Yeni rota ABD
Şöyle bir nostalji yaptığımda, özellikle doların yüksek değerli olduğu, Çin’in de böylesine güçlenmediği dönemlerde Türkiye ABD’ye ihracat yapma konusunda daha istekli ve daha fazla çaba harcar durumda idi. Sonrasında, gerek kurun stabil kalması, gerekse ABD’nin daha ucuz ürün üreten ülkelere taleplerini kaydırması ile, başta tekstilciler olmak üzere, pek çok firma bu konuda heyecanını yitirir oldu. Mermer ve demir çelik sektörü belki bu yönde adım atmamış olsa da, bu sektörlerde de yeterince katma değer yaratılmadığını da söylemeden edemeyeceğim. Öyle ki, bizden satın aldıkları ürünleri yüksek karlar ile yine ABD’ye pazarlayan bazı Avrupa ülkelerinin var olduğunu bildiğim için, kaymağı yiyememiş olmanın üzüntüsünü taşıdığımı belirtmeliyim.
Türkiye ABD arasındaki ticari ilişkilere biraz göz atalım isterim öncelikle. ABD, 2017 yılındaki verilere baktığımızda, ülkemizin en önemli 5. ihraç pazarı konumunda. Ancak buna rağmen, toplam ihracatımız içerisindeki payı yalnızca %5,5. Yani karşılıklı ticaretimizde ülkemiz aleyhine dış ticaret açığı verildiğini söylemeliyim. Ancak 2017 yılında bir önceki yıla göre %22,4 azalma ile bu dış ticaret açığının, 3,3 milyar dolar seviyesine gerilemiş olması yine de sevindirici. ABD pazarında Türkiye, 2017 yılında % 0,4 pay ile 34.tedarikçi ülke konumunda yer almıştır. Diğer taraftan, 2017 yılında ABD’den ithalatımız bir önceki yıla göre % 9,9 artış ile 11,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.
2017 yılında ABD’ye ihracatımız bir önceki yıla göre %30,7 oranında artış göstermiş ve 8,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizden ABD’ye en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ürünler, demir-çelik ürünleri ile otomotiv aksam ve parçaları olup, yanı sıra tekstil ve hazır giyim, tarım ürünleri, makine ve hava taşıtları ile bunların aksam ve parçaları da ABD’ye ihraç ettiğimiz diğer ürünler arasında yer almaktadır. Öte yandan ABD’den gerçekleştirdiğimiz ithal ürünlerini incelediğimizde, yine demir çelik ürünleri, hava taşıtları, uzay araçları, pamuk, turbojetler, yatlar, taşkömürü, ilaç başta olmak üzere, pek çok ürünü ithal ettiğimizi gözlemlemekteyiz.
ABD’ye olan ihracatımız, toplam ihracatımız içerisinde büyük bir yüzdeye sahip olmasa da, ihracat yaptığımız ürünlerin Demir Çelik sektörü ağırlıklı olması ve ABD’nin bu sektörlere ilişkin engelleyici tedbirler uyguluyor olması, ihracatımızda düşüşün ortaya çıkacağı gerçeğini ortaya koymaktadır. ABD, sübvansiyonlara en fazla başvuran ülkelerden biri konumunda. Bununla beraber, ABD’nin belli bir ülkeye karşı yürütülen anti-damping ve sübvansiyon soruşturmalarını çoğunlukla eş zamanlı olarak başlattığı gözlemlenmekte. Mevcut DTÖ mevzuatı uygulamaya konulan anti-damping ve telafi edici vergi önlemlerinin 5’er yıllık sürelerin sonunda uzatılmasına cevaz vermekte olup, bu durum ABD tarafından sıklıkla kullanılmakta ve ülkemiz ihracatçıları bu uygulamadan olumsuz yönde etkilenmektedir.
Bugün aynı ABD, özellikle Çin’e karşı yüksek vergiler uygulamaya başladı, bazı ertelemeler olmuş olsa da, bu konuda Trump’ın kararlı olduğu kesin ve ABD Türkiye için önemli bir fırsat. Geçtiğimiz gün açıklanan FED’in faiz artış kararının, ABD’nin büyümeye ilişkin kararlılığının da aynı zamanda bir göstergesi olduğunu düşündüğümüzde, ihracatçılarımızın bu pazara ilişkin fırsatları tekrar gözden geçirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.
Hani biraz da alışkanlık halini alır gibi oldu ihracat da ihracat demek. Ve bu konuda yeni öneriler, yeni fikirler geliştirmek. Bir yandan bu konudaki heyecanımızı elbette kaybetmeye duralım, ancak öte yandan da fırsatları kaçırmayalım ve üzerine gidelim.