Yenilenebilir enerjide rüzgâr iyi esiyor!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, bu yılın ilk 6 ayında toplam 100 yatırım projesine uygunluk vermiş. Ciddi bir sayı. Yenilenebilir enerji sektörünün emekleme aşamasından gelişme aşamasına doğru yol aldığını gösteriyor.
Yatırımlar doğalgaz, su, rüzgâr, jeotermal, biyokütle, biyogaz, linyit kaynaklı tesis projelerini kapsıyor. Yılın ilk yarı listesinde güneş görünmüyor. Egemenlik hidroelektrik santrallerinde. Kabul edilen toplam 100 projenin 50’si HES.
İkinciliği 22 proje ile rüzgâr santralleri alıyor. Doğalgazlı santral girişimleri de 19 proje ile üçüncü sıraya oturuyor. Biyokütle 4, biyogaz 1, atık ısı 1 proje ile arkadan geliyor. Proje yayılımı yenilenebilir enerjide yatırım tercihinin bugün için ağırlıkla üç kaynakta yoğunlaştığını gösteriyor: Su, rüzgâr ve doğalgaz!
25 yılda 98 kat
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün yılın ilk yarısında kabul ettiği 100 proje ile 3 bin 061 MW kurulu güç öngörülüyor. Bunun bin 955.8 MW’si termik, 827.7 MW’si hidroelektrik, 244.3 MW’si rüzgâr enerjisi santrallerine ait. Çöp, biyokütle, atık ısı, jeotermalli projeler de 33.1 MW’lik kurulu güçle yatırım sıralamasında yerini alıyor. Bu tabloda, doğalgaz kaynaklı yatırımlar 19 proje ile 22 projeli rüzgârın arkasında gelmekle birlikte, kaynak tedariki açısından Türkiye’nin büyük ithalat harcamaları arasında başı çekiyor. Bu noktada, ithalat tekelini kullanan BOTAŞ’ın verileri yeterli bilgiyi veriyor.
Türkiye’nin doğalgaz ithalatı kütlesel kullanımın başladığı 1980’li yılların sonlarından bugüne kadar 98 kat artmış. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bu bilgiyi geçenlerde İstanbul’da katıldığı bir toplantıda açıklarken, rüzgâr kaynaklı elektriğin doğalgaza seçenek oluşturduğunu da belirtmişti. Yıldız’a göre, hâlen ülke çapında bin 336 direkle faaliyet gösteren rüzgâr santralleri, 500 milyon dolarlık doğalgaz ithalatına eşit tasarruf sağlamıştı. Hedef, bu yatırımları 7 kat artırarak doğalgaz eşiti tasarrufu 3.5 milyar dolara çıkarmaktı.
Farklı yaklaşımlar
Enerji sektörü sadece talepleri, sorunları ve yatırımları ile değil, temsil kuruluşlarıyla da yapılaştı. Hatta, rüzgârda olduğu gibi farklı kuruluşlar oluştu. Bakanlar Kurulu’nun Yenilenebilir Enerji Kanunu (YEK) bağlamındaki desteklere ilişkin son düzenlemesi, yatırım eğiliminde doğalgazı proje sayısıyla zorlayan rüzgârda mesleki kuruluş başkanlarının dikkate alınması gereken önemli talepleri var. Bunlardan biri, şimdiye kadar rüzgâr potansiyelinin yüksek olduğu bölgelerde yoğunlaşan santral yatırımlarının, ilâve teşvikunsurlarıyla nispeten zayıf potansiyelli ikinci derecede verimli iç bölgelere yönlendirilmesi. (Mustafa Serdar Ataseven.)
Bir diğeri, 2005 yılından beri YEK’in kapsamında rüzgâr kaynaklı elektrik üretimine uygulanan alım destek fiyatlarındaki yetersizlik iddiasının ciddiye alınması, sektörle birlikte incelenmesi ve şayet artımak gerekiyorsa, yeniden düzenlenmesi. (Salahattin Baysal.)
Üçüncüsü, sektör Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) bürokratik karar ve uygulamalarından, neredeyse ortaklaşa yakınıyor. Bu kurumların yenilenebilir kaynaklı yatırımları zora soktuğu iddiaları var. (Ziya Derya.)
Mevzuattan, uygulamalardan ve enerji aktörlerinin “saha” tecrübelerinden çıkan bu ve benzeri önerileri dinlemeye ve çözüm aramaya değmez mi?