Yeniden Bayram Gazetesi'ne doğru mu?
Hatırlayanlarımız çoktur...
Eskiden bayram günlerinde gazeteler yayınlarına ara verirdi...
Bayram gazetesi çıkardı...
Gazeteci cemiyetleri bu işi üstlenmişti...
İstanbul, Ankara, İzmir...
Bu dönemde gazetelerde çalışanlar da tatil yapar, çoğunlukla işsiz ve emekli gazetecilerin oluşturduğu gruplar bayram gazetesini çıkarırdı...
1946'dan beri bu gelenek sürüyordu.
Aslında gelenek Basın İş Kanunu ile de hukuki bir yapıya oturmuştu...
Kanunun 20'nci maddesine göre ulusal gazetelerin bayramda yayın yapması yasaktı...
Taa ki, 1992'ye kadar...
O tarihte Sabah Gazetesi bu geleneği bozdu...
O dönemdeki Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu, "Bayram günlerinde ulusal gazetelerin yayınlanmaması tam bir saçmalık. Biz bayramlarda da yayınlanacağız" demişti...
Gerekçesi de belliydi Mutlu'nun:
"Bu uygulama serbest piyasa ekonomisinin ruhuna aykırı...
Okur, düşük kaliteli bayram gazetelerini almaya mecbur bırakılıyor" diyordu.
Bir yıl sonra herkes Sabah'ı izledi...
Gazeteler bayramlarda da yayınlanmaya başladı...
Anayasa Mahkemesi'nin 21 Ocak 1993'te, dini bayramlarda Bayram Gazetesi dışında gazete çıkarılmasını yasaklayan yasa hükümlerini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etmesiyle, hukuki dayanak da kırıldı.
İtirazlar olduysa da ok yaydan çıkmıştı...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin çıkarmakta olduğu Bayram Gazetesi de 1995'e kadar dayandı...
Türk basınının duayeni, DÜNYA'nın kurucusu Nezih Demirkent bu geleneğin kaybolmasına karşıydı.
Her fırsatta bu görüşünü dile getirdi...
14 Nisan 1998 tarihli, "Öncesi ve Sonrasıyla Medya'da Bayram" başlıklı yazısında şunları söylüyordu: Uzun bayram tatilinde ben de kendime izin verdim ve aylar sonra ilk defa "salı yazısı" yazmadım. Bayramlarda çıkan gazeteler, günlüklerden farklı olmalıdır.
Çünkü tatil günlerinde bürokrasi çalışmaz, siyaset tatil yapar, sosyal aktiviteler yok denecek kadar azalır.
Tatilde temel haber, trafik kazalarıdır.
Nitekim öyle oldu (...)
Bir iki stok haber çıktı ve asparagas yıllar sonra tekrar gözüktü.
Kurban kesenlerden kaç kişinin parmağını kestiğini hesaplayanlar oldu.
Kurban derilerini sayanlar da görüldü...
"Tatil günlerinin medyası farklıdır..." diyordu Demirkent...
"Yıllar önce bunu bilenler Bayram Gazetesi çıkarırlardı.
Her gazeteden insanlar gelir, ortak bir yayın çıkarma heyecanını yaşarlardı...
Bu arada bir de olayın sosyal yönü vardı...
İşsizlere üç beş kuruşluk cep harçlığı sağlanır;
Cemiyetin kasasına para girerdi...
Gün geldi para hırsıyla hareket edenler bu güzelim geleneği yok ettiler.
Barbarlar gibi davrandılar...
Yıkıp geçtiler...
Aradan geçen yıllar hiç de doğru yapılmadığını gösterdi.
Nitekim, köşe yazarları sözleşmiş gibi Bayram Gazetesi özlemini dile getirdiler.
Bazı yazarlar topluca izne çıkmakta sakınca görmedi."
Bir de öneri dile getiriyor Demirkent o yazısında:
"Buna karşılık tatil günlerinin gazetesi gündeme gelebilir.
Nitekim, bazı ciddi girişimler var.
Haberin azaldığı günlerde okura farklı bir gazete sunmak gerekir.
Bütün dünya bunu yapıyor ve başarı sağlıyor.
Önceden hazırlanmış önemli bir haberle, dinlendirici ve öğretici haberlerin yer alacağı tatil gazetelerinde magazin ve sporun ağırlığı görülüyor.
Pazar gazeteleri diye bir tanım var.
Biz de olmalı ve gazetelerin haber kadroları altı gün çalışmalıdır.
Uygar dünya böyle yapıyor…"
Demirkent, bu yöndeki görüşlerini daha sonra da dile getirmeye devam etti...
21 Mart 2000 tarihli "Medyada Olmaz Olmaz Fikri Egemen Oldu" başlıklı yazısında şunları söylüyordu:
"8 yıl sonra Bayram Gazetesi yeniden tartışma konusu oldu.
Günlük gazeteler, uzun tatil sırasında haber bulmakta sıkıntı çektiler.
Konserve veya turşu haberler sayfaları doldurdu.
Son günü hemen bütün gazeteler manşetlerinde trafikten söz ettiler.
Devlet daireleri kapalı olunca haber üretmek zor oluyordu.
Bunu fark eden Fatih Altaylı erken davrandı.
Bu geleneğin bir tarihlerde para ihtiyacı olan Sabah tarafından yıkıldığını ileri sürdü.
Kararı protesto etmek için bayram günlerinde yazmayacağını duyurdu.
Öyle de yaptı...
Başka gazeteciler de aynı yolu izledi...
İzin yapanlar vardı...
Her gün yazı yazmanın sıkıntılarını dile getirenler düşüncelerini okurlarla paylaştılar...
Bazı Sabah'çılar da üstü kapalı da olsa aynı görüşe sahip çıkıyorlardı..."
Bayram Gazetesi bugün tekrar gündemde...
Basın İlan Kurumu'nun girişimleriyle...
Ramazan Bayramı'na yetişmedi...
Ama Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay büyük çaba sarf ediyor...
Gazeteleri tek tek dolaşıyor...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile protokol görüşmeleri yapıyor...
TGC de Bayram Gazetesi'ni çıkarmaya hazır...
Gazetelerin görüş birliğine varmasını bekliyor...
Aldığımız duyumlara göre, bazı gazeteler ikna olmamış...
Bayram Gazetesi'nin çıkmasının önünü açacak protokolü imzalamamışlar...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Basın İlan Kurumu arasında da görüşmeler henüz sonuçlanmadı...
Bayram Gazetesi'nin yönetim kurulunda temsil konusunda öneri ve tartışmalar sürüyor...
Genel olarak karşı durmamakla birlikte gazetelerin pek istekli olmadığı yönünde de haberler var...
Gazeteleri en çok düşündüren konu bayram süresince reklam gelirinden olmak...
Gazeteniz DÜNYA'ya gelince...
Biz geleneklere bağlı kalarak bu yıl da bayramlarda çıkmıyoruz...
Bayramdan sonra yine ekonomiden, piyasalardan, okurlarımızı gerçekten ilgilendiren haberlerle birlikte olacağız...
Hepinizin bayramını şimdiden kutluyoruz...
Tatil ve yenilenme...
Tatil, aradır...
Çalışmaya ya da eğitime verilen ara...
Bu ara genellikle dinlence ve eğlence içerir...
Tatil aynı zamanda bir sonraki faaliyet dönemine hazırlık ile geçirilen aradır...
Bu ara uzun ya da kısa olabilir...
Yarım günden başlar...
Birkaç aya varan uzunluklarda olabilir...
Uzmanlar, "aman" diyor...
"Siz siz olun, tatilden vazgeçmeyin...
İzninizi ertelemeyin..."
İster işin sahibi, isterse tepe yöneticisi olun...
İşinizin geleceğini düşünüyorsanız, koltuğa yapışmayın...
Düşünün ki, makineleri bile tamir ve bakıma alıyorlar...
Hemen harekete geçin;
Tatile çıkın...
Unutmayın ki, mezarlıkların altı kendini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu...
Siz her şeye iş perspektifiyle baksanız da sonuç değişmiyor...
Enerji depolamak için dinlenmek şart...
Kendini yenilemek için de...
Dinlenmediğimiz zaman verimimizin düşmesi kaçınılmaz...
Bu demektir ki, tatile çıkmayarak yaptığımız sözümona 'fedakarlık' da bir işe yaramayacak...
Oysa dinlenerek hem sağlığımızı koruyabilir...
Hem de günlük rutinden uzaklaşan beynimizle, taze fikirler üretme şansını yakalayabiliriz...
İzin kullanmamanın sakıncalarını saya saya bitiremiyor uzmanlar...
Mutlaka göz önüne almanız gereken bir başka boyutu var...
Sizin yüzünüzden doğru dürüst tatil yapamayan hane halkının mutsuzluğu...
O da işin cabası...
Ve bu uyarıyı hiç kulak arkası etmeyin...
Ailenizin mutsuzluğu sizin de performansınızı ciddi biçimde etkileyecektir...
Gelelim uzmanların tatil önerilerine...
Belki bilindik, belki basit ama uzmanlar iki noktada ısrarlı:
Birincisi, "tatile çıkarken, yanınıza işle ilgili bir şey almayın..."
Yani, projeydi, tamamlanması gereken rapordu, okunması gereken evraktı derken tatili çalışma ortamına çevirmeyin...
İkincisi, "tatilinizi yarıda kesmeyin..."
Tabii, çok önemli, yaşamsal bir olay karşısında yapılabilecek bir şey yok...
Ama uzmanlara göre iznin yarıda kesilmesi, hiç izne çıkmamaktan bile kötü sonuçlar doğurabilir...
O zaman demek ki, izne çıkarken, geride kalanlara "Başınız sıkıştığında beni arayın" mesajı verilmeyecek...
Onun dışında, dünyanın, Türkiye'nin, sektörünüzün geleceği hakkında düşünmek...
İşinizin nereden gelip, nereye gittiği üzerine kafa yormak...
Bugün yaptığınız işi sıfırdan kursaydınız ya da yeni başlamış olsaydınız nereler yapacağınız konusunda fikir jimnastiği yapmak serbest...
Kendinizi çok zorlamadan, işinizdeki gelişmelere farklı ve yeni bir açıdan bakmak için yıllık izinler en uygun zamanlardan biri olabilir...
Kitap okumak, yeni fikirlerle karşılaşmanın en iyi yollarından biri...
Tabii, uzmanlar tatilde işiniz ve mesleğiniz dışındaki konularda kitaplar okumanızın ufkunuzu genişletebileceğine dikkat çekiyorlar...
Ama en çok tavsiye edilenlerden biri tatile çıktığınız yakınlarınızla uzun süreli sohbet etmek...
Ve de gittiğiniz yerdeki insanlarla...
Özellikle de çevrenizdeki çocuklarla konuşmak...
Yeni şeyler öğrenmenin en iyi yollarından biri olarak...
Bu arada benim ne yapmaya çalıştığımı anlamışsınızdır.
Ben de şimdi tam onu yapmaya gdiyorum...