Yeniden ‘dövize hücum’ riski

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ naki.bakir@dunya.com

Merkez Bankası’nın, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarını standart TL mevduata geçirme yönünde aldığı kararların iki aydır düşen mevduat faizlerini yeniden yükseltmesi beklenirken, 3,4 trilyon liraya ulaşan KKM’den çözülecek paranın bir kısmının yeniden dövize yönelmesi ve yeni kur şokları riski de ortaya çıktı.

Bütçede adeta yeni bir kara deliğe dönüşen kur farkı ödemelerinin kamuya getirdiği aşırı yük nedeniyle Merkez Bankası’nın KKM’yi standart TL mevduata geçirme yönünde aldığı kararlar ekonomi çevrelerinde büyük ses getirdi.

Dövize yönelişi kırmak ve ‘liralaşma’ iddiasıyla 2021 sonunda getirilen KKM’deki birikimlerin önemli bir kısmı dövizden çözülen ya da dövize gidecekken verilen kur farkı garantisinin cazibesi ve Merkez Bankası direktifleri doğrultusunda bankaların çabalarıyla buraya çekilen fonlardan oluşuyordu. Ancak önceki Merkez Bankası yönetiminin bankalara ‘KKM’yi artır’ baskısı, şimdi yerini azaltıcı önlemlere bıraktı.

Merkez Bankası’nın KKM hesaplarını standart TL mevduata geçirmeyi öngören yeni kararları ile iki aydır düşüşte olan mevduat faizlerinde yeniden yükseliş beklentisi güçlenirken, beklenen enflasyona karşı tatmin edici faiz düzeyleri olmazsa KKM’den çözülecek paranın önemli bir bölümünün “güvenli liman” görülen dövize yeniden yönelme olasılığı da belirdi. Dövize endeksli bir enstrüman olan KKM hesaplarının toplam büyüklüğü 11 Ağustos itibarıyla 3 trilyon 357,7 milyar liraya ulaşmış bulunuyor ve 124,7 milyar dolara karşılık geliyor.

‘Bu faiz düzeyi ile olmaz’

 Bankanın verdiği faizin üstüne, kur artışının bundan daha yüksek olması durumunda aradaki farkın devletçe mudiye ödenmesi esası var olduğu için KKM, standart TL mevduata tercih ediliyordu. Bankalar, normal TL mevduat faizlerini hazirandan bu yana önemli oranda aşağı çekmişti.

Ekonomi çevrelerinde, mevcut faiz düzeyi ile KKM sahiplerinin standart TL mevduata yöneltilmesinin zor ve faizde yükselişin kaçınılmaz olduğu görüşü hâkim. Çözülecek paranın tekrar dövize yönelmemesi için TL mevduata verilecek faizlerin, olası kur artışlarının marjını da içerecek düzeylere gelmesi gerektiği, bunun da bankaların karlılığını önemli ölçüde azaltacağı belirtiliyor. Merkez Bankası verilerine göre bankaların TL mevduata uyguladığı faizler mayıs-haziran döneminde yükselirken, izleyen dönemde bir yıldan düşük vadelerde hızla aşağı çekildi.

Bir aya kadar vadeli mevduata uygulanan ortalama yıllık faiz düzeyi haziran sonundaki yüzde 28,45 düzeyinden, 11 Ağustos itibarıyla yüzde 23,01’e düştü. Bu dönemde üç aya kadar vadeli mevduatın faizi yüzde 38,45’ten yüzde 29,06’ya, 6 aya kadar vadelininki de yüzde 27,56’dan yüzde 25,29’a indi. Bir yıl ve daha uzun vadeli mevduatın haziran sonunda yüzde 17,68 olan faizi ise 11 Ağustos’ta yüzde 18,56 ile biraz daha yüksek.

Yeni kur şoku olasılığı

Merkez Bankası’nın aldığı yeni kararlar, bankalara yönelik olarak tasarruf sahiplerini KKM’den caydırma, yeniden standart TL mevduata geçmeye ikna etme esası taşıyor. Ancak mevcut faiz düzeyi ve enflasyon beklentileri ile bunu yapmanın güç olduğu belirtiliyor.

Merkez Bankası enflasyon tahminini 2023 için yüzde 58 ve 2024 için yüzde 33 olarak revize ederken, piyasa katılımcıları ağustos itibarıyla gelecek bir yılda Tüfe bazında yüzde 42,83 enflasyon bekliyor. Beklenen enflasyona göre mevcut mevduat faizleri eksi reel getiri anlamına geliyor.

Ekonomistler, mevduat faizlerinin enflasyon beklentileri ile uyumlu düzeylere yükselmemesi durumunda, tasarruf sahiplerinin enflasyon karşısında birikimlerinin erimemesi güdüsüyle güvenli liman olarak dövize yönelme riskinin var olduğunu, bu yönde güçlü bir hareketin ise yeni “kur şokları” üretebileceği uyarısında bulunuyor.

TCMB de öngörüyor

Bu arada Merkez Bankası’nın, yabancı para cinsi yükümlülüklerde zorunlu karşılıkları önemli oranda artırmasında, KKM’nin eritilmesi sürecinde buradan çözülecek paranın dövize yönelişi, buna bağlı olarak kurlarda yükseliş ve bu durumda kurları bastırmak için yapılacak satışlarla bir miktar rezerv kaybını öngördüğü anlaşılıyor.

Banka’nın bu süreçte oluşacak rezerv kaybını, artan zorunlu karşılıkla telafi etmeye çalışacağı belirtiliyor. KKM, kurları yükselten ve enflasyonu da tetikleyen dövize yönelişin önüne geçmek ve ekonomide ‘liralaşma’yı artırmak amacıyla 2021 sonunda başlatılmıştı.

‘Liralaşma’ değil ‘dolarizasyon’

Ancak KKM’nin dövize endeksli bir enstrüman olması nedeniyle mevduat hacminde yerli-yabancı para payı hesaplanırken, KKM’nin yabancı para hanesinde değerlendirilmesi gerekiyor.

Buna göre 11 Ağustos itibariyle 12 trilyon 849,2 milyar lira olan toplam mevduat hacminin, 3 trilyon 357,7 milyar liralık KKM hariç tutulursa 4 trilyon 106,5 milyar liralık bölümü TL mevduat ve KKM de dahil edilirse 8 trilyon 742,7 milyar liralık bölümünü ise döviz ve dövize endeksli mevduat oluşturuyor.

Böylece mevduat hacminde yabancı para ve yabancı paraya endeksli KKM’nin toplam payı yüzde 68’e ulaşmış bulunuyor. Aralık 2021 sonunda 5 trilyon 303,5 milyar lira olan toplam mevduat hacminin 3 trilyon 423,3 milyar lira ile yüzde 64,5’ini yabancı para mevduat oluşturuyordu. KKM ile birlikte döviz ve dövize endeksli kısmın toplam payının yüzde 70’e dayanması mevduatta liralaşma değil, ‘dolarizasyon’un arttığını gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kredilerde reel daralma 09 Temmuz 2024