Yeni yasa ile sporda şiddet bitecek (mi?) (II)
Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edilen ancak henüz yasalaşmayan "Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önleme Yasası" üzerinde durmuş ve sporda şiddetin kökenlerini tartışmıştık.
Bu hafta da söz konusu yasanın ülkemizde sporda şiddet ve düzensizliği önlemede ne kadar etkin olup olamayacağını sizlerle paylaşmak istiyorum. Gerçekten de yasa amacına ulaşabilecek mi? Bu yasa ile ülkemizde sporda şiddet ve düzensizlik sona erecek mi? Gerçekten bu yasa Türk sporunda bir milat mı? Bu sorulara yanıt aramaya çalışacağız.
Yeni yasa ne getiriyor?
Bu yasa öz itibariyle 28 Nisan 2004 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5149 Sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ile arasında çok önemli farklılıklar taşımıyor. Sadece bu yasa ile bazı konular daha net olarak tanımlanıp buna göre adli önlem ve cezalar gündeme getiriliyor.
Her iki yasanın da amacı; spor müsabakalarının yapıldığı alanlar ile bunların eklenti ve çevresinde müsabaka öncesinde, müsabaka esnasında veya sonrasında sporun ruhuna, ilke ve kurallarına uymayan, şiddetli rekabet ve bunun doğurduğu fanatizm sonucu ortaya çıkan her türlü şiddet ve düzensizliğin, önlenmesi suretiyle huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığı ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik olarak alınacak önlemler ve uygulanacak yaptırımlarla ilgili usul ve esasları düzenlemek.
Bu bağlamda kapsam: spor müsabakalarının yapılacağı alanlarda uygulanacak güvenlik önlemlerini, yasak fiil ve davranışları, bunlara uygulanacak yaptırımları, spor kulüplerinin, taraftarların, taraftar derneklerinin, taraftar temsilcilerinin, spor federasyonlarının, yayın kuruluşları ile diğer ilgili kişi ve kurumların spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin konulardaki görev ve sorumlulukları içeriyor.
Yeni yasadaki değişikliklerden en önemlilerinden birisi teşvik ve şikenin TCK kapsamında değerlendirilecek suçlar kategorisine alınmasıdır.
İkinci önemli değişiklikte spor alanı tanımı değiştirilerek, stat çevrelerinin de yeni hukuki düzenlemelerle "spor alanı" tanımlamasına dahil edilmesidir.
Yeni yasanın ne getirdiğini öz olarak aşağıya ana başlıklar halinde alalım.
Şike ve teşvike ağır düzenleme
Bu yasa ile en önemli eksikliklerden birisi olan ve aynı zamanda futbolun sağlığını ve geleceğini tehdit eden, bağışıklık sistemini zayıflatan teşvik ve şike gibi eylemlerin, Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilecek suçlar kapsamına alınmasıdır. Yeni yasaya göre teşvik ve şike gibi suçlara çok ciddi adli ve parasal cezalar getiriliyor.
Yasadaki şike düzenlemelerine göre: Spor müsabakalarının sonuçlarını etkilemek amacıyla; hakeme, gözlemciye, temsilciye, sporcuya, kulüp yöneticisi-yetkilisine, antrenöre, teknik direktöre, bir spor müsabakasıyla ilgili herhangi bir görevliye veya bu kişilerin iradesi dahilinde üçüncü bir kişiye maddi veya manevi menfaat sağlayan kişiye 5 yıldan 12 yıla kadar hapis ve ağır para cezası verilecek. Bunu yönetici, bahisçi ya da kamu görevlisi yaparsa ceza yarı yarıya artırılıyor. Teşvik primine verilecek ceza da şikeye verilenin yarısı kadar olacak şekilde düzenleniyor.
Meşru veya gayri meşru düzenlenen bahis oyunlarına hile karıştıranlara da ağır hapis ve para cezaları geliyor.
Yasaya göre diğer yeni düzenlemeler
· Müsabaka alanlarına kesici, delici alet gibi yasak maddeler getirenlere, bulunduranlara hapis cezası verilecek.
· Seyirciler artık üzerinde TC kimlik numarası olan elektronik ortamda üretilmiş biletlerle maça girebilecek.
· Polis güvenliği sağlamada statta ve çevresinde görev yapmaya devam edecek.
· Sadece futbolda değil, basketbol, voleybol, hentbol dallarında da kulüplerin yanında bir polis görevli olacak.
· Müsabaka alanlarına kesici, delici alet gibi yasak maddeler getirenlere, bulunduranlara hapis cezası verilecek.
· Koro halinde küfürlü tezahüratta bulunanlara 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek.
· Irkçı, etnik aleyhte tezahürat yapanlar 1 yıla kadar hapis cezası alabilecek.
· Biletsiz maça girenler 1 yıla kadar hapis cezası alabilecek. Alkollü gelenlere ise 3 yıla kadar hapis cezası.
· Sahaya atlayana 1 yıla kadar hapis cezası geliyor.
· Müsabakaları izlemekten men cezası alanlar antrenman sahasına bile yaklaşamayacak.
· Güvenlik ve düzeni bozan konuşmalar yapan, müsabaka taraflarını, görevlileri, kulüp veya federasyon yöneticilerini rencide edecek ya da bu kişilere husumet duyulmasına neden olabilecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunanlara 250 bin TL'ye kadar para cezası verilebilecek.
Kısacası bu düzenlemeler ile güncel sosyal ve ekonomik koşullar da yakalanmış oluyor.
Bu yasa ne kadar başarılı olur?
Şüphesiz ki tüm yasalar uygulanmak amacıyla çıkartılır ve uygulanır. Ancak ülkemizde özellikle sporda şiddetin önlenmesine yönelik çıkartılan yasalar bir türlü işlerliğe alınmamış, uygulanmamıştır. Bu bağlamda bu yasanın başarılı olabilmesi tamamen kulüplerin, taraftarın ve diğer tüm ortak faktörlerin futbol otoritesiyle birlikte hareket ederek, şiddete bakış açılarının değişmesine bağlıdır.
Yasanın eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulanması gerekiyor. Yasanın uygulanmasında ortaya çıkacak ihmaller, dikkatsizlikler sonuç almamızı önler...
Spor mahkemeleri nerede?
Kasım 2010'da Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak, "Spor mahkemeleri kurulacağını ve bundan sonra şiddete yönelik uygulama içinde olan taraflar ve taraftarın bu mahkemelerde yargılanacağını ifade etmişti.
Bu yasada olmasını çok arzuladığımız ama bir türlü göremediğimiz spor mahkemeleridir. Adalet Bakanlığı'nın özel spor mahkemelerine sıcak bakmaması, aslında çok büyük bir fırsatı da elden kaçırmış oldu.
Oysa sağlıkta olduğu gibi sporda da koruyucu önlemleri daha baştan almamız gerekirdi. Bunun başında spor mahkemelerinin mutlaka kurulması gerekiyor.
Sadece ceza ile şiddet önlenmez
Ceza ile tüm suçların önüne geçilebilmiş olsaydı bugün cennette yaşıyor olurduk. Ceza şüphesiz ki, toplumu düzenleyen kurallardan olan hukukun hayata geçirilmesini sağlayan en önemli araçlardan birisidir. Caydırıcı olması onun etkin bir şekilde uygulanmasına bağlıdır. Bu kapsamda yeni yasada caydırıcılığı sağlayabilmek ve bundan sonra bu tür olayların önüne geçebilmek için çok hızlı kararlar alabilmek ve bunları eksiksiz uygulamaya geçirmek gerekiyor.
Sporda şiddet ve düzensizliği sadece ceza ile önlemeye yönelik bir yaklaşım, sorunu tek başına orta ve uzun vadede çözmede etkili olamaz. Bunu mutlaka bir paradigma değişimiyle sağlamak zorundayız. Bu ise zaman ister. Bunun için de toplumsal dönüşüm ve kültürel değişimi sağlayacak uzun vadeli yaklaşımlar bulmalıyız. Çünkü, şiddet ve düzensizlik toplumsal bir olgudur ve bu olguyu değiştirebilmek için de toplumsal bir uzlaşı yaratmalıyız. Sorunun kökeninde yer alan olguları iyi analiz ederek, bunları çözerek bir noktaya varabiliriz. Klasik hikaye ile sonlandıracak olursak; çok suç işlenen karanlık sokağa polis dikerek, suçu önlemeye çalışmak yerine, sokağı aydınlatıp sorunun çözümünde yol alabiliriz. Bu konuya da böyle yaklaşmalıyız.