Yeni Ticaret Kanunu’na göre iflasın ertelenmesi

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI [email protected]

Tayfun ERCAN

 

İflasın ertelenmesine ilişkin kurallar

Sermaye şirketinin mali durumunun düzeltilmesi Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 376/ 3 ve 377 maddelerine göre mümkün görülüyorsa, yönetim kurulu, tasfiye memurları ile herhangi bir alacaklının talebi üzerine mahkeme tarafından şirketin iflası ertelenebilir. Böyle bir durumda, TTK’nın 377 maddesinde, İcra ve İflas Kanunu’na (İİK) gönderme yapıldığından İİK’nın179, 179/a ve 179/b maddeleri bir arada uygulanır. TTK md. 376/3 ve aynı konuyu düzenleyen İİK md. 179 birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki kurallara ulaşılabilir:

- İlki, şirketin iflasını istemeye yetkili olanlarla ilgilidir. İflasın ertelenmesini talep etmeye yetkili olanlar; yönetim kurulu, tasfiye memurları veya şirket alacaklılarından herhangi biridir. Pay sahipleri, ortaklığın iflasının ertelenmesini talep edemez.

- İkinci kural, iyileştirme projesiyle ilgilidir. İyileştirme projesinin içeriği emredici niteliktedir. İyileştirme projesinde, denetçi önerisinin yanı sıra öz kaynakları içeren gerekli nesnel kaynaklar başta olmak üzere bu önerilere uygun gerçekçi kaynakların gösterilmesi şarttır. Denetçi, önerilerini belirlerken, erken teşhis komitesinin önerilerini de dikkate almalıdır.

- Üçüncü kural, iflasın ertelemesine ilişkin tedbirlerle ilgilidir. Mahkeme, iflasın ertelenmesine karar verdiği takdirde, kayyım atanmasına karar verir. Bu durumda, yönetim kurulunun yetkilerinin tamamı kayyıma bırakılabilir ya da yönetim kurulunun işlem ve kararlarının geçerliliği kayyımın onayına bağlanabilir. Kayyıma verilen temsil yetkisi ve sınırları sicile tescil ve ilan edilir.

- Son kural ise, kayyım tarafından mahkemeye verilecek raporla ilgilidir. Kayyım, her üç ayda bir, şirketin mali yapısında iyileştirme olup olmadığı konusunda mahkemeye rapor verir. Mahkeme, raporun içeriğine göre, iyileştirmenin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak, iflasa karar verebilir.

Erteleme koşulları

İflasın ertelenmesi davası, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde hasımsız olarak açılır. Mahkemenin, iflasın ertelenmesi konusundaki kararının temyizi mümkündür. Ancak bu kararın, denetçi ya da şirket ortakları tarafından temyiz edilmesi mümkün değildir.

TTK md. 376-377 ile aynı konuyu düzenleyen İİK md. 179, 179/a maddeleri birlikte değerlendirildiğinde iflasın ertelenmesi kararı verilebilmesi için gereken koşullar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

- Şirket borca batık olmalıdır.

- Islah mümkün olmalıdır.

- İflasın ertelenmesi mahkemeden talep edilmiş olmalı ve iyileştirme projesi sunulmalıdır.

- Borca batıklık bildirimiyle beraber mali durum bilançosu mahkemeye ibraz edilmelidir.

- İİK’nun 329/a maddesine göre şirkete verilen fevkalade mühlet üzerinden bir yıl geçmelidir.

- Mahkemenin, bir nevi tedbir kararı niteliği taşıyan iflasın ertelenmesine karar vermesi gerekir.

- İflasın ertelenmesi kararı azami bir yıl süre ile verilebilir, kayyımın vereceği rapora göre bu süre bir yıl daha uzatılabilir. Ancak, uzatma sürelerinin toplamı 4 yılı geçemez.

Erteleme tedbirleri

Mahkeme tarafından verilen iflasın ertelenmesi kararı, İİK’nın 166/2 maddesinde öngörülen usule göre ilan edilir ve gerekli bildirimler yapılır. Erteleme süresi ilanın yapıldığı tarihten itibaren başlar. İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin malvarlığının korunması ve tespiti ile erteleme kararının yararlı olabilmesi için gerekli gördüğü her türlü tedbir alabilir.

Erteleme kararının etkileri

Mahkeme tarafından verilen iflasın ertelenmesi kararının etkileri İİK’nın 179/b maddesinde açıklanmıştır. Buna göre, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur. Zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Ayrıca, erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir. Ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.

Sonuç

Yeni Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle şirketin iflas etmesi yerine yaşatılması amaçlanmıştır. Ancak, bu konuda asıl sorumluluk pay sahiplerine düşmektedir.

Son söz olarak şunu belirtmekte yarar vardır: Ticari hayatı yakından ilgilendiren ve uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamayı amaçlayan bu kanun yeni ve yerinde düzenlemeler içerse de iflas ertelemenin borç ödememek ve şirketi iyi yönetememenin kaçışı olarak kötüye kullanılmaması gerekir.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar