Yerel seçime 16 gün kala...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Seçime 16 gün kala yurt içindeki son gelişmeler de, bunun yurt dışına yansıyan, Avrupa Birliğinin raporunda altı çizilen olumsuzluklar da, bu durumu içinde olduğumuz üç seçim maratonu döneminde sürdüremeyeceğimizi gösteriyor. 

Seçimler bir yandan toplumların yenilenmesinin, belli sorunlarından kurtulmasının, önünü daha iyi görmesinin yolunu açar. Bir yandan ise toplumda siyasal kamplaşmalara ve onun yarattığı streslere neden olur...

Biz, böyle bir yenilenmenin ilk adımını 30 Mart günü yerel seçimleri yaparak yaşayacağız. Bu günlerde ise seçimin diğer yanını siyasal kamplaşmayı ve stresini yaşıyoruz. 30 Mart’ın ardından gündemimize yeni bir seçim, bu yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi gelecek. Ondan sonra, 2015 Genel Seçimi gündemimizde olacak. Belki bu seçimi biraz öne alınarak Erken Seçim olarak yaşayacağız. 

Bu üçlü seçim maratonunun ilk ayağına 16 gün kala yaşananlar toplumda yenilenme yolunda bir beklentiden, siyasilerin empati içerisinde demokratik yarışından uzağız. 

Bu da toplumun ateşinin yükselmesine, her alanda çatışkın söylemlere, olaylara neden oluyor. Bunu bir futbol maçında da yaşıyoruz. Bir küçük siyasi partinin, bazı kentlerde parti lokali açılmasına, toplantı düzenlemesine tahammülsüzlükle ortaya çıkan linç girişimlerine varan olaylarda da görüyoruz.

Dün Berkin Elvan’ın ölümü sonrası bütün yurda yayılan kitlesel eylemlerin sürekliliğinde de çözülmeyen “Hukukun üstünlüğü”nün eksikliğini görüyoruz.

Bu ortam yaşayacağımız üç seçim döneminde devam ederse ülkemiz ve iş dünyamız bundan büyük zarar görecektir... 

Bu nedenle bir an önce, toplamda olumsuzluk ve stres yaratan sorunlardan kurtulmak için yapmamız gerekenleri yapmaya, atmamız gereken adımları atmaya başlamalıyız.

Bu durum sadece ülkemizin yurt içinden görülen “Resmi” de değil. Avrupa Birliği’nin önceki gün yayınlanan raporunda altı çizilen olumsuzluklar da bunun gerekliliğini ortaya koyuyor:

2005 yılından bu yana Avrupa Birliği’nin, “Tam üyelik yolundaki” ülkemiz için her yıl yayınladığı raporlardan en sert ve olumsuzuyla son raporda yüz yüze geldik. 153’e karşı 475 oyla kabul edilen raporda ortaya konulan olumsuzluklar arasında şunlar sıralanıyor:

“Kopenhag kriterlerinden uzaklaştığımız belirtiliyor. Üst düzeydeki yolsuzluk olaylarının kaygı verici olduğu, bu iddiaları soruşturmakla görevli savcı ve polislerin görevden alınmasının üzücü olduğu belirtiliyor. Bu gelişmenin bağımsız yargı ilkesine aykırı olduğunun altı çiziliyor. HSYK içerisindeki değişikliklerin derin kaygı verici olduğu öne sürülüyor. Gezi Parkı olaylarında polisin kullandığı aşırı güç eleştiriliyor. Medyada işten çıkarma baskıları ve oto sansür uygulamalarının endişe verici olduğu vurgulanıyor.”

Bu durum başta iktidar ve siyasiler olmak üzere toplumun bütün kesimlerinin empati içinde çatışmayı azaltıcı, sorunların çözümü yolunda katılımı artırıcı, toplumda en önemli sorunun bugün için “Hukukun üstünlüğü” olduğunun toplumda hakim kılınmasını sağlayıcı bir dönemi başlatmanın adımlarını atmamızı zorunlu kılıyor...

Vasfiye Ablamızı kaybettik!
Muhabirlik özelliğini hiç kaybetmeyen ve bilgi birikimini genç muhabirlere aktaran Vasfiye ablamızı kaybettik. Kendisine rahmet, yakınlarına ve ondan el almış bütün muhabirlere baş sağlığı diliyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar