Yenilenebilir enerjide eylülde Türk-Aman buluşmasının hatırlattığı
Almanya Büyükelçiliği ve Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD) ile ODTÜ ve Ankara Üniversitesi işbirliğinde 7-8 Eylül tarihinde “Enerji Gelişiminin Güçlendirilmesi-Yenilenebilir Enerji ve Enerji verimliliğinin rolü”başlıklı konferansın düzenleneceği haberini Ankara büromuzdan alınca, bu konuda Türkiye ve Almanya’nın durumunun ne olduğuna bakmak ihtiyacını duydum.
Güneş enerjisindeki duruma baktığımda üzüntü verici bir tablo ile karşılaştım:
Türkiye’nin günlük 7.5 saatten, yıllık güneşlenme süresi 7 bin 737 saat ve üretilen ererji miktarı ise 860 megavat. Bu Türkiye’nin enerji üretim toplamı içerisinde yüzde birlik bir paya tekabül ediyor.
Almanya’nın yıllık güneşlenme süresi 1600 saat. Bu güneşlenmeden Almanya’nın elde ettiği enerji 40 bin megavat.
Bu şu anlama geliyor: Almanya bizden yüzde 60 daha az yıllık güneşlenme süresine sahipken, güneşten elde ettiği enerji bizim elde ettiğimizden 46 kat fazla. Yani doğru yatırımlarla güneşten alabileceğimiz enerji çok artabilir.
Almanya elektiriğinin yüzde 30’unu yenilenebilir enerjiden elde ederken, bizim elektrik üretimimizde 2016 yılında doğalgazın payı yüzde 37.7 olurken, güneş-rüzgar yenilenebilir temiz ederji payı yüzde 4'ün biraz üzerinde kalıyor.
Şimdi, ülkemizde bu olumsuz tablonun değiştirilmesi yolunda girişimlere de karşılaşmaya başladık. Güneşte ve rüzgarda kompenent üretimi için adımlar atıyoruz. Dünyanın rüzgar türbinleri üretimindeki dev Danimarka firması LM Wind Pover, GE ve Bergamalı iş ortaklarıyla Bergama OSB’de 50 milyon dolarlık yatırım taahhüdü ile kurduğu fabrikada, haziran ayında 287 çalışanı ile üretime başladı. Fabrikanın başlangıç kapasitesi 500 megavatlık üretim. Zaman içerisinde üretimi 1.500 megavat’a çıkacak. Bu çok düşük olan rüzgar enerjimizin yeni santrallerle hızla artmasını sağlayabilecek bir girişim.
Konya Karapınar’da 4 ortak grubun katıldığı 1000 megavatlık ihaleyi Kalyon ve Güney Koreli Hanwai firması kilovat başına 6.94 dolar/cent fiyat vererek kazandılar. Şimdi 1.3 miyar dolarlık yatırımla kompenent üretimi fabrikasını kurarak üretime geçecekler. İlk 500 megavatlık üretimde yüzde 60, ikinci 500 megavatlık üretimde yüzde 70’lik yerlilik oranı ile üretim yapılacak.
Güneş ve rüzgar enerjisinde bu yıl içerisinde yerli yabancı ortaklığıyla başlatılan konpenent üretiminin, önümüzdeki dönemde güneş ve rüzgar ererjisi üretimini artıracağını söylemek yanlış olmayacağı gibi, bu yatırımları yenilerinin izleyeceği ve güneş ve rüzgar trübünleri için üretimde yerliliğin artacağı, dışa bağımlılığın azalacağı görülüyor.
Bu tür projelerin gelişmesiyle enerji üretimimizin doğalgaz ve ithal kömür ağırlıklı dışa bağımlı yapısından belli oranda kurtularak, güneş ve rüzgarın üretimdeki paylarını artırabilmemizle sonuçlanacağını söylemek de yanlış olmaz.