Yerel seçime giderken Cumhurbaşkanından mesaj
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu seçim son seçimim” sözleri tüm Türkiye ve büyük şehirlerden farklı olarak, İstanbul seçimleri açısından bir tür güvenoyu isteği niteliğindedir.
Sene başından bu yana ekonomideki pek çok tahminin önüne eklediğimiz bir başlık var. Her tahminin önüne eklenen o başlık: “Seçimlerden sonra”… Oysa önümüzdeki bu seçimin mahalli idareleri belirleyecek olması nedeniyle ekonomiye doğrudan etkisi yok. Ancak yine de hem içeriden hem de dışarıdan gelen yorumlarda hep bu kritere göre değerlendirme yapılmaya devam ediliyor.
Ben de geçtiğimiz hafta yazımda, seçimlerden sonra olası vergi politikalarını değerlendirmiştim. Hatta üzerine, tam da pazartesi sabahı Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in TV röportajı geldi ve satır aralarından anlaşıldı ki; ters giden bir şey yok. Lakin yine de iç talebin daha fazla sönümlendirilmesine ihtiyaç var.
Fitch, Türkiye’nin notunu yükseltti
Geçtiğimiz hafta, beklenenden yüksek gelen şubat ayı enflasyonu ve kurdaki yukarı yönlü dalgalanmayla piyasalar biraz kekremsi tonda başlamıştı. TCMB’den gelen bir dizi yan sıkılaştırma önlemi de üzerine eklenince piyasalar haftaya çok tatlı başlamamıştı.
Ancak kurdaki dalgalanma ve beklenenden yüksek gelen enflasyonun etkisi haftanın sonuna doğru borsada kendini yükselişe bıraktı. Bu yükseliş sanki aldığı bir haberi fiyatlıyordu… Nitekim fiyatlamasını önden gördüğümüz, o beklenen haber geldi ve kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, sadece görünümü değil, Türkiye’nin notunu da yükseltti.
Fitch’ten gelen not yükseltme “Söz konusu not artırımı, makroekonomik ve dış kırılganlıkları azaltmada para politikası sıkılaştırmasının beklenenden daha fazla önden yüklenmesi de dahil olmak üzere, Haziran 2023'teki değişimden bu yana uygulanan politikaların dayanıklılığına ve etkinliğine olan güvenin artmasından kaynaklanmıştır” ” ifadesine dayandırılması, ekonomik açıdan duyulan güvenin seçimden önce de tasdiklenmiş olduğunun göstergesidir. (Fitch kredi notunu 'B2den 'B+'ya yükseltirken, not görünümünü 'durağan'dan 'pozitif'e yükseltti).
Ekonomik görünümün seçim sonuçlarına etkisi yüksektir
Bu tür kurumlar değerlendirmelerini hem iç hem de dış siyasete yönelik parametrelerle belirlediğinden önemi büyük ama daha yürünecek çok yol var. Hatırlayalım ki; Kasım 2012-Ocak 2017 döneminde notumuz ‘BBB-‘ ile zirve yapmıştı. Kararlılıkla tekrar bu seviyelere ulaşmamız, yatırım yapılabilir ülke olarak görünmemiz açısından son derece gerekli.
Ancak neresinden bakılırsa bakılsın hafta sonu gelen not yükseltme kararı yurtdışından hükümete olan güveninin yeniden tesis edildiğinin sinyalini veriyor bana göre…
Yukarıda da değindiğim üzere yerel seçim sonuçlarının ekonomi üzerindeki etkisi sınırlıdır. Fakat ekonomik görünümün seçim sonuçlarına etkisi her zaman yüksektir.
Özellikle de 2028’deki seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olması beklenen Sayın İmamoğlu açısından, ortaya çıkacak seçim sonucu bir çeşit geleceğin genel seçimlerine hazırlık niteliğindeyse…
Cumhurbaşkanından önemli açıklamalar
Diğer taraftan haftanın son günü Sayın Cumhurbaşkanının TÜGVA 7. Gençlik Buluşması’nda sarf ettiği sözler gündemde bomba etkisi yarattı: "Ardı arkası kesilmeyecek şekilde çalışmalarımı sürdürüyorum. Adeta nefes almaksızın koşturuyoruz. Çünkü benim için bu bir final.
Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim ama buradan çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak. Onun için de hazırlıklarımızı buna göre yapıp, adımı da buna göre atmamız lazım ki çok farklı bakanlara karşı gereken cevabı istiyoruz ki 31 Mart akşamı verelim. 1 Nisan'dan itibaren de yeni bir dönemi inşallah başlatalım." Bu sözler sanırım bu hafta epey tartışılacak…
Çünkü şimdiden bir kesim bu ifadeleri duygusal paylaşımlarla ele alırken, bir diğer kesim ise yasanın verdiği yetkiyle kısmına dikkat çekerek, anayasal değişikliğe gidileceğine atıfta bulunuyor…
İstanbul seçimleri, 2028’in de provası niteliğinde Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanının aslında bu sözleri sarf etmesi tüm Türkiye ve büyük şehirlerden farklı olarak, İstanbul seçimleri açısından bir tür bir güvenoyu isteği niteliğindedir.
İstanbul’daki yerel seçime yüklenen bu anlam ise 2028’in de bir ön seçimi olacağından ideolojiktir. Bunun dışında CHP kanadında özellikle İstanbul’un bazı ilçelerinde DEM partiyle ittifak yapılıyor oluşu, parti içerisinde de tartışmalara yol açmış gözüküyor: Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Burcu Köksal, "Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları, DEM Parti hariç bütün siyasi partilere açık olacak" açıklaması, beraberinde parti içinde bir söz düellosu başlattı.
İmamoğlu’ndan tepki
Köksal'a ilk tepki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan geldi. İmamoğlu, “Ben belediye başkanı olursam, şu partilileri belediyeye almam, şu partililer hariç şunlarla görüşürüm diyen ya kendine başka bir iş bulacak ya da başka parti bulacak onu söyleyeyim" dedi. CHP Genel Başkanı Özel, Parti kurumsalları ve dahi pek çok partili bu konu hakkında açıklamalarda bulundu ve elbette DEM parti tarafından da cevaplanan konu, ana muhalefet partisi içerisinde farklı görüşlerin ve yönetimlerin olabileceği konusunu da gündeme getirmiş oldu. Dolayısıyla yine ideolojik bir tartışma yarattı.
Oysa 1999’da ve ardından 6 Şubat 2023’te yaşadığımız deprem felaketleri ve İstanbul’daki sağlıksız kentleşmenin boyutu, hem burada yaşayan insanların hayatı hem de ülke ekonomisi bakımından aynı zamanda bir milli güvenlik sorunu riski yaratmaktadır.
İkincil olarak; plansız göç ve şehrin çeperlerinde oluşan varoşlar, demografik açıdan da şehri tehdit eder niteliktedir. Ancak aynı zamanda bir turizm şehri olan İstanbul’u sadece Ortadoğulu göçmenler açısından ırkçı yaklaşımlarla kritik etmek de iç karışıklıklara ortam hazırlaması bakımından tehlikelidir.
İstanbul’un köklü çözümlere ihtiyacı var
Dolayısıyla en kalabalık ve kozmopolit il İstanbul’dan başlamak üzere tüm şehirlerimizin bu tarz sorunlarına yönelik olarak, ideolojik tartışmalardan çok; net ve köklü çözümlere ihtiyacı varken, gündemin yine bağlam dışında oluştuğu bir seçim arifesindeyiz. Ramazan ayı, açlık ve ölüm tehlikesiyle burun buruna olan Filistinli kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm mazlumlara çare olsun, dünyaya barış ve huzur getirsin.
Hayırlı Ramazanlar…
DÜŞÜNDÜREN SORULAR
1-Ramazan geldi, Gazze için ateşkes ne zaman ilan edilecek?
2- Düşünmeye zaman ayıramayanlar değil midir en çok konuşanlar?
3- Şeytanın doldurduğu boş insanlar yaralamaya devam ediyorsa, sorumlusu kimdir?