Yeni yıla dair umutlar ve gerçekler
Dünyanın güneş etrafında bir turunu tamamlaması ile yeni bir yıla girdik. 2025 yılına girerken yinelenen umutlar ve dileklerin uzun soluklu olması maalesef zor gözüküyor.
Yeniden iş başı yapıldığında içeride ve dışarıda tüm sorunların olduğu gibi yerinde durduğunu görmekteyiz. Öncelikle gelir dağılımı konusuna gelelim. Şu an ülkemizde toplam gelirin yarısı nüfusun yüzde 20’si tarafından kazanılırken, geri kalan yüzde 80 öbür yarıyı temsil ediyor.
Çalışan insanların yüzde 40’tan fazlası asgari ücret ile hayatını idame ettirmeye çalışırken, asgari ücretin iki katına kadar kazananları da işin içine dahil edersek, bu sayı yüzde 80’lere ulaşıyor. Yani Türk-İş tarafından açıklanan yoksulluk sınırının 68 bin TL üzerinde olduğu bir ortamda çalışan beş kişiden dördü bu baremin oldukça altında bir gelir ile geçinmeye çalışıyor. Geçtiğimiz yılın sonuna doğru 22 bin 104 TL açıklanan asgari ücret ilk 1-2 ayın ardından şu an bile 21 bin TL üzerinde olan açlık sınırının altında kalacak.
İkinci yarı zam olmazsa zor geçer
Yılın ortasında bir zam gelmediği takdirde 2025 yılının özellikle ikinci yarısı sabit gelirliler için zor geçecek. Henüz açıklanmamakla beraber, emekli ve memur maaşına da enflasyon güncellemesi dışında ek artırım yapılmayacağı konuşulmakta. Tüm bu gelişmelere karşın devlet tarafından yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar ise yeniden değerleme oranı kadar, yani yüzde 44 artırılıyor.
Dolayısıyla gayri safi yurt içi hasıla içinde çalışan kısmın payı azalıyor, dolaylı vergilerin vergi geliri içindeki payı artıyor. Ülkemiz büyürken, yaratılan gelirin paylaşımı konusundaki sorunlar büyüyerek devam ediyor. Dolar kurunun büyük ölçüde yataya yakın bir seyir izlemesi ile beraber enflasyon ile kur farkının arasının açılması dolar bazında daha pahalı bir ülke olmamıza yol açıyor.
Önceki yıllara göre dolar bazında daha yüksek bir seviyeye işaret eden 625 dolar civarındaki asgari ücretin kimseyi memnun etmemesi de bu durumun net bir teyidi olarak belirtilebilir. Bu verilerin ışığında her zaman umut etmeliyiz ama yalın gerçeklerin ve problemlerin farkında olarak.