Yerel seçimler ve “Kent Tarımı” projeleri
Beş yılda bir tekrarlanan mahalli idareler seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak ve yeni belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri ile köy ve mahalle muhtarları seçilecek. Önceki yerel seçim kampanyalarında pek sıklıkla rastlamadığımız tarımsal birçok projenin öne çıktığını bu seçimlerde görebiliyoruz.
Belediyelerin tarıma ilgileri artıyor
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, yerel yönetimlere, tarımsal konularda önemli yetkiler veriyor. Kanunun 7. Maddesinin son fıkrası, “Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler” diyerek belediyelere önemli görev, yetki ve sorumluluklar yüklüyor. Aynı maddede ayrıca, “Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak” ifadesi de yer alıyor.
Daha çok “Kent Tarımı” olarak öne çıkan projelerin önemi, artan lojistik ve enerji maliyetleri ile bunun ürün fiyatlarına olumsuz yansımaları nedeniyle, giderek artmakta. Özellikle de nakliyesinde büyük kayıplar yaşanan ve tazeliğini koruyarak tüketiciye ulaştırılması gereken yaş meyve ve sebze açısından kent tarımı projeleri öne çıkıyor. Kent tarımı ifadesinin yanı sıra dikey tarım, topraksız tarım, tarım fabrikaları, sıfır bütçeli tarım, hidroponik tarım, kent bahçeleri ve daha birçok kavram giderek daha yaygın olarak kullanılıyor.
Güney Amerika ülkelerinde, balkon ve teraslarda meyve ve sebze üretimi oldukça yaygın. Paris’in bazı mahallelerinin yeşil görünümü, New York’ta konteynerler içindeki sebze üretimi, İstanbul’un tarihi bostanları, kent tarımı çerçevesinde değerlendirilebilir. Kent tarımında genellikle Küba deneyimi örnek gösterilir. Aslında bu süreç, küresel iklim değişimi, artan dünya nüfusu, Pandemi ve çeşitli küresel krizlerle tüm dünyada çoktan başlamıştı.
Artık ülkemizde de hem beslenme ve hem de yeşile yönelme ihtiyacından dolayı kent tarımı, yerel siyasetin önemli bir gündem maddesi… DÜNYA Gazetesi’ndeki ilk yazılarımdan olan “Dikey tarım ütopya mı fırsat mı?” ve medium.com’daki “Dikey tarım yüksek gıda fiyatlarına çözüm olabilir mi?” başlıklı yazılarımda detaylarını bulabileceğiniz bu konu giderek daha popüler hale gelecek.
8 Aralık 2022’de hizmete açılan, güneşe ve toprağa ihtiyaç duymaksızın üretimin yapılabildiği İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi, hayata geçirilen önemli projelerden sadece biri. Doğal şartlardan etkilenmeden 365 gün üretimin yapılabildiği, zirai ilaç ihtiyacının olmadığı, yüzde 95 su tasarrufu sağlayabilen bir sistemden bahsediyoruz dikey tarımla…
Güç birliği ve etkin kaynak kullanımı
Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kent Tarımı Modeli kapsamında Jeotermal Isıtmalı Sera Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri (TDİOSB) Projelerini Yaygınlaştırma Projesi de kaynak yönetimi açısından son derece değerli.
Bununla birlikte belediyelerin bu konudaki sınırlılıklarını ve kent tarımı veya dikey tarımın, geleneksel tarımın bir alternatifi olmadığını bilmeleri gerekiyor. Esas olan, taze tüketilmesi gereken ve lojistiğinde sıkıntı yaşanan başta sebzeler olmak üzere öncelikli ürünlerin kent tarımı veya dikey tarım yatırımları ile arzının artırılması. Hobi bahçeleri de kent insanının yeşil ve toprakla buluşması açısından çok sayıda belediyenin yıllardır uyguladıkları projeler.
Ancak detaylarına ayrı bir yazıda girmemiz gereken hobi bahçeleri konusu birçok eleştirilere de maruz kalıyor. Ezcümle; gıda güvencesi, daha sağlıklı kentler, üretici ve tüketicinin korunması, kaynakların etkin kullanımı ve kentsel atıkların değerlendirilmesi açısından, Tarım ve Orman Bakanlığı, üniversiteler, özel sektör, sivil toplum ve yerel yönetimler, kent tarımı projelerinde güç birliği yapmalıdırlar.