Yeni yılda tarımın önemli gündemi: Sözleşmeli üretim - 1
Bu yazı; Tarım ve Orman Bakanlığı’nda taslak hale getirilen, Tarım Kanununun 7’nci ve 13’üncü maddelerini yeniden düzenleyen ve sözleşmeli üretim konusunda önemli değişiklikleri içeren çalışma hakkındaki değerlendirmeleri içeriyor ve üç bölümden oluşuyor.
Tarım ürünleri piyasaları iyi anlaşılmalı
Gıda ürünlerinin arz ve talep esneklikleri düşüktür. Esnekliğin düşük olması, fiyat ve gelirde büyük dalgalanmalara yol açar. Örneğin, bir tarım ürününün üretiminin yüzde 10 artması fiyatları yüzde 50 düşürebilir. Keza üretimin yüzde 10 azalması ise fiyatları iki katına yükseltebilir.
Fiyat, arz ve talebin karşılıklı etkileşimi ile oluşur. Nüfus ve gelir, kısa zamanda çok değişmediğinden dolayı talep tarafında büyük oynamalar genellikle olmaz. Bu nedenle fiyat önemli ölçüde arzın etkisiyle düşer ya da yükselir.
Ürün arzı gecikmeli tepki veriyor
Doğa koşullarına, üretim kararlarına, hastalık ve zararlılara bağlı olarak üretimde yıldan yıla büyük dalgalanmalar meydana gelebilmekte. Buna dış ticaret de eklendiğinde çoğu zaman önemli risk ve belirsizlikler ortaya çıkar.
Talep cephesinde ise uzun vadede nüfus artışı, ülkeye gelen turist sayısı, milli gelir, dış ticaret, zevk ve alışkanlık ile beklentiler önemli rol oynar.
Üreticinin ne üreteceğine karar verirken önceki yılın fiyatlarının çok etkili olduğu bilinen bir gerçek. Örümcek Ağı Teoremi olarak adlandırılan bu husus tarım ekonomisinin en temel konularındandır. Bu teorem, fiyat dalgalanmaları karşısında arz ve talep dengesinin bozulmasının nedenlerini ortaya koyar.
Fazla üretim çoğu zaman fazla gelir anlamına gelmiyor
Üretimin az olduğu dönemlerde ürün fiyatlarının yükselmesi, ancak satış hacminin düşmesine rağmen daha yüksek gelir elde edilmesi söz konusudur. Bu yüksek fiyat, izleyen yılda daha fazla sayıda üreticinin o ürünü yetiştirmesine ve sonuçta üretim artışına neden oluyor. Fazla üretim, arzı artırıyor ve fazla değişmeyen talep karşısında fiyatlar düşüyor. Sonuçta üretim fazlası, düşük gelirle sonuçlanıyor. Bu kez düşük fiyat nedeniyle bir sonraki yıl o ürünün üretimi olumsuz etkileniyor. Bu şekilde bir örümcek ağı oluşuyor. Örümcek ağının şekli, diğer bir ifadeyle yıllar arasında fiyatın nasıl dalgalanacağı, o ürünün arz ve talep esneklikleri ile ilgilidir.
Bu teoremin özü, belirli bir ürünün bu yılki arzının geçen yılın fiyatına ve gelecek yılki fiyatının ise bu yılki fiyata bağlı olmasıdır. Arzın tepki süresi gecikmeli olduğundan fiyatlarda dengesizlik kalıcı hale gelir. Bu sarmal herkes tarafından bilinmesine rağmen her yıl tekrarlar.
Bolluk paradoksu
Tarımsal ürün piyasalarının iyi anlaşılabilmesi için Bolluk Paradoksu olarak bilinen King Kanunu da iyi anlaşılmalı. Talep esneklikleri düşük olan tarım ürünleri, bolluk yıllarında dramatik fiyat düşüşleri görürler ve sonuçta üretici gelirleri azalır. King Kanunu’nun özü, ürün bolluğunda düşük gelir, ürün yokluğunda ise yüksek gelirdir.
Talep esnekliğinin düşük olmasından dolayı arzdaki dalgalanmalar fiyatlarda daha büyük dalgalanmalara yol açar. Bu fiyat dalgalanmaları hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz yönde etkiler. Bazen üretici sevinirken, tüketici aşırı fiyatlar karşısında zor anlar yaşar. Bazen de tersi olur. Her iki tarafın da memnun kalmadığı, herkesin zarar gördüğü durumlar da sıklıkla görülür. Bu yıl sevinen taraf bir sonraki yıl sıkıntı yaşar.
Planlama ve sözleşmeli üretim
Bu fiyat oynamalarını azaltmanın yolu ise arzın ve dolayısıyla üretimin belirli ölçüde kontrol altına alınmasına bağlıdır. Özellikle de talep esnekliği düşük olan ürünlerde bu daha önemli ve önceliklidir. Bu konuda en çok kabul gören çözüm sözleşmeli üretimdir. Bunun temelini ise planlama oluşturur.
Planlama dendiğinde ise serbest piyasaya müdahale edildiği eleştirileri gelir. Oysaki tarım sektörü tamamen serbest piyasa şartlarına terkedilemeyecek kadar stratejik bir alandır.
(Devam edecek…)