"Yeniden seçim kararı erken seçim getirebilir.."
Bu hafta yayın hayatına başlayan TV100'de ilk yorumlarıma başladım. "Hayırlı olsun" dedikten sonra sıcağı sıcağına gündemdeki önemli konuların altını şu şekilde çizdim...
İstanbul seçimleriyle alakalı olarak, alınan karar hakkında fazla yorum yapmak istemiyorum. Dün canlı yayında "toplum vicdanını yaralayacak bir karar, herkesin moralini bozacak ve piyasaları alt üst edecektir" dedim. Bu kararın arkasından İstanbul için başlayacak seçim hazırlığı, bizi bir erken seçime doğru götürecektir diye düşünüyorum. Şimdilik burada kesiyor ve diğer konu başlıklarına geçiyorum.
Açıkçası, sadece ekonomik değil, diplomatik/siyasi konu başlıklarının da piyasaları etki altına bıraktığı gözüküyor. Şöyle sıralarsak: Merkez Bankası rezervleri, enflasyon oranları, ABD ile gerginlikler ön plana çıkan konular.
Açıkçası Merkez Bankası rezervleriyle alakalı konu bizim gibi teknik insanlar tarafından anlaşıldı ama basın organları hala bu konuyu deşmeye devam ediyor. Aslına bakılırsa Merkez Bankası'nın acil müdahale imkanı 9.5-10 milyar dolar civarında. Eğer kamu mevduatı dahil edilirse 16-17 milyar dolara yükseliyor. Elbette yurtdışında bulunan altınlar karşılığında veya elindeki TL miktarı kadar swap yaparak rezervleri geçici süreyle artırabilir. Ancak, Merkez Bankalarının rezerv biriktirme tarzı normalde böyle olmaz. Her ne kadar Merkez Bankası "usule uygun olmayan bir şey yapmıyoruz" dese de, bazen "şeriata uygun ama dinen caiz değil" deriz ya, işte bu tanıma uyuyor. Yani rezervleri bu şekilde yükseltmek doğru değil. Nihayetinde swap işlemlerinin süresi var. Süre dolunca dövizler geri verilecek.
Sanıyorum bir başka eleştiri konusu da Merkez Bankası rezervlerinden kamuya yüklü miktarda döviz verilmesi. Kamudan gelen taleplerin döviz piyasası üzerinde baskı yaratmaması için Merkez Bankası doğrudan döviz rezervinden kullanıyor. Elbette bu durum rezervlerde erime yaratıyor. Eriyen rezervler geçici işlemlerle artırılmaya çalışılıyor. Bu durum elbette riskleri artırıyor.
"ABD ile ile gerginlik giderek artıyor..."
Enflasyon oranlarında bir gerileme var ancak, arzulanan iyileşme henüz ortaya çıkmadı. Merkez Bankası'nın bu oranlara bakarak bir faiz indirmesi mümkün değil. Sanıyorum temmuz ayına geldiğimizde, mayıs ve haziran enflasyonlarına bakarak yeni bir değerlendirme yapmaları mümkün olacaktır. Buradan hareketle haziran ayındaki toplantıda bir faiz indirimi beklemiyorum diyebilirim.
Son olarak, S-400 ve F-35 meselesiyle alakalı olarak bazı kaynaklar işlerin biraz sakinleştiğini ve ABD ile uzlaşma sağlanabileceğini belirtiyorlar. Diğer yandan Suriye'de yine bizleri üzen bazı gelişmeler oldu. Suriye ordusunun Türk ordusunu provoke eden hareketleri var. Türk askerini şehit eden teröristlerin de gerginliği tırmandırdığı görülüyor. Suriye'yi Rusya, bölgedeki terör unsurlarını de ABD destekliyor diyebilirim. Bu durum, Ortadoğu'da "gayri nizami bir dış politika" uygulandığı görüşümü güçlendiriyor.
Son olarak ABD'nin Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin doğalgaz arama faaliyetlerini "kışkırtıcı" bulan bir açıklamasına şahit olduk. Demek ki buraya savaş gemilerini de gönderebilir. ABD ile Türkiye'nin arası giderek açılıyor diyebilirim. Her geçen süre yeni bir sorunun eklenmesine sebep oluyor ve maalesef daha önceki sorunlardan hiçbiri de henüz çözümle sonuçlanmadı.