Yerel kalkınma stratejisi
Kalkınma Ajanslarının kuruluş hazırlıkları sırasında DPT Müsteşarı Ahmet Tıktık ile "tercüme kültüre dayalı yeni kurumlar yaratma yerine, ülkemizin ihtiyaçlarına ve kültürüne uygun yapıların oluşturulması" konusunu sıklıkla tartışırdık. Kalkınma Ajanslarının kuruluş aşamasında ana fikri, yerel potansiyellerini yerinde gözlemleme, girişimci ile doğrudan ilişkileri geliştirerek kaynak kullanma verimi artırma düşüncesine odaklanıyordu.
Yerel stratejiler
Kalkınma Ajanslarının, Ankara merkezli kurumlardan farklı olarak, görev alanlarının kapsamında erişilebilir kaynaklar hakkında "net bilgi sahibi olabileceği" düşünülüyordu. Bir başka beklenti de "genel kalkınma stratejileri" ile "yerel kalkınma stratejilerini" koordine ederek kaynak verimini artırabileceği kanısı idi.
Yerel kaynaklar envanterleri hazırlanarak, ulusal ihtiyaçlar ile yerel olanak ve kısıtları dengelemede ilerleme sağlanacağı bekleniyordu.
Ulusal ölçekte "rekabet edebilir alanları tanımlayan stratejiler" ile " yerel ölçekte stratejilerin" örtüştürülebileceği umuluyordu.
Ulusal ölçekte stratejiler ile yerel stratejilerin bütünleştirilmesi çalışmalarının, kısa dönemli popülist tutumları, orta ve uzun dönemli bakışa taşıyabileceğini öngörülüyordu.
Bir başka öngörü de, Ajansların, ülkemizin bugün itibariyle sahip olduğu bilgi ve yetenek düzeyenin, daha üst basamaklara taşınabilmesini sağlayacak projeleri özendireceği düşüncesi üzerine odaklanıyordu.
Aktardığımız son beklentiyle ilgili çok yeni bir örnek verelim: Dünya Gazetesi'nde Talip Aktaş'ın, 9 Mart 2012 günü "Tasarruf oranının emeklilik sigortasıyla ilgilisi yok" başlıklı haberi öğretici: İhraç ettiğimiz ürünler içinde ileri teknolojilerin payının yükselmesi ile tasarruf oranının artması arasında doğrudan ve güçlü bir bağ var. Bu bağı Güney Kore ve Malezya örneği güçlü bir biçimde kanıtlıyor .
Tartışmamız gereken sorun çok net: Kalkınma Ajanslarımıza "rehberlik eden ulusal stratejilerimiz" yeterli mi? Ulusal stratejileri bütünleyen "yerel stratejiler" var mı?
Uzman ihtiyacı
Kalkınma Ajansları yeni örgütlediğimiz kuruluşlar… Proje değerlendirme konusunda birikimi olan insan kaynağına ne kadar sahip olduklarına ilişkin genelleme yapabilmem çok zor. İyi bildiğimi sandığım ve genelleme yapabileceğim husus ise, son yıllarda yatırım yönetiminin talep koşulları, faktör koşulları, karşılıklı-bağımlılıkların yarattığı yeni ticaret ağları ve rakip stratejilerinin radikal biçimde değişmesi. Bu değişmeyi içselleştirmiş deneyimli uzman kadrosu olmadan kaynak yönetiminin yerli yerine oturmayacağı.
Yatırım yönetiminin merkez düşüncesi "pazarımız dünyadır" bakış açısı olmak zorunda… Pazarımız dünya ise, ithal ikameci dönemin " maliyet+ kâr= fiyat" algısını zihinlerimizden tamamen silmek, silmenin ötesinde kazımak gerekiyor.
Günümüzde "yatırım yönetiminin hareket noktası" şöyle formüle edilmektedir: "Dünya fiyatı- maliyet= kâr"…Bu yeni formül, uluslararası rekabetin bütün faktörlerini karar süreçlerinde değerlendirebilecek bilgi birikimi ve analitik yetenek gerektiriyor. Tek tek bireysel yetenek ötesinde "ortak aklın" enerjisi olmadan sürdürülebilir rekabet yaratılamıyor.
Gözlediğimiz gerçek şu: Her proje kendine özgül koşulları dikkate alınarak analiz edilmeli. Doğal koşulların dayatmalarını, toplumsal algıların farklılığını, dünya rekabetinin zorlayacağını öngörebilecek ve önlemleri tanımlayabilecek bir "ortak akıl uzmanlığı" yaratılmalı ki, öngördüğümüz sonuçlara ulaşabilelim.
***
Erdoğan Alkin, yol arkadaşım
Prof. Dr. Erdoğan Alkin, ülkenin derinliklerine hatta "Gurbet sılam olur" temalı Almanya'ya göçün 40. yılında sınır ötesine birlikte birçok yöreye gittiğimiz değerli bir hocamızdı. Bende bıraktığı en önemli iz, "Çiğ yemediği için karnı şiş olmayan" insanlardan olmasıydı. Bildiğini ve düşündüğünü olanca yalınlığı ile paylaşırdı. Ülkeye değer kattığına inandığım insanlardandı. Son yolculuğuna huzur içinde çıktığına inanıyorum. Nurlar içinde yatsın.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar