi, yerel yönetimlerde de finansman kapasitesiyle birlikte, hatta ondan daha önce (doğru) harcama yeteneğinin de geliştirilmesi gerekiyor. Doğru harcayamayan belediyelerin de borçlanmasının engellenmesini gerektiriyor. Aksi takdirde Türkiye’de de Detroit tipi açık ya da örtülü (resmi olarak iflas etmeyip hazine desteğiyle ayakta duran borçlu belediyeler) iflaslar ortaya çıkar. 

Bu arada yerel yönetimlerin altyapı ve üstyapıyla uğraşırken ihmal etmemesi gereken ama ihmal edilen başka önemli konular var. Kent yönetimlerimizin estetik ve medeniyet anlayışını yansıtan özlü stratejileri ve yaklaşımları yok. Oysa ‘medeniyeti arayan’ bir toplumda kent yönetimlerinin politikalarını, kente diktikleri elektrik direklerinin tasarımına kadar üst strateji ve ‘zevke’ dayandırması gerekir. Böyle olmayıca, beton yığınlarından oluşan, ‘ayrışmamış’ kentlerimiz oluyor. 

Bir başka eksiklik de belediye başkanlarımızın görevlerini altyapı ve üstyapının yapılması ve işletilmesi ile, kaymakamlarımız ve valilerimizin de kolluk dahil idari konularla sınırlı tutması. Bu yöneticilerin çok azı, temel görevinin kentin ekonomik kalkınmasını sağlamak olduğunu farkedebiliyor. Böyle olunca, yurtdışına yatırım amaçlı ziyarete gittiklerinde belediye başkanları tarafından kırmızı halıyla karşılanan sanayicilerimiz kendi ülkelerinde belediyeler tarafından ceza kesilerek belediye gelirlerinin artırıldığı ve bunun dışında değer verilmeyen insanlar olarak görülüyor. Oysa sanayici ve iş adamları kent ekonomisinin en önemli unsuru olan istihdam ve vergilerin ana kaynağı.

Burada, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye değinmeden geçemeyeceğim. Altepe ve Bursa Büyükşehir yönetim ekibi, devrimsel bir çalışmayla Türkiye’ye raylı sistemlerde üretim kapasitesinin oluşmasında büyük katkı yaptılar. Durmazlar A.Ş. tarafından üretilen İpek böceği tramvayı basında çıkan haberlere göre, artık dünya devleriyle uluslararası ihalelere katılıyor. Açıkçası hem Altepe hem de Durmazlar’ın basın tanıtımı oldukça sınırlı olduğu için bu önemli politika tecrübesi ve başarısını toplumda çok az kişi biliyor. Ancak önümüzde ‘standart görev tanımını’ başarıyla genişleten bir yerel yönetici, şirket ve kamu-özel işbirliği var. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018