Yeniden parasal genişleme mi?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Yıl başından beri gelişen dinamiğe bir tür türbülans gözüyle bakmak mümkün. Yılın dönümündeki kısa bir iyimser esintiden sonra piyasalar tersine döndü. Finansal fiyatlar oynaklaştı. Tedirginlik arttı. Hesaplar değişti. Riskten kaçınma eğilimi baş gösterdi. Geçtiğimiz haftaya kadar artık alışageldiğimiz, bilinen piyasa dalgalanmalarının yeni bir örneği olarak algılandı. Altında reel bir olumsuzluk aranmadı. Büyük ölçüde FED’in faiz artırımına başlamasının yansımaları olarak değerlendirildi. Dahası, yaygın bir oynaşmadan ziyade daha çok gelişmekte olan ülkelerle sınırlı bir gelişme olarak tanımlandı bu hareketlilik. Belki tekil ülkelerde endişe üretti bu konjonktür ama önemli, özellikle trendi sürükleyen gelişmiş ülkelerde önemli bir rahatsızlık olmadı sayılır. Öyle ya, dünya ekonomisinin motoru olarak kabul edilen ABD büyüme rayına oturmuştu, istihdamı artıyordu hatta ücretlerde bile yukarı yönlü bir eğilim başlamıştı.

Önümüzdeki aylarda bu eğilimler daha da güçlenecek ve çevreye de yayılacaktı. Daha önceki kriz ya da durgunluk dönemlerinin büyük çoğunluğunda dünya ekonomisini yeniden büyüme rayına ABD sokmuş, süreci normalleştirmişti. Bu kez de böyle olacaktı. Gönülleri ferah tutmak gerekiyordu.

Bu iyimser hava pek uzun sürmedi. FED’in son toplantısından önce havanın değişebileceğine dair işaretler ortaya çıktı. İyimserlikte aynı fikirde olmayan gözlemciler ABD’nin büyüme temposunun hala kararsız olduğuna, bunun dünyayı çekip bir büyüme rayına oturtmasına yetmeyeceğini savunuyorlardı. Hatta ortaya çıkan bazı gelişmelerin ışığında, büyüme meselesinin genel olarak çözülememiş olmasının dönüp ABD’yi de yeniden durgunluğa çekmesinin söz konusu olduğu öne sürülüyordu. 

Bu arada ABD ekonomisindeki canlanmanın yeterli olmasını engelleyebilecek bir dizi gelişme devreye girdi. Emtia ve petrol fiyatlarındaki hacimli gerilemeler, Çin’deki ivme kaybı, Avrupa’nın hala tam anlamıyla bir büyüme rayına oturamamış olması, ateşi yükselen jeopolitik gerilimler öne çıktı. Ama en önemli gelişme ABD ekonomisinden gelen haberlerin yavaşça tersine dönmeye başladığı izleniminin yaygınlaşması oldu. Bunun etkilerini son FED toplantısında faize dokunulmamasında gördük. Bu da, ABD’nin dahi kendi büyüme dinamiğinin sürdürülmesinde kaygıya düştüğü şeklinde yorumlandı.

ABD’nin para politikasını gevşettiği, mali varlık karşılığında parasal genişleme yarattığı böylelikle faizi sıfıra yakın bir bölgeye ittiği miktar genişlemesi sürecinde bu genişlemeden yararlanan gelişmekte olan ülkeler daha parasal genişlemenin durdurulduğu dönemde krize savrulma işaretleri vermeye başlamışlardı. Faiz yükseltilmesinin başladığı noktada ise bunların yeniden krize koşullarına döneceği ve dünyayı da peşlerine takıp yeniden durgunluğa sürükleyeceği tezi güç kazandı. 

Kısacası, yeni yılın ilk ayının başında işlerin artık yolun gireceği şeklinde biçimlenen beklentiler daha ayın sonuna varmadan gölgelendi. Beklentiler yavaştan tersine döndü. Ayın son haftasına gelindiğinde iki konu gündeme yerleşti. Bunlardan birisi Aralık ayında FED’in faizi arttırarak başlattığı parasal sıkılaştırmanın erken ya da yanlış bir adım olup olmadığı konusudur. İkinci nokta ise geçen yılın sonunda başlatılan parasal sıkılaştırmadan (QT) ve faiz yükseltme politikasından vaz geçip, yeniden parasal genişlemeye (QE) dönmenin hem ABD hem de dünya açısından daha doğru bir politika olup olmayacağı meselesidir. 

Henüz tartışmanın başındayız. Bu iki konu daha çok konuşulacak, tartışılacak. Yazıyı iki noktaya işaret ederek tamamlayayım. Bunların birisi dünyadaki kriz ve resesyon korkusunun bütün canlılığı ile orta yerde duruyor olduğu gerçeğidir. En ufak bir işarette geriye dönelim, bol para-düşük faiz rejimine devam edelim şeklindeki talep bu korkudan kaynaklanıyor. İşaret etmek istediğim ikinci nokta uzun zamandır ısrarla üzerinde durduğum bol para- düşük faiz rejimine karşı gelişmiş olan bağımlılıktır. Bu bağımlılığın korkuyu besleyip, diri tuttuğunu düşünüyorum. Bağımlılıkla beslenen korku devam ettikçe uygun para politikası seçişinde bu tür gelgitler devam edecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018