Yeni ZK oranları ile piyasadan rekor miktarda likidite çekilecek

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ [email protected]

Merkez Bankası’nın son kararı ile piyasadan çekilecek Türk Lirası likiditenin 160 milyar lirayı bul­ması bekleniyor.Merkez Banka­sı, “makro finansal istikrarın ve parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi amacıyla” mevdu­at ve katılma hesapları için tutu­lan zorunlu karşılıkların oranını yeniden belirledi.

Kararla, banka­ların topladıkları mevduat mikta­rına karşılık Merkez Bankası’n­da bulundurması gereken kısma ilişkin oranlar Türk lirası (TL) mevduatlar için yükseltilirken yabancı para (YP) mevduatta dü­şürüldü. Banka’nın cumartesi gü­nü yayımlanan kararına göre TL mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları 3 aya ka­dar olan kısa vadeli hesaplar için yüzde 12’den 15’e, altı aya kadar ve daha uzun vadeler için de yüz­de 8’den yüzde 10’a yükseltildi.

TL Mevduat içinde yer alan kur ko­rumalı mevduatın (KKM) zorun­lu karşılığı da altı aya kadar (6 ay dahil) vadede yüzde 22’den yüz­de 35’ye, daha uzun vadelerde yüz­de 10’dan yüzde 22’ye yükseltildi. YP mevduatlar için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı ise yüzde 8’den yüz­de 5’e düşürüldü. Belirlenen yeni zorunlu karşılık oranları 27 Eylül 2024 tarihinde tesis edilecek.

Piyasadan çekilecek likidite

Merkez Bankası’nın en son 16 Ağustos tarihindeki düzeyi yansıtan “zorunlu kar­şılığa tabi mevduat” verilerine gö­re KKM dahil 9,9 trilyonu TL ve 6,3 trilyonu YP olmak üzere top­lam 16,3 trilyon liralık mevduat bu kapsamda yer alıyor. O tarihte yaklaşık 1,7 trilyon lira olan KKM dışarıda tutulursa standart TL mevduat 8,3 trilyon lira ve bunun da 4,6 trilyonu kısa, 3,7 trilyonu­nu uzun vadeli hesaplar oluştu­ruyor. Aynı tarihte zorunlu kar­şılığa tabi YP mevduat da 6,3 tril­yon lira düzeyinde.

İlgili dönemde geçerli oranlara göre vadeler bazında standart TL mevduat ve KKM ile YP mevduat için TL cinsinden ayrılması ge­reken toplam karşılık 1 trilyon 742,5 milyar lira ediyor.

Aynı tutarda ve tür bazında ay­nı dağılıma sahip bir zorunlu kar­şılığa tabi mevduat hacmi için ay­rılacak karşılık yeni oranlarla ise 1 trilyon 902,7 milyar liraya denk geliyor. Zorunlu karşılığa tabi mevduatın aynı düzeyde kaldı­ğı ve dağılımının değişmediği varsayılsa bile 27 Eylül’e kadar yeni oranlarla tesis edilecek karşılık miktarı dolayısıyla piyasan yaklaşık 160 milyar liralık bir likiditenin çekil­mesi söz konusu.

Kararın yankıları

Merkez Bankası kararında karşılık oranlarının TL mevduat için artırılır­ken, döviz mevduatı için düşürül­mesi yanında, TL zorunlu karşı­lıklara faiz uygulamasında TL’ye geçiş oranı koşulunun kaldırılması da dikkati çekti. Düzenlemeler, bir “sıkılaştırma” mı “gevşeme” mi ol­duğu konusunda farklı yorumlara yol açtı.

Ekonomi çevrelerinde bir kesim Merkez Bankası’nın bu dü­zenleme ile bankaların karlılığında­ki azalmayı sınırlamayı amaçladı­ğı görüşünde. Piyasadan likidite çekilmesi ise faizlerinin çok düşmesini engellemeye yö­nelik olarak değerlendiriliyor. Dö­viz dönüşümlü KKM’den TL’ye ge­çişi zorunlu karşılıklara bağlayan koşulun kaldırılması ile KKM’deki çözülmeyi hızlandırmanın amaç­landığı görüşü hâkim. Düzenleme­nin, YP mevduattan TL’ye geçişi de teşvik edeceği öngörülüyor.

Kredi faizleri düşecek mi?

Merkez Bankası’nın “sıkılaşma” niteliğindeki yeni zorunlu karşılık oranları ile BDDK’nın kredilerle ilgili yayımladığı “gevşeme” niteliğindeki son kararı, ilk planda birbiriyle çelişiyor gibi algılandı. BDDK, cuma günü yayımladığı kararla, bireysel krediler ve konut kredilerinde ihtiyatlı risk ağırlıklarını düşürmüştü. Ancak BDDK kararı, kredide arz ve talebi kısıtlayan uygulamadan vazgeçilerek eski oranlara dönülmesi anlamına geliyor.

Merkez Bankası kararı ile bankacılık sektörünün aracılık maliyetlerinin düşürülmesi, BDKK kararı ile de kredi piyasasının rahatlayacak olması birlikte değerlendirildiğinde, bankaların tüketici kredisi faizlerini düşürme olasılığı arttı ve bu yöndeki beklenti güçlendi. Bankaların sermaye yeterliliği hesaplamalarında rahatlamalarının kredi verme kapasitesini artırabileceği ihtiyaç ve konut gibi bireysel tüketici kredilerinde daha düşük faizlerle kredi arzının artabileceği belirtiliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar