Yeni Rusya
Bugün için aslında farklı bir yazı var idi kaleme almayı planladığım. Ve neredeyse tamamlamış da olmama rağmen, Rusya ile yaşanan talihsiz olayın ardından, benim de bu konuya değinmem ve özellikle de ekonomik açıdan işbirliğimizi gözden geçirerek, etkilerinden söz etmem daha doğru ve anlamlı geldi bir anda. Henüz G20’yi yeni geride bıraktığımız ve Cumhurbaşkanımız ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in objektiflere verdiği samimi poz gözümüzün önünden resim olarak kalkmamış iken, Suriye sınırında bulunan bir Rus uçağını hava sahamızı ihlalden ötürü düşürmüş olmamız, bir anda iki ülke arasında soğuk rüzgarlar estirmeye başladı. Putin, sert bir dille, bir yandan bir daha tekrarlanırsa biz de gerekeni yaparız derken, bir yandan da bazı uygulamalar ile tepkilerini göstermeye başladı. Ülkemiz ile Rusya arasında önemli sayılabilecek pek çok ticari ilişkinin var olduğunu düşündüğümüzde, gerginliğin bir an önce azalıp, yaşanan sıkıntıların çözümlenmesi gerektiğini düşünmekten öte yapacak pek bir şey görünmüyor.
Rusya’nın ilk tepkilerini, Türk nakliyeciler ve lojistik sektörü hissetmeye başladı. Gazetemizde yer alan sevgili Aysel Yücel’in haberine göre, daha şimdiden UND, kapılarda kuyrukların oluşmaya başladığından söz eder olmuş. Ayda 3 bin TIR sevk ettiğimiz Rusya’nın bu tutumu ticareti yavaşlatmak için belki de en kolay yol; ancak bu tutumun uzun sürmesi halinde, Rusya’ya yaptığımız ihracatta önemli bir düşüş yaşanacağını daha şimdiden söylemek mümkün. Türkiye ile Rusya arasındaki toplam iş hacmi, 30 milyar dolarlar mertebesinde, ve en önemlisi, mevcutta iki ülke arasında başlatılmış pek çok enerji projesi bulunmakta. Örneğin, Türkiye’nin doğalgaza alternatif olarak oluşturmaya çalıştığı nükleer enerji yatırımları Rusya ile birlikte inşa edilmekte. Yine bugün ülkemiz petrolünün yüzde 35 gibi önemli bir oranının Rusya’dan alındığını da unutmamak gerekiyor. Öte yandan, özellikle müteahhitlerimiz için Rusya’nın kritik önemi de çok fazla. Kabaca bakıldığında, son 30 yılda 60 milyar doların üzerinde proje tamamladığımızı ve yurtdışında üstlendiğimiz projeler açısından bakıldığında da birinci sırada Rusya’nın geldiğini belirtmek durumundayız. Özellikle 2010 yılından bu yana Türkiye ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesi, ticaret hacmimizin de sürekli olarak artmasına neden oldu. Sadece 2010 ile 2014 yılları arasında yüzde 17’lik bir artışın olması da bunu açıklamaya yetiyor. 2015 yılına bakıldığında, ilk 9 ayda yaklaşık 16 milyar dolar ithalat yaparken, 3 milyar dolara yakın da ihracat yaptığımız gözlemlenmekte.
Doğrudan ürün ticaretindeki rakamlar böyle iken, hepimizin çok iyi bildiği üzere, bugün Türkiye’ye en yüksek oranda gelen turist de yine Rusya’dan. Ülkemize gelen toplam turistlerin yüzde 10’unu Rus’lar oluştururken, ilk 9 ayda açıklanan sayı, 3,3 milyon kişi. Yaşanacak krizin derinleşmesinin en çok zarar vereceği sektörlerden bir tanesi turizm ise, önemli etki yaratacak bir diğer sektör ise, bizim alım yapmak durumunda olduğumuz, doğalgaz. Öyle ki, bugün doğalgaz kullanımımızın yüzde 55’i Rusya’dan temin edilmekte. Yaş sebze meyve ihracatımız, yıllardır Laleli ile özdeşleşmiş kayıtlarda görmediğimiz ve ağırlığı tekstil ve hazır giyimden oluşan bavul ticaretimiz. Bu örnekleri elbette arttırmak mümkün; konuya olumsuz da bakmamak gerekiyor elbette, ancak Rusya, Türkiye için her açıdan önemli bir ülke ve ekonomik açıdan da önem arz ettiği kesin. Umuyorum yazımın başlığına koyduğum “Yeni” ifadesi, olumsuz değil, olumlu anlamda bir yeniliğe adım olur.