Yeraltı'nda yaşayan Trumanlar

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Emir Kusturica’nın ünlü “Yeraltı” (Underground-1995) filmini izleyenleriniz vardır. İzlemediyseniz de izlemenizi tavsiye ederim. Film 1941’de bir Alman bombardımanıyla başlar. Bombalardan kaçan bir grup insan, bir evin mahzenine yerleşir ve savaşın bitmesini bekler. Grubun içinde yer alan Marco, zaman içinde mahzendekilerin dış dünyayla tek bağlantısı haline gelir. 1944’te savaş biter, ama uyanık Marco bunu aşağıdakilere söylemez ve onları savaşın devam ettiğine inadıracak yapay bir dünya kurar.   İçeriye giriş çıkışlarıyla, dışarıda yaptığı efektlerle, sahte radyo yayınlarıyla, mahzendekileri dışarıda şiddetli bir çatışmanın sürdüğüne inandırır. Marco’nun mahzendeki arkadaşlarını bu yapay dünyada yaşatmakta hem manevi, hem de maddi çıkarları vardır çünkü… 

Kusturica’nın filmi, sıradan, trajikomik bir öykü değil. Ülkesinin hayli uzun süre devam eden ve film çekildiği sırada hâlâ devam etmekte olan kanlı savaşlarla dolu tarihine bir gönderme. Daha da önemlisi, Tito döneminin sosyalist Yugoslavyasına, hatta tüm doğu blokuna yönelik incelikli bir hiciv…

Tavsiye edeceğim ikinci film ise Peter Weir’ın yönettiği, başrolünde Jim Carrey’nin oynadığı Truman Show (1998). Filmin baş karakteri Truman, çok güzel bir adada karısıyla yaşamaktadır. Truman'ın bir evi, işi ve güzel bir hayatı vardır. Ancak hiçbiri gerçek değildir. Truman 30 yaşındadır ve doğduğundan beri bütün hayatı kesintisiz bir televizyon şovu olarak yayınlanmaktadır. Bunun farkında olmayan tek kişi ise kendisidir. Truman'ın çevresindeki her şey bir dekor, herkes oyuncudur. Truman gerçekleri önce kabul etmek istemez, ama yavaş yavaş gerçek dünyayı keşfeder...

Hikâyeleri birbirinden çok farklı bu iki film aslında ortak bir fikre sahip. İkisinde de, çevresel koşullar yeterince düzenlendiğinde, insan algısının nasıl yanıltılabileceği, insanların aslında var olmayan bir dünyayı mutlak bir gerçeklik olarak nasıl algılayabilecekleri anlatılıyor. Birincisinde bir tek kişinin koşullar uygun olduğunda bir grubu nasıl manipüle edebileceği, ikincisinde ise bireyin örgütlü medya dünyası karşısındaki çaresizliği konu ediliyor. 

İkisinde de insan algısını yönlendirecek medyatik araçlar işin içinde. Yeraltı filminde bu araçlar biraz daha ilkel. Ne de olsa 1940'larda başlıyor hikâye. Ama orada da korku ve inanç, bütün mantıksal açığı kapatıyor ve tek bir kişi, pek çok aklı başında insanı dilediği gibi yönlendirebiliyor. Truman Show'da ise korku veya inanç değil, medya manipülasyonlarının gücü ön planda. Film hileleri, incelikle tasarlanmış sahneler, Truman'ın hiç şüphe edemeyeceği bir gerçeklik duygusu içinde yaşamasını sağlıyor.

Şimdi bu iki filmin birleştiğini düşünün. Yeraltı'nın Marco'sunun elinde Truman'ı kandıran tüm medyatik araçların bulunduğunu ve karşısında da bir mahzen dolusu Truman olduğunu. Marco, istediği film hilesine başvurarak istediği algıyı yaratabilir, istediğinde, istediği kadar korku salabilir değil mi? Peki ya kendisini kahramanlaştırmak istediğinde? Bütün araçlar ve olanaklar elinde olduğunda kim tutabilir Marco'yu? Daha da önemlisi kim anlatabilir Trumanlar'a gördüklerinin gerçek olmadığını?   

Çocukluğumuzdaki TRT'yi düşünün. Tek bir kanal vardı ve o kanalda kim ne söylerse inanılırdı. Şimdi o tek kanaldan bir sürü olduğunu düşünün. Kumandaya bastıkça değişik kanallar karşınıza geliyor, ama hepsinde aynı şey söyleniyor. İnanmaz mısınız söylenenlere? Televizyonu bırakın, gazete bayiine gidiyorsunuz, pek çok gazete var, ama hepsinde aynı şey yazıyor. İnanmaz mısınız yazılanların doğruluğuna?

Neyse sözü çok uzatmak istemiyorum. Sonuç olarak bireylerin algısı medya araçlarıyla manipüle edilmeye açıktır ve edilir de. Daha önce nöro pazarlama konularından söz ettiğimizde değindiğimiz gibi korku, insandaki en eski ve en güçlü duygudur. Bu nedenle insanın karar mekanizması üzerindeki en etkili duygu sayılır. Bu duygu, medya aracılığıyla çok kolay manipüle edilebilir ve aldığımız kararlar üzerinde çok büyük etkisi olur. Bu duygunun etkisini “Domesdos etkisi” veya “Calgon etkisi” olarak da tarif edebiliriz. Yeter ki, bu duyguyu harekete geçirebilecek kadar gerçeklik algısı yaratacak araçlara sahip olun! 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018