Yenilenebilir enerji yatırımları dünya ekonomisini durgunluktan kurtarac
Yenilenebilir enerji kaynakları son dönemlerde tüm şirketlerin ilgilendiği alanların başında geliyor. Sadece enerji şirketleri için değil, inşaat şirketleri, danışmanlık şirketleri ve bankalar için de yeni bir yatırım alanı yenilenebilir enerjiler. New York City University Brooklyn College Ekonomik Bilimler Bölümü Başkanı ve İşletme Profesörü Robert Bell'in bu konuda aslında herkesi mutlu edecek bir görüşü var. Bell, yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarının dünya ekonomisini durgunluktan kurtaracağını söylüyor. Hatta Bell'e göre, yenilenebilir enerjiler 1945'ten bu yana dünyanın başına gelen en iyi gelişme.
Bell, aslında dünya ekonomisinde yaşanan mevcut durgunluğu klasik ekonomi kurallarına göre açıklıyor ve uzun süren bir rahatlık döneminin ardından, bu sürecin yaşanmasının normal olduğunu söylüyor. Fakat bununla birlikte yine de "tüm bunların sorumlusu ABD" demeden edemiyor.
"Tüm bunların sorumlusu ABD, çünkü internet balonunun patlaması ve pahalı Irak Savaşı'nın ardından, çok şiddetli bir duraklama yaşamamak için, yanlış para politikaları uygulandı. Mevcut konut balonunun ardında da bu kolay para var. Ekonomik fırsatları olsun olmasın yeni bir ev almak isteyen her Amerikan ailesi kolayca finansman kaynaklarına ulaşabildi. Bunun yanı sıra tüketimin daha da artırılabilmesi için Bush hükümeti zenginlerin ödediği vergileri azalttı. Tüm bunları finanse edebilmek için ABD, Japonya ve Çin başta olmak üzere tüm dünyaya borçlandı. Bunun sonucunda dolar değer kaybetti. Kendi satın alma gücünü kaybetmek istemeyen üreticiler ise petrol fiyatlarını artırdılar" şeklinde yapıyor krizin kısa tanımını.
Yeni bir enerji modeli yaratmak
Peki petrol fiyatlarının yüksek düzeyde devam etmesi küresel ekonomiyi nasıl etkileyecek? Bell'e göre, geçmişte olduğu gibi, enerji fiyatlarının yükselmesi dünya genelinde yeni bir zıplamaya yol açacak. Bu zıplamanın temelini ise petrol sonrasında, yeni bir enerji modeli yaratmak oluşturacak.
Herkesin yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneleceğini, hatta ciddi şekilde yönelmeye başladığını söyleyen Bell'in bu konudaki değerlendirmeleri ise şöyle: "Demokrat konvansiyon sona erdi ve Denver'da gerçekleşen görüşmelerin ana maddesini, Al Gore'un çok kez ifade ettiği küresel ısınma oluşturdu. Ne kadar yatırım yapmak gerekli? Ne kadar istihdam yaratılacak? Barack Obama bu sayının 5 milyona ulaşacağını söylüyor. Bugün Teksaslı petrol krallarından biri olan T. Bone Pickens'ın, rüzgar türbini inşaatı için 2 milyar dolar yatırım yapacağını bundan bir-iki sene önce kim tahmin edebilirdi? Toplamda 10 milyar dolara mal olacak bu yatırımın sonunda, İspanya'daki dört nükleer santralın ürettiği elektrik üretimine ulaşılacak. Bu yatırımlar sadece ABD'ye özel değil. Almanya rüzgar sanayiinde lider konumda. İngiltere büyük yatırımlar yapıyor."
Bell'e göre dünyayı kurtarmak için yapılan bu yatırımlar, ekonomik durgunluktan çıkılmasını da sağlayacak. Olumlu bir diğer unsur da yenilenebilir enerji sanayiinin gelişiminin bugün mevcut olan teknolojilerle mümkün olması.
Fakat hükümetlerin sınırlı bütçeleri nedeniyle, bu yatırımların bir süre piyasa tarafından finanse edilmesi lazım. Yani bu yeşil ışığın da bir balona dönüşmemesi için finansman olanaklarını doğru ve yerinde kullanmaya dikkat etmek gerekiyor.
Gelecek 10 yılda uluslararası ilişkiler yönetimi nasıl olmalı?
Rusya'nın Gürcistan saldırısı, Gürcistan ve Ukrayna'nın olası NATO üyeliklerine karşı olduğunu açıklaması bölgedeki güvenlik stratejilerini önemli ölçüde etkileyecek. Bu kapsamda önümüzdeki günlerin önemli gündem maddelerinden biri, uluslararası ilişkilerin ne boyutta gelişeceği ve uluslararası kurumların yeni bir rol tanımına gerek duyup duymayacakları olacak büyük ölçüde.
Örneğin son gelişmeler sırasında Birleşmiş Milletler çok etkin bir rol oynayamazken, NATO'nun önemi biraz daha arttı. Hatta ABD'nin NATO büyükelçisi Kurt Volker, geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada Baltık ülkelerinin NATO'ya ihtiyacı olduğunu ifade etti. AB'nin katı bir güvenlik garantisi sunamadığını da söyleyen Volker, NATO'nun 5. maddesi olan 'bir ya da daha fazla üyeye yönelik silahlı saldırı, herkese yapılmış bir saldırı olarak algılanır' ifadesini hatırlatarak, organizasyonun herhangi bir saldırı durumunda Estonya, Letonya ve Litvanya'yı koruyacağını söyledi.
Bu arada Gürcistan'daki gelişmelerin ardından, bölgesel işbirliklerinin önemi de daha fazla dikkate alınmaya başladı. AB'nin Türkiye'ye "Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu"nu sürdürmesi yönünde yeşil ışık yakması bunun açık bir örneği. Bu girişim Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçlıyor. Avrupa Konseyi bünyesinde oluşturulacak "Karadeniz Avrupa Bölgesi" (BlackSea Euroregion) de bir diğer gelişme.
Arı Hareketi'nden önemli bir konferans
Tüm bu gelişmeler ışığında Arı Hareketi 11-12 tarihleri arasında çok önemli bir konferans düzenliyor. Konferansın konusu "Geleceğe Bakmak: Gelecek 10 Yılda Türkiye'nin Uluslararası İlişkilerinin Yönetimi". Konferansa, NATO'nun yanı sıra, Friedrich Naumann Für Die Freiheit, The German MArchall Fund'un bir projesi olan The Black Sea Trust for Regional Cooperation destek veriyor. Konferansta tartışılacak konular arasında ise Türkiye'nin uluslararası kuruluşlar içindeki rolü; bölgesel rolündeki vizyonu, komşuları ile dengeli ilişkileri ve enerjini jeopolitiği yer alıyor. NATO, Avrupa Parlamentosu ve farklı ülkelerden çok sayıda uzman ve araştırmacının katılacağı bu konferans, bölgedeki rolü her geçen gün artan ve gelişen Türkiye'nin gelecekteki uluslararası ilişkiler yönetimi için önem taşıyor.