Yeni yıl dileklerimiz...
Bu yılın birinci haftasının sohbeti, ara sıra olduğu gibi yılın ilk gününe denk geldi. Ben de fırsat bu fırsattır diyerek, yeni yıl için dileklerimiz sıralayayım dedim.
Geçen haftaki sohbetimizde, ihracatımızın ne kadar sürdürülebilir olduğu konusuna değinmiştim. Her ne kadar ihracatımız artış eğilimine girmiş ve geçmiş yılların performanslarını kıskandıracak seviyelere gelmekte ise de 71 bin ihracatçı arasından kesintisiz ihracat yapabilen firmalarımızın sayısının 10 bin civarında olması durup konuya biraz daha dikkatli bakmamızı gerektiriyor.
Geçen hafta, ihracatımızın sürdürülebilir olması konusunda biraz fikir beyan etmiştim. Bu fikirleri de “Bunun nedenleri arasında yeterli pazar bilgisine sahip olamama, gerekli finansmana erişememe, var olan müşteriyi elde tutamama, ihracat elemanlarının niteliklerinin yetersiz olması, ihracat işlemlerinde yapılan hatalar nedeniyle motivasyonun düşmesi, yanlış uygulamalar nedeniyle uğranılan zararların kötü örnek olması gibi belki daha onlarca satıra yükleyebileceğimiz nedenler bulunacaktır” diye belirtmiştim.
Bunların arasında yazmadığım ancak ihracat yapan veya yapmak isteyen birçok işletme sahibi ve yetkilisi dostlarımızın sıklıkla şikâyet ederek dile getirdiği bir konu da “Devletin cebinde akrep var.”
İhracatçılarımızın, daha fazla sayıda pazara erişebilmesi ve oralarda kalıcı olabilmeleri adına ihracata verilen devlet desteklerini yadsımak mümkün değil. Doğru destekler veriliyor ve hatta daha fazlasının verilmesi de düşünülüyor ve ara sıra hayata da geçiriliyor. Ancak ihracatçı penceresinden bakıldığında bu destekler maalesef sadece mevzuat olarak görülüyor.
Zira ihracat verilen devlet destekleri çok amma çok geç veriliyor. En çok şikâyet edilen fuar destekleri, başvurudan sonra ikinci yıl içerisine varabilen sürelerde ödeniyor.
Yeni yıl için dileklerimiz…
1. İhracattan doğan KDV alacaklarımızı lütfen bekletmeden ödeyiniz ve diğer KDV alacaklarının da kolaylıkla mahsuplaşılabilmesini ve geri ödenmesini sağlayınız.
2. İhracata verilen devlet desteklerinin, gerçekten destek olabilecekleri kadar kısa sürelerde ödenmesini sağlayınız.
3. Sıradan ihracatçı ile devletle ilişkileri daha iyi olan ihracatçılar arasında görüldüğü söylenen, bir kesime desteklerin daha hızlı ödenmesi farkını ortadan kaldırınız.
4. Verilen desteklerin, destek alan firmalara ne kadar katkıda bulunduğunun araştırmasını yapınız ve sonuçları ihracatçılarımızla paylaşınız. Bunu da sadece yapılan ihracat rakamları ile değil aynı zamanda firma içerisinde görülen değişmeleri de hesaba alarak yapınız.
5. İhracatçılarımız, işimiz var diye bilgilendirme toplantılarına, seminerlere, eğitimlere gitmekten geri durmayınız. İşiniz bitmeyecektir amma bu etkinlikler bitip gidecek ve oradan alabilecekleriniz elden kaçmış olacaktır.
6. Gerek devlet ve gerekse birlikler, odalar ve borsalar, ihracatçılara bilgi ve veri sağlamak için yaptıkları toplantılarda mevzuat okumayıp onu ihracatçımızın nasıl yararlanacağı açısından yorumlasınlar.
7. Bu toplantılarda, başarılı ihracatçılarımızı konuşturup, onlarla bilgi paylaşımını sağlasınlar.
8. Devletimiz, Dış Ticaret Meslek Yüksek Okulları’nın eğitim seviyelerinin, sektöre katkısı olabilecek insan yetiştirebilme seviyesine getirilmesine çalışmalıdır.
9. Bu okullarımızda başarılı ihracatçılarımızın, kısa sürelerle de olsa ders vermelerine olanak sağlanmalı ve sektörle okullar arasında bağlantı kurularak canlı tutulmalıdır.
10. Devletimiz hatırında tutsun, 71 bin ihracatçının sadece 1.000 tanesi ihracatımızın %40’ını yapıyor. Geri kalan 70 bin tanesini sürdürülebilir bir ihracat çabasına katabilirseniz sonuç ne olur?