Yenilenebilir enerjide tek eksik öngörülebilir politikalar
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin teşviklere ihtiyacı yok çünkü fiyatlar düşüyor; fakat fiyatların düşmesi yatırımların artması anlamına gelmiyor. Asıl ihtiyaç duyulan öngörülebilir politikalar ve rekabet edilebilecek piyasa çerçevesi.
IEA tarafından yayımlanan Orta Vadeli Yenilenebilir Enerji Raporu’nda yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik miktarının 2030 yılına kadar doğalgazı geçeceği, nükleerin ise iki katına ulaşacağı öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Enerji Piyasa Analisti Heymi Bahar, Türkiye’deki yenilenebilir enerji potansiyelinin çok büyük olduğunu, ancak finansman sıkıntıları ve lisanslama konusundaki bazı belirsizliklerin yatırımların önünü kesmeye devam ettiğini söylüyor.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin ikinci gününde, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa pazarları açısından Türkiye’nin konumu masaya yatırıldı.
IEA Yenilenebilir Enerji Piyasa Analisti Heymi Bahar, 2013-2020 yılları arasında, küresel enerji üretiminde yenilenebilir enerjilerin payının yüzde 45 oranında artacağını kaydediyor. Bahar’ın yorumlarına göre, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik miktarı 2030 yılına kadar doğalgazı geçecek, nükleerin ise iki katına ulaşacak. Rüzgar enerjisinin yenilenebilir enerjiler içindeki payı ise 2009’da yüzde 7 iken; 2013’de yüzde 19’a ulaşmış durumda.
Oturumda ön plana çıkan yorumlara bakalım:
• Bugün OECD ülkelerinde yeni enerji üretiminin yüzde 80’i yenilenebilir enerjilerden elde ediliyor. OECD dışı ülkelerde ise, yenilenebilir enerjiler en büyük yeni enerji kaynağı olmalarına rağmen, talepteki büyümenin sadece yüzde 35’ini karşılıyorlar.
• Yenilenebilir enerjiler her geçen gün fiyat açısından rekabet gücü kazanıyor. Özellikle rüzgar enerjisi yatırımları özellikle Avrupa ve ABD pazarında oldukça ucuza mal oluyor.
• Yenilenebilir enerji yatırımları 2011 yılında zirve yaptı; fakat bu yatırımların orta vadede düşmesi bekleniyor. Avrupa’da pazarın stabil hale gelmesi, yatırımların düşmesindeki en önemli nedenlerin başında geliyor.
• 2013 yılında yenilenebilir enerji yatırımları toplamda 250 milyar dolara ulaştı. Fakat bu rakam 2011 yılı yatırımlarının altında. En fazla yatırım yapan ülkelerin başında Çin, Afrika, Asya ve Latin Amerika geliyor.
• Yenilenebilir enerji yatırımlarının gerilemesinde iki trend ön plana çıkıyor. Bunlardan birisi iyi, diğeri ise kötü haber olarak değerlendirilebilir: Piyasa belirsizlikleri ve düzenlemelerdeki yetersizlik yatırımcıları engelliyor. Öte yandan, yenilenebilir enerji yatırım maliyetleri geri gidiyor. Teknolojik gelişmeler maliyetlerin düşmesindeki en önemli etken.
• Çin, 2020 yılında yüzde 40 pazar payı ile dünyanın en büyük yenilenebilir enerji pazarı olacak. Asya, Orta Doğu, Latin Amerika büyüme beklenen bölgeler olarak sıralanıyor.
• Karasal rüzgar enerjisi yatırımlarına yönelik iyimser bir tablo mevcut, fakat offshore rüzgar enerjisine yönelik daha kötümser bir tablo ortaya çıkıyor. Bunun başlıca nedeni finansal zorluklar.
Yenilenebilir enerji HES’lere bağlı
• Avrupa pazarları ile kıyaslandığında, Türkiye çok daha dinamik bir pazar olarak ön plana çıkıyor. Türkiye’deki enerji talebinin, ekonomik büyüme ile birlikte artması bekleniyor. Türkiye’de enerji talebi 2013-2020 yılları arasında yüzde 4 ila 5 oranında artış kaydedecek. Bu tablo dikkate alındığında, Türkiye Avrupa ülkelerinden çok Latin Amerika ve Asya ile karşılaştırılıyor.
• Türkiye’de fosil yakıt, doğal gaz ve kömürün toplam enerji tüketimindeki payı yüzde 60 civarında kalacak.
• 2016-2020 yıllarında yenilenebilir enerjilerin toplam enerji tüketimi içindeki payı sabit kalacak, çünkü Türkiye bu tarihlerde doğal gaz ve kömür kullanmaya devam edecek. 2020 yılı itibariyle yenilenebilir enerjilerin payı artacak. Bu süreçte hidroelektrik santrallerin durumu çok belirleyici olacak.
• Türkiye’de rüzgar enerjisi yatırımlarının bu yıl 500-800 MW civarında olacağı; 2020 yılında toplam rüzgar enerjisi gücünün 8.3 GW’a ulaşması öngörülüyor.
• 2014-2020 yılları arasında toplam yenilenebilir enerji yatırımlarının 14 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bunun yüzde 60’ı rüzgar enerjisine gidecek. Öte yandan 2020 yılında kadar Türkiye’de off-shore rüzgar enerjisi yatırımı beklenmiyor.
• IEA’ya göre, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini HES’ler belirleyecek.
• Çin ve Hindistan gibi ülkelerde son dönemlerde yenilenebilir enerji yatırım maliyetlerinin azaldığı gözleniyor. Brezilya da maliyetlerin düşük olduğu ülkeler arasında. Japonya ise maliyetlerin en yüksek olduğu ülke konumunda. Almanya’da maliyetler daha orta seviyede. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Türkiye yatırım maliyeti açısından Brezilya ve Almanya’nın ortasında yer alıyor.
• Yenilenebilir enerji teknolojilerinin teşviklere ihtiyacı yok çünkü fiyatlar düşüyor; fakat fiyatların düşmesi yatırımların artması anlamına gelmiyor. Asıl ihtiyaç duyulan istikrarlı bir politika ve piyasa çerçevesi.
• Yatırımcılar piyasa belirsizliklerini yönetmekte zorlanıyorlar. Örneğin Hindistan’da yatırım maliyetleri düşük olmasına rağmen, finans maliyetleri çok yüksek. Bu da projelerin pahalı olmasına yol açıyor.
• Yenilenebilir enerji yatırımları be sektörün geleceği karar yapıcıların elinde. Teknoloji her geçen gün hızla gelişiyor; eğer sektör düzenlemeleri ve bu yöndeki politikalar istikrar kazanırsa, yatırımlar artar. Yenilenebilir enerjide öngörülebilir politikalara; rekabet edilebilecek piyasa çerçevesine ihtiyaç var.
Raporda yer alan bilgiler şöyle:
• İşletmedeki rüzgar enerjisi santrallerinin kurulu güç bakımından yüzde 74’ü Ege ve Marmara bölgelerinde. Kurulu güç bakımından birinci sırada 767 MW ile Balıkesir, ikinci sırada 613 MW ile İzmir ve üçüncü sırada 393 MW ile Manisa geliyor.
• İşletmede olan santrallerin yatırımcılara göre dağılımında 401 MW ile Polat Enerji ilk sırada, 320 MW ile Demirer Enerji ikinci sırada, 295 MW ile Bilgin Enerji üçüncü sırada geliyor.
• 2014 yılının ilk altı ayında 87 proje ile toplam rüzgar kurulu gücü 3 bin 424 MW kapasiteye ulaştı. İnşası devam eden 39 RES’in toplam kurulu gücü bin 162 MW’ı buluyor. İnşası devam eden santrallerde en büyük pay 221 MW ile Borusan EnBW’e ait. İkinci sırada 165 MW ile Güriş, üçüncü sırada 103 MW ile Bereket Enerji geliyor.
• İşletmedeki RES’lerin kurulu güç bakımından bölgelere dağılımında yüzde 32,29’la Ege ilk sırada; Ege’yi yüzde 36,23 ile Marmara; yüzde 15,86 ile Akdeniz; yüzde 6,48 ile İç Anadolu; yüzde 2,34 ile Karadeniz ve yüzde 0.80 ile Güneydoğu Anadolu izliyor. Raporda, işletmede olan santrallerin Balıkesir, İzmir, Manisa, Hatay, Osmaniye, İstanbul, Kırşehir, Çanakkale, Afyon, Aydın, Tekirdağ, Mersin, Kayseri, Uşak, Amasya, Bilecik, Tokat, Muğla, Adıyaman, Kırklareli ve Edirne dahil olmak üzere 20 ile dağıldığı belirtiliyor.
• Raporda lisanslı RES’lerin Marmara bölgesinde yoğunlukta olduğu yer alıyor. Lisanslı RES’lerin toplam gücü 164 proje ile 5 bin MW’a ulaşıyor. Marmara 2 bin 204 MW ile il sırada yer alıyor. İkinci sırada bin 309 MW ile Ege; üçüncü sırada 840 MW ile İç Anadolu bölgesi geliyor. İllere göre dağılımda ise, İzmir 611 MW ile ilk sırada; Çanakkale 516 MW ile ikinci sırada; İstanbul 389 MW ile üçüncü sırada yer alıyor.
• Türkiye son beş yıl içinde her yıl yaklaşık 500 MW civarında santrali işletmeye almış. Geçen yıl 646 MW’a ulaşılmış. 2014 yılının ilk altı ayında ise 466 MW’lik üretime ulaşılmış.